Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '09

 
Kategori
Futbol
 

"Bu İspanyollar da çok cesur oluyor canım!"

"Bu İspanyollar da çok cesur oluyor canım!"
 

Golü çok erken bulan Fenerbahçe bütün taraftarını ikinci bir Hacettepe maçı beklentisine soktuğunu söylememiz gerekiyor. Ancak oyun çok çabuk sete dönüşünce; haftalardır eksikliğinin hissedildiğini söylemeye çalıştığım çabuk oyuncu eksikliği, yanlış ve rakibe atılan pas tercihleri, özellikle sağ taraftan Kazım'ın ve Gökhan'ın isabetsiz kanat ortaları ikinci gol şansını yok etti.

Emre'nin yerine oynayan Selçuk'un maç eksikliği hemen göze çarparken, bir diğer dikkat edici şey, Fenerbahçe'nin Emresiz orta saha pres gücünün olmayışıydı. Emre'nin agesif oyunundan eser bile yoktu, Selçuk'ta ki Selçuk zaten pres yapan bir oyuncu olmaktansa kesici görevi yapıyor. Selçuk - Deniz ikilisinin Fenerbahçe orta saha kurgusunu çok zayıflattığına da kuşku yok.

Kazım sağ kanada sıkıştı kaldı. Çok top kaybederken bir türlü istenilen ortaları gerçekleştiremesi taraftarın canını sıktı.

Taraftarın canını sıkan ve tepki göstermesine neden olan bir diğer futbolcu da genç kaleci Volkan oldu. Sanki 1-0'lık neticenin yettiği ve deplasmanda zamana karşı oynanan bir kupa maçıymışcasına inanılmaz top tuttu ayağında. Sonra da taraftar tepkisi ortaya koydu.

Carlos mükemmel bir gol attı.

Edu mükemmel bir şut çekmesine, Carlos'un şutuna yer açarak kaleciyi yanıltmasına rağmen erken golün etkisiyle olacak çok dağınık göründü. Hafta içi yaptığı Türkiye'de kendisini gösteremediği yolundaki açıklamamasının hangi bölümünü göstermek istiyordu Avrupalılara ben çok merak ettim.

Fenerbahçe 12 kişi oynuyor!

Ancak bir oyuncu var ki; onun oyunu Fenerbahçe'ye fark getiriyor. Onun adı Semih. Sanki Deniz - Selçuk handikapının farkındaymışcasına orta sahaya geliyor, topu kanatlara açıyor, sonra gol atmak için ileri koşu yapıyor, ileride topa basıyor, ceza sahası önünde ver kaça giriyor, gol arıyor. Öyle olunca da Fenerbahçe sahada 12 kişi oynuyormuş gibi duruyor.

<ımg title="Fenerbahçe-Kocaelispor" src="http://www.htspor.com/2009/03/13/galeri/134310/7_k.jpg" border="0">

Aragones'in oyuncağı olmuş bir Fenerbahçe...

Çok yazık... Yüz yıllık koca efsane kendisine yaşıt bir yaşlı adamın elinde oyuncak olmuş durumda.

İkinci yarı yaptıklarına bir bakalım.

Hamle 1: Uğur Boral'ı sağa almış, Kazım'ı sola. Her ikisi de şaşkın ördek gibi.

Hamle 2: 50. Dakika, Selçuk çıkıyor Josico giriyor. Zaman geçirmek mi, değil, Selçuk'u çıldırtmak için mi, belki. Taktik mi? Hiç sanmam. İlk kırk beş dakikada göremediğin neyi gördün o beş dakikada?

Uğur hiç alışamadığı sağ kanatta denediği iki akını ayağına dolaştırıyor. Sanki Aragones bunu bekliyor.

Hamle 3: 54. Dakika, Uğur dışarı Güiza içeri. Sormadan edemiyoruz, bu Güiza'nın bir tarafında bizim göremediğimiz ne var? İnci mi var?

Bir taktik deniyorsan bari bunda ısrarlı ol değil mi?

Olur mu; Aragones için Fenerbahçe emeklilik eğlencesi.

