Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '09

 
Kategori
Müzik
 

“Bir şarkısın sen” minikler şarkı yarışması..

“Bir şarkısın sen”  minikler şarkı yarışması..
 

"Bir şarkısın sen"in "Fındık kurdu" denilen minik yıldızı Berna çizgi filmden çıkmış karakter gibi.


Atv’nin haftalardır süren çocuk şarkı yarışması “Bir şarkısın sen” içindeki çocuğu barındırabilen her yaştaki çocukların beğenisiyle ekranı kilitlemeye devam ediyor. Yarışma 24 Mayıs Pazar akşamı toplamda ve A/B grubu izlenme oranlarında ilk sıraları aldı. Ve bence zirvede olmayı da hak ediyor.

Pınar Altuğ ve Erol Evgin’in şefkatli-sıcak sunumuyla, 9-16 yaş çocukların şarkı söyleyip dans etmesi şeklinde süren yarışmaya tam olarak yarışma demek de mümkün değil. Beceri ve performans sergileme demek gerek çünkü bir yarışmanın rekabet gerilimi yok ortada.. Zaman zaman koro söyleyip, birbirinin şarkılarına eşlik de edebiliyorlar. Selçuk Ural, Hakkı Devrim, Nil Burak ve Haldun Dormen’den oluşan jüri ise puan vermeyip, sanki onur konukları gibi köşelerinden küçük sanatçılara moral veriyorlar.

Yarışmada benim ve sanırım herkesin favorisi bir küçük “Fındık kurdu” var ki yeteneklilerin en yeteneklisi, sempatiklerin de sempatiği tatlı bir şey.. Bir kanto yapıyor, bu kadar hoş olur. Canlı bir çizgi film karakteri sanki. Adı Berna Karagözoğlu, Kastamonu’lu ve ilk öğretim 4. sınıf öğrencisi.. Sesi güzel, müzik kulağı, parçaları özümseyip sunuşu, uyumlu dans edişi, sempatikliği ve 40 yıldır sahnede gibi kendine güvenle rahat hareket edişi harika. Becerisini ve beğenildiğini biliyor ama bu onda stres yaratmıyor. Şüphesiz diğer çocuklar da çok yetenekliler ve program sayesinde hak ettikleri ilgiyi buldular. Söylenen şarkılar bazen gerçek sahiplerinden bile fazla beğeni toplayabiliyor.

24 Mayıs programında görme özürlü iki kardeş çıktı ve saz eşliğinde söyledikleri Aşık Mahzuni türküsü ile hem salondakilerin, hem de ekrandaki başındaki izleyicilerin pek çoğunu ağlattılar. Hayattaki idealleri sorulduğunda hayallerinin bile görme özürlülere bir şeyler yapmak olması herkesi duygulandırdı.

Programa yöneltilen küçük yaştaki çocukları ekrana çıkarmanın psikolojik durumlarına olumsuz yansıyacağı eleştirilerine katılmıyorum. Şurası açık bir gerçek ki yeteneklerini sergileme, daha çok sevilme imkanı bulan bu çocuklar şanslı çocuklar. Çok sayıda yetenek, üzerine eğilinmediğinden körelip gidiyor. Piyasada çocukluğundan sanat hayatına başlayan İdil Biret, Emrah, Ceylan, Ayşecik, Sezercik, Gülşah ve daha bir çokları var. “Çocukluklarını yaşamalı” deniyor ama sokaklarda tamirci çırağı, simitçi, mendilci, boyacı, tinerci o kadar çocukluğunu yaşayamayan var ki.. Bunlar küçük yaşta kitlesel sevgiye kavuşmuş bulunuyorlar.

Ekrandan izleyen küçükler ise bir şeyler olabileceğini, becerilerini sergileyebileceklerini görerek şarkı söylemeyi kendilerini tartmayı deneyebiliyorlar. Aslında şarkı söylemek duygusallıktır, mutluluktur ve her yaşta insanlar söyleyebilmeli.

Benim tek eleştirim, çeşitli illerden gelen yarışmacı çocukların müzik dersi alırken okul derslerinden uzakta kalmaları. Yaz aylarında 3 aylık dönemde çekilse daha iyi olacağı kanısındayım. Fakat her şeye rağmen program ekranda her hafta 23 Nisan’mış gibi bir hava yaratıyor. Ekranda belirgin bir yüzdelerinin olması, çocuklara ve gençlere verilen önemin bir parçası.

 
Toplam blog
: 61
: 25799
Kayıt tarihi
: 09.07.08
 
 

Ankara'da yaşayan Afyon doğumlu, Gazetecilik Halkla İlişkiler Radyo-TV bölümü mezunuyum.. Kamuda ..