"Bilal İnci" iyi kalpli kötü adam

Türk sinemasından bir duayen daha, Bilal İNCİ. Allah rahmet eylesin toprağı bol olsun. Berivan adlı dizide beraber çalışma fırsatı bulduğum bu değerli insanda bir baba şefkati var. Melek mi, melek.

Berivan, isimli dizi için Mardin e gittik, gerekli olan mekân çalışmalarını tamamladıktan sonra oyuncuları beklemeye başladık. Tek, tek geliyorlardı artık. Onlardan biride, Türk sinemasında önemli bir yeri olan Bilal İNCİ. Kötü adam karakterlerinin, her zaman aranan en önemli ismidir Bilal ağabey, oynama şerefine de nail olduğum bu dizi de benim için de unutulamazlar arasında.

Bilal ağabey o zamanlar rahatsızdı şekeri vardı. Devamlı “insülin” enjekte ederdi dizinden. Elinde bir alet, ucunda da bir iğne, batırırdı dizine. Acımıyor mu ağabey canın? Nasıl yapıyorsun bunu diye sormaktan alamadım kendimi. Ah, ah dedi, başına gelince görürsün acıyor mu, acımıyor mu.

Mardin sıcak, 50 derece, belki daha da fazla. Sabah erken kalkardık, öğle yemeğine kadar çalıştıktan sonra, otele gelir yatar, dinlenir, güneş biraz daha batınca tekrar başlardık çalışmaya. Çok sıcak çalışmak çok zordu. İnanın soğuk suya hasret kalırdık, hemen ısınıyordu sular. Buz yetişmiyor akşam olunca da bir tatlı eserdi Mardin geceleri.

Otelde kalan zamanlarımızda poker oynardık arkadaşlarla, Bilal ağabeyde oynardı zaman, zaman yenildiği zamanda kaçardık hemen sinirli olurdu kaybetmeyi sevmezdi hiç nereye kaçıyorsunuz ulan, hay sizin oynayacağınız oyuna emi diye kızardı ağabey yarın iş var biliyorsun uyku zamanı hadi iyi geceler derdik, iyi tamam hadi o zaman yatın yarın devam ederiz derdi rahmetli.

İzmir de bir lokantası varmış bahsederdi beklerim gelin derdi ben de ağabey para vermem haberin olsun ha derdim oda sen vereceksin diğerlerinden almayacağım der takılırdı.

Hafta sonu olduğunda yani bizim of günlerimizde genelde mangal yakmaya giderdik.

Mardin de karasu diye bir yer çok güzel bir dere etrafı ağaçlık gölge süper bir yer hep oraya giderdik taburelerimizi suyun içine koyar içinde oturup yerdik, içerdik müthiş bir şeydi Bilal ağabey çıkmazdı sudan terlediği için iyi geliyor bana derdi. Bana hep onbaşı derdi (dizideki adım) dizi bitene kadar adım onbaşı kaldı dizide ağayı canlandırıyor bende kâhyasını oynuyordum onun için onbaşı aşağı onbaşı yukarı oluyordu hep.

Sonra dizi bitip ayrıldıktan çok sonra, Ben başka bir işte çalışırken, Baba’nın ölüm haberini aldım. İstanbul’da bir otel odasında şeker komasına girip ölmüş, nasıl bir his içerisinde olduğumu bilmem anlatmama gerek varmı? Günlerce kahrolduk, geç haber aldığımızdan cenazeye de katılamadık. Muğla daydım o zaman Halil ERGÜN ile büyük yalanı çekiyorduk.

Seni hiç ama hiç unutmayacağım değerli ağabeyciğim toprağın bol ruhun şad olsun.

Devam edecek!

EYLÜL DELİSİ