Uğur Boral'ın çıkışıyla, Kazım yine yerine geçiyor, Güiza ve Semih ileride forveti çiftliyor, sol kanat geçen hafta olduğu gibi Carlos'a kalıyor. Böylece sol kanat tamamen iptal ediliyor. Semih arada sırada o bölgeye gidiyor. Carlos'un önünde oynamaya çalışıyor. Ancak orta sahada oyun kuracak adam olmadığı için oraya da koşuyor. İlk yarı sarf ettiği efor inanılır gibi değil. Yoruluyor da...

Hamle 4: Sonra herkesin ilk on birde beklediği Gökhan Emreciksin'in giriyor, hiç bir varlık gösteremeyen Kazım'ın yerine.

İkinci yarı Fenerbahçe'nin sahadaki taktiğini anlamak mümkün değil.

Hıncal Uluç'a göre korkak Bülent Korkmaz'ın Galatasaray'ı Boğaz Köprüsü gişelere ulaşmış, Kadıköy'e giderken, cesur Aragones'in Fenerbahçesi kendisine altın tepsiyle sunulmuş liderlik şansını Galatasaray'ın büyük bir arzuyla hedeflediği Şükrü Saraçoğlu'unda elinin tersiyle itiyor. Hıncal Uluç'un beyfendi evinde keyifle kahkahasını savuruyordur.

Kemal Sunal'ın bu maç için yorumu ne olurdu; o hepimizin hafızalarına kazınmış gülümsemesi ve tonlamasıyla:

"Bu İspanyollar da çok cesur oluyor canım!"

Aragones'e Tanyeviç taktik veriyor olmalı. O da saha kenarında bütün maç boyu herhalde otuz taktik değiştiriyor ya. Aragones de Fenerbahçe'nin bir futbol takımı olduğunu unutmuş, bir sürü garip değişiklik yapıyor. Hiçbiri gole dönük değil. Hiçbiri hücuma yönelik değil.

Kocaelispor çok iyi bir takım. Galatasaray'a beş gol atması tesadüf değil. Fenerbahçe'ye de en az iki gol daha atabilirdi. Ama olmadı. Şansı yardım etti.

Erken gol Fenerbahçeli futbolcuları rehavete soktu. Edu'nun o ciddiyetten uzak ilk yarıdaki futbolu, yüz ifadesi inanılır gibi değildi. Kazım'ın savrukluğu, bir türlü ceza sahasına istenilen ortayı yapamaması, Gökhan Gönül'ün "one man show" oyun anlayışı, ilk yarı Selçuk'un ikinci yarı onun yerine giren Josico'nun silik, yaratıcılıktan uzak futbolu Fenerbahçe'nin bu sonucunu hazırlayan sahadaki aktörleriydi.

Deniz'in kupa maçından beri yükselen formu, özgüveni benim gözlerimi yaşartmaya yetti. Onu tebrik ediyorum. Yeteneğinden fazlasını yapıyor, bence küçük bir mucize yaratıyor.

Aragones'i başlarda oyuna müdahale etmiyor diye eleştiriyorduk. Şimdi tam tersi. Bunun nedenini ben çok iyi hissediyorum. Bütün derdi o kenarda oturan vatandaşı. İllaki her maç onu sahaya sürecek. Güiza'nın şu taktiğin içinde yeri nedir, çıksın bir anlatsın da biz ukalaların bilmediğini göstersin.

Hocam sen yerinde otur, başını ellerinin arasına al ve maça da müdahale etme olur mu? Öyle çok daha sempatiksin.

1-0 önde götürdüğün bir maçta oyunla, oyuncularla, oyuncuların yerleriyle bu kadar oynamak niye?

<ımg height="297" src="http://www.fenerbahce.org/pic_lib/2009-03-13_alex446.jpg" width="446">

Son on dakika sakat sakat oynattığı Alex'in baldırını tuttuğu kareyi de Aragones'e bu maçın fotoğrafı olarak armağan ediyorum.

Uzay Gökerman

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..