‘Beşar, oğlum bas git!’

Neredeyse, 2 senedir, her gün “git” diyoruz...

Gitmez!

Baktık olmuyor, adını değiştirdik... Esad’ı,  “Esed” yaptık...

Gitmez!

Davutoğlu, “Esed’in günleri sayılı, haftalarla sınırlı” dedi... Aradan mevsim geçti, yıl geçti

Gitmez!

Ramazanlar geldi, Bayramlar geçti...

Gitmez!

Bütün dünya “isyancılar”ı silahlandırdı, maaşa bağladı, üstüne sürdü...

Gitmez!

“Angajman” kuralları koyduk, “tezkere” çıkardık...

Gitmez!

Ona yer beğendik... Rusya’dan, Venezüella’ya kadar...

Gitmez!

Eşi Esma’yı gönderdik(!)...

Yine gitmez!

Meğer Esma da gitmemiş!

Etrafında kimse kalmadı... Bakanları, generalleri onu terk etti, dedik!

Gitmez!

Akşama-sabaha gidici dedik...

Gitmez!

Her an yanında-yöresinde bombalar patlıyor, en yakınındakilere bile güvenemiyor, suikastten şüpheleniyor, Rus gemisinde kalıyor diye duyduk...

Gitmez!

Akabinde, “Rusya gözden çıkardı”(!) dediler...

Gitmez!

“Muhalifler” birleştirildi, organize edildi, “tanındı”...

Gitmez!

O gitmeyince, biz Patriot’ları getirdik... Bari onlardan korkar da gider dedik...

Gitmez!

Kimler geldi, kimler gitti... Bizde, 4 Bakan değişti...

O gitmez!

x   x   x

DAR UFUK

“Stratejik derinlik” nedir, hocam?

Kraldan çok kralcı olmaktır, evladım!

x   x   x

UYANIŞ!

Tâ çocukluğumdan beri yazılarını takip ettiğim, Güneri Civaoğlu, “Esad’ın iğrenç işkencelere neden olan bir sadist olduğunu ve hemen gitmesi gerektiği”ni yazıyor. (Milliyet, 24 Ocak)

Aynı fikirdeyiz... Esad, derhal gitmeli...

Lâkin Üstat, bu adam iki sene öncesine kadar melek miydi?  

x   x   x

AKLA KARA

Ha babam ha! Yürümez at...

Bir yudum su vermez evlat,

Bir de dirliksiz oldu mu avrat,

Ölüyü ne yapacaksın,

Gir ağla çık ağla!

    Deh demeden yürüyen at,

    Dinden imandan çıkarmayan evlat,

    Bir de dirlikli oldu mu avrat,

    Düğünü ne yapacaksın,

    Gir oyna, çık oyna!

   (Şairini bulamadım)