Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '08

 
Kategori
Aile
 

"Bizim evin hallerine" azrail bayram konuğu olmak istedi

"Bizim evin hallerine" azrail bayram konuğu olmak istedi
 

Net'ten


Bizim evin halleri

Üç ay sürdü taşınma maratonumuz. Kalbimde sancılar, sol kolumda ağrılar başladı alim Allah. Yok çıktığın evin işleri, yok girdiğin evin tadilatı, paketlemeler, koliler, ıvır zıvır...

65 koli bilmem kaç çuval, mobilyalar... 7, 5 tonluk kamyonet yetmedi.

Sinirler bam teli gibi, dokunsan ağlayacağız ailece. Hayır yani girdiğimiz yeni evin tadilatı tam olarak canımızı çıkardı. Yamuk ve delik deşik duvarları düzeltmeler, yerlere parke döşemeler, fayanslar, kireç boya, yağlı boya, damar tıkanıklıkları olan için, az yağlı kolostorolsüz diet boya...

Kalbimde sancılar, sol kolumda ağrılar başladı alim Allah. Şaka değil gerçekten haftalardır var bu sancılar...

Bundan üç hafta evvel can ciğer arkadaşıma bahsettim bu ağrılardan. Arkadaşım benden yirmibeş yaş büyük olduğu için “ Oğlum “ der bana.

“ Aman oğlum “ dedi. “ Sol kol ağrısıyla kalp sancısı şakaya gelmez” telaş etme diye söylemedim.” Bir iki haftadır aynı belirtiler bende de var, gel kardiyolojiye birlikte gidip bir EKG çektirelim” dedi. Tabii işime geldi benim de. “Tamam baba dedim ( Benden yirmibeş yaş büyük olduğu için, bende ona baba derim. ) Neyse lafı uzatmayalım; onca işin arasında gittik kardiyoloğa. Saatlarce bekledikten sonra EKG’mizi çektirdik. Doktor ikimizi de rahatlattı.

“ Hiçbirşeyiniz yok! ” Dedi ve eve gönderdi.

Benim ağrılarım geçti zamanla. Arkadaşımınkiler hep devam etmiş. Ben telaşlanmayayım diye, taa düne kadar söz etmemiş sancılarından. Dün söyledi. “ Yok bişeyin senin yahu, evham yapıyorsun “ dedim. Eee nede olsa EKG temiz çıktı. Yinede içi rahat etmediği için tekrar doktora gitti. O muayene olurken ben evin alışverişini yaptım. Tam marketten çıktım telefonum çaldı. Telefondaki ses arkadaşımın sesiydi. “ Okan beni hemen hastahaneye götürmen gerekiyormuş” deyince elim ayağıma dolaştı. Arabanın başında buluştuk, ısrarla direksiyona o geçti ve tuttuk hastahanenin yolunu. İlk yardıma geldiğimizde hemen içeri aldılar onu. EKG sonuçları berbat! Kan tahlilleri keza öyle. “ Kalp krizi geçiriyorsunuz İsmail Bey “ dediler arkadaşıma. Sonrası yoğun bakım... Gece yarısına kadar yanındaydım. Bitkin bir şekilde eve döndüm.

Ertesi sabah doğru hastaneye tabi. Ben oraya ulaştığımda anjiyoya götürüyorlardı babamı...

Asansörün kapısı kapanırken; “Ben çıkana kadar biryere ayrılmayın” diye seslendi. Bu ses, masum ve korku dolu bakışları önümüzdeki 5 saat içinde hiç aklımdan çıkmadı.

Kırkbeş dakika sonra çıkacağını söylediler. Üç saat sonra hala çıkmayınca yine telaş sardı beni. Nerede kaldı bu adam sorusuna; “ Komplikasyon var ama ne olduğunu söyleyemeyiz” yanıtını alınca fıttırdım.

“Nasıl söyleyemezsiniz yahu, ben onun oğluyum, benden yakın akrabası olabilir mi?” Diye çıkışınca çıktı doktor nihayet kapının önüne. “Durumu hiç iyi değil babanızın! Anjiyoyu yapamıyoruz. Bütün damarları tıkalı. Bu adamın felç geçirmemesi, hatta yaşaması tıbbi açıdan bir mucize. Daha bir kaç saat sürebilir deyince yine başladık beklemeye. Hastahane önünde volta atmaktan, sigara üstüne sigara tüttürmekten nefesim daraldı. Nihayetinde beş saat sonra kaldırdılar ameliyat masasından. Krize neden olan damarı açmışlar ama açılamayan damar çok fazla. En az beş adet by pass gerekiyormuş. Kolostorol yüksek. 48 senedir içtiği sigaralar cabası. Açık damar kalmamış bedende. 4-5 haftalığına hayati tehlikeyi atlattı dediler. By Passlar yapılmaz, sigarayı bırakmazsa sonu kötü dediler...

Ona, hastaneye götürdüğüm sigaraları vermedim. Geri getirdim. Şimdi bu yazıyı yazarken onları içiyorum. Gözlerim nemli, yanaklarım ıslak gibi sanki. Duman kaçmış gözüme. Bugün babamla birlikte öldüm öldüm dirildim. Şimdi artık yoruldum. Sigarayı bırakmaya karar verdim çünkü bende kızımın arkadaşıyım.

 
Toplam blog
: 121
: 1814
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Almanya'da doğdum. Haylaz bir öğrenciydim. 16 yaşımdan beri ticaretle ilgileniyorum. Şu anda büyük b..