"Bir programın içinden geçen tinerci..."

''Tinerci'' sözcüğünü dilimize yerleştirenler,ne demek istemişlerdi?..

Semerci, kemerci, leblebici, karpuzcu gibi bir sözcük müydü bu ?..

Yani tineri, alıp başkalarına satan kişiler miydi tinerciler ?..

Tiner tüccarları  !..

Yoksa daha kötü bir anlamı mı vardı ?..

Evet, tinerciler, tiner kutusunu soluyan, bally, sülüksiyon gibi uçucu,yapıştırıcı  ve uyuşturucu madde içeren kimyasalları ciğerlerine çekerek uyuşan, bir köşeye sızan kişilerdi...

Bu bağımlılar; yani tinerciler, ülkemize TR  konteynrları içinde getirilip sokaklarımıza atılmamışlardı.

Tinerciler, yabancı güçlerin,ülkemizi bölmek için aramıza soktukları ajanlar da değildi...

Bunlar, bu ülkenin sahipsiz çocuklarıydı... İtilmiş, kakılmış, damgalanmış; sokak köpekleri kadar bile değeri olmayan sakıncalı (?) çocuklardı.

. . . . . .

Cüneyt Özdemir, Başbakan Erdoğan’ın tartışma yaratan sözleri üzerine tinerci bir çocuğu canlı yayın konuğu olarak aldı...

"Gençler Tinerci mi olsun?" sözlerini o çocuğa sordu...

Başbakan Erdoğan’ın “Bu gençliğin tinerci olmasını mı istiyorsunuz?

Siz bu gençliğin manevi değerlerinden kopuk, hiçbir istikameti olmayan bir nesil mi olmasını istiyorsunuz?

Biz sizinle anlaşamayacağız. Hem çağdaş hem dindar olunamıyor mu?

Önce başınızı önünüze eğin ve hem dindar hem çağdaş bir nesil nasıl yetişir bir düşünün.

Dindar bir nesil farklı düşüncelere saygılıdır. O terbiyeyi alarak yetişmiş bir nesiliz” sözleri büyük bir tartışma başlattı. 

Cüneyt Özdemir, canlı yayında konuğu olan tinerci çocuk ile Başbakan Erdoğan’ın konuşmasını değerlendirdi.

Başbakan’ın sözlerine alındıklarını ifade eden tinerci çocuk,

“Biz sokaklarda aç, susuz kalırken yanımızda dindarlar yoktu. Allah vardı” dedi. (Vatan )

* * * * * * *

Evet...Tinerci çocuğu ben de dinledim... 9 yaşından 19 yaşına kadar sokaklarda hangimiz yaşayabiliriz?.. Bunları biz yarattık... Bizim aynamız bunlar... Bu çocuklar her yerde itilip kakılmışlar...

Hani vicdan ve hukuk sahibi olan dindarlardık?.. Yüzde 99 'u Müslüman olan ülkenin halkına yakışmıyor bu acı manzara !..

Bu kanayan bir yaradır...

Güneşi balçıkla sıvayanlar kimlerdir ?..

Ülkenin yönetimine soyunanlar, seçimlerde garibin ,gurabanın, kimsesizin hakkını koruyacağız diye lüks ceylan derisi meclis koltuklarına sıra dağlar gibi oturanlardır.

Bunlar ki bu  yarayı 40 yıldır tedavi etmekten kaçınıp kangrenleşmesine neden oldular.

Hastalık, sokaklarda ''Kol gezerken '' sağolsun, başbakanımız sâyesinde gündeme geliverdi.

Umarım yetkililere gerekli talimatlar verilir ve bu çocuklara sahip çıkılır...

Umarım Cüneyt Özdemir gibi yürekli gazetecilerin sayısı çoğalır da ''Gerçek gazetecilerin'' önü tıkanmaz.

Umarım, artık körlerin sağırları ağırladığı bir toplum olmaktan çıkarız...

Umarım, haksızlıklar karşısında hakkını arayan, susmayan, mücadele eden insan sayımız çoğalır...

Tarım ve ziraat tarihimiz şunu kanıtlamıştır ki hiçbir koyun sürüsü, çobanına karşı gelmemiştir.

Tarih tekerrür etmemeli...