Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '11

 
Kategori
Blog
 

"Bu şehir, 60 yıl önce kaybettiği çocuğunu buldu..."

"Bu şehir, 60 yıl önce kaybettiği çocuğunu buldu..."
 

Salonda, "Milliyet Blog "yazarı olarak anons edildim. Vali plaket verirken


“Bartın bi seda’du, onu seslendirenle bilü

Bartın bi üryadu, onu görenle bilü

Bartın bi hayattu, onu yaşayanla bilü

Bartın bi mabettü, orda ibadet edilü!”

Diye diye vardık Bartın’ın kapısına. Kocaman bir buyur edildik. Kendimizi de sahnede bulduk. “Bartın sevdamızı” anlattık. Bir kocaman alkışlar aldık, kocaman kocaman salonlardan. Ardından da plaketler, çiçekler, Bartın kokulu tel kırma işleri ziynetler.

Nerden başlasam, nasıl anlatsam dolu dolu geçen Bartın günlerimi. Sadece bir telefonları yetti. Bartın Anadolu Lisesinin edebiyat temalı etkinliğinde bulunmam istendi. Köksal Toptan Lisesi ki, dillere destan bir okul. “Bakanlığın ödüllendirdiği etkinlikler” le tanınıyor.

Bizi ansa ansa kim anar veya hatırlar? Milliyet Blog okuyucusu olan Bartın Valisi İsa Küçük anlar. “Bartın” dedik, başka bir şey demedik.” Erük hırsızlığını” tarif eyledik “güzel oluyoru” dedik. Çocukluğunuzu cebinizde taşıyın her gittiğiniz yere, dedik. N’apıyosuyuz, eyi misiyiz?” dedik. Çeşm-i bülbüllere bakacak’tan selamlar sarkıttık.Günümüzü doldurduk, veda eyleyip geldik. Ve de şimdi, düşünmeğe başladık.

Plaketimiz verilirken, Vali Küçük, sahneden, derin manalar taşıyan şu kelimelerle hitabetti ve çok çok alkışlandı “ Bu şehir, 60 yıl önce kaybettiği çocuğunu buldu…” Beni kastediyordu.

“Demek ki dedik, bir edebiyat tutkunluğu, asli vazife ile pekala birlikte yürütülürmüş. Bunu öğrendik. Öyle ya! “Bartın, Bartın diye diye, yaza yaza, bıkmadan, usanmadan biz Bartın sevdamızı kağıtlara dökerken, bir edebiyatçı, bir kadirbilir insan, halkına bir şeyler vermek, hizmet ettiği ilin değerlerine değer katmak için bir gözü de yazın literatüründe idi, Türkiye’yi tarıyor o vefa dolu gözleriyle. Arıyor, tarıyor, kim ne yapmış ve de yapıyor. Buluyor, çıkarıyor “Hadi bakalım vazifelisin. Vaziefeni yap. Bartın’lılara, Bartını anlat bakalım” diye çağırıyor. Ne kadar güzel. Ne kadar ulvi hisler bunlar. İşte kendisi de bir “ Edebiyat yangunu” İsa Küçük.

Sonra da, Liselilere, sahneden “iyi yaşanmış bir çocuklukla, dağlar kadar sorunları bir çırpıda aşarsınız” diye akıllar verdik. “Hayat taka tukası arasında yazmak istedikleriniz ertelemeyin” dedik. Çok okuyun, silolarca ekmek yiyin ve de kalburun üzerinde kalın. Bu da çok okumaktan geçer dedik.

Gündüzleyin de Bartın Aba TV’si çekim yaptı. Aynı gün de pek çok kişi, yollarda, durdurarak ismimle hitabedip, “ Hoş geldin” dediler.

Mahalli gazeteler sürmanşetten “ Muzaffer Cellek ile Bartın’a yolculuk” haberini verdi. Devamla şöyle denildi “ Vali İsa Küçük’ün özel davetlisi olarak Edebiyat Günlerini şenlendiren Gazeteci Yazar Muzaffer Cellek, sergilediği söyleşide büyük ilgi gördü. İlk olarak kitabından dizelere yer veren Cellek, ardından Bartın’a ait şiirlerini okudu. Piyano dinletisi ile salonu coşturan yazarımız, aynı anda salonda duygulu anlar yaşanmasına neden oldu. Sonra da, sevenlerine, kitaplarını imzalayarak verdi” ( Daha devam ediyor ama, ben kısa kestim)

Daha sonra dinleyicilerin “ Ört ki ölem!” ne demek? Diye sormalarına cevaplar verildi. “Neden yazar değil de yazan’ım diyorsunuz diye sual edildi. “ Sesiniz güzel, neden müzisyen olmadınız? Diyenler de bulundu.

Bartın’lı Şair ve Ressam Yücel Aktaş’ın eşi Nesrin Aktaş, ne de güzel söyler!

Burası Goccuvaz EF-EM

Spikeriniz Penbe gonişiya

Muktarın oğlu “Yangunu” için şarkı istiya

Nalan söyliya:

“Dutmayım beni!”

Ehhh. Dutan da yok zaten!!”

Bir Vali ki, edebi dünyadan ayrı kalmamak için, çağdaşlığın gereğini yaparak, internetten “bizi” keşfediyor. Onu çağırtıp, vazifeler veriyor. Türkiye’de, Milliyet Blog okuyucusu kaç tane vali var? Memleketin kalbi, Türkiye’nin en şümullü ve okunan bir sitesi burası. Türk okuru, bu siteden nefes alıyor. Baktı ki, Bartın’dan çok bahsediyor bu vatandaş. “Gelsin bakalım, bir de suyun başında anlatacaklarını, bizim için anlatsın” diyