Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

"Binbir Gece" yürek yakıyor

"Binbir Gece" yürek yakıyor
 

Yayına girdiği günden itibaren, Türk insanının yürek bam tellerine dokunmaya başlayan ve kalitesini kısa sürede ispat eden Binbir Gece adlı dizi, yayınlandığı salı akşamları, izleyenlerini ekranları başına kilitlemeyi çok çabuk başardı. Öncelikle, emeği geçen herkesi tebrik ve takdir etmek gerekiyor. Türk televizyonlarının, son yıllardaki müthiş dizi kirliliği içerisinde, kategorik rakiplerinin içinden sıyrılıp, gündeme oturabilmesi; Binbir Gece ekibinin, şüphesiz ki büyük başarısı olarak görülmeli.

Diziyle ilgili, son günlerde yayın organlarında sayısız yazı yazıldı, yorum, program ve eleştiriler yapıldı. O nedenle; ben anlamsız bir tekrara düşmemek adına yönetmeni, oyuncu kadrosu, yapımcıları gibi teknik detayların üzerinde durmadan; bana en çok dokunan kısımlarına kısaca değinmek istiyorum.

Bir kere, senaryodaki karakterlere dizi oyuncuları, tabiri caizse cuk oturmuş durumdalar. Şehrazat karakterini oynayan Korel, buğulu ve puslu duruşu, duru güzellik ile bütünleşebilen güçlü ve karizmatik fotoğrafı, lösemi hastası olan oğluna yaklaşımı, huysuz ve iletişimsiz patronu ile olan zor ilişkisi ve tüm karakteristik ayrıntıları ile yaşından ve mevcut tecrübesinden beklenemeyecek nitelikte bir oyun çıkarıyor ortaya.

Şehrazat'ın lösemili oğlu Kaan'ı oynayan çocuk oyuncu dahi adeta kırk yıllık bir usta gibi rol yapıyor dizide ve yürek yaralıyor. Dizinin reklam aralarında, yan odada uyumakta olan çocuğunu öpmeye-koklamaya giden kaç anne-baba var acaba ülkede? Açıkça belirtiyim, ben, listenin en başına yazılabilirim şahsen.

Şehrazat'ın ölen eşinin anne ve babalarını oynayan karakterler de tiyatro-sinema okullarında ders olarak okutulabilecek performanslar sergiliyorlar. İçimizden, evimizden, yakınımızdan fırlayıp çıkmış gibiler.

Senaryo da oldukça etkileyici. Aslında çok bilindik, tanıdık ama yine de biz bu konuları çok seviyoruz toplum olarak. Şehrazat karakteri, gerçekten de meşhur, Binbir Gece Masalları'ndan çıkma. Kadınlara, sevgilerine, sadakatlarına inanmayan Şahşehriyar'a, binbir gece masal anlatan Şehrazat o. Dizide, kadın düşmanı karakteri, ödüllü bir mimar olan Şehrazat'ın dik kafalı patronu Onur üstleniyor. Daha ilk bölümlerden itibaren Türk halkının nefretini kazanmış durumda kendileri. Hiç hazzetmediğimiz bir karakter yani. Nefis bir atı var ve atın ismi Şahşehriyar. Hiçbir ayrıntı atlanmıyor yani dizide.

Ve meşhur "ahlaksız teklif" konusu. Bu müthiş ikilem, yüzyıllardan beridir, doğu ve batı dünyasında, edebi ve sanatsal eserler ile hayatın tam da içinden gelen olaylarda ele alınmış tipik bir "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık" durumu. Şehrazat'ın çocuğu kan kanseri ve tedavisi için bilmem kaç bin dolar para gerekiyor. Parayı bulamazsa çocuk ölecek. Deliler gibi sevdiği ve genç yaşta yitirdiği biricik kocasından, dünyada kalan son ve en kıymetli hatırayı da kaybedecek. O bir anne, o bir kadın, onurlu bir insan. Ama adı Onur olan onursuz bir kişi tarafından, patronu tarafından ahlaksız bir teklifle muhatap kalıyor. Bu parayı verebileceği ancak bir gece, kendisiyle beraber olması, şart olduğu söyleniyor kendisine. Ve konu bu minvalde devam edip gidiyor. Tabi benim derdim şu anda böyle bir teklif kabul edilir mi, edilmez mi sorusuna cevap aramak değil. Bu ikilemi irdelemek için ayrı bir yazı kaleme almak gerekli.

Dizi müziklerini, Kıraç gibi bir usta yapıyor ki müzikaliteyi daha jenerik akarken buram buram hissedebiliyorsunuz. Jenerik deyince de es geçemeyeceğim bir başka konu, gece vakti, havadan yapılmış, müthiş şehr-i İstanbul çekimleri. Tam binbir gece masallarına layık. Çok para döktükleri her halinden belli oluyor yapımcıların. Ama değmiş galiba, başarı çarçabuk geliyor ardından. Türk insanı gerçekten de nitelikli çalışmaları ki her ne alanda olursa olsun hakettiği yere koyuyor.

Bu performans sürebildiği ve sözkonusu dizi Kanal D ekranlarından bizlerle buluşmaya devam ettiği sürece, bizler daha çok yazacağız gibime geliyor bu konuyu. Bu arada şunu da belirtmeliyim ki bendeniz, düzenli olarak sadece Sağır Oda ve İstanbul Yakası adlı dizileri takip eden, onun dışında bir tek diziyi bile bir kere baştan sona seyretmemiş, dizi cahili(?) bir insanım. Ama güzelden anlarım...

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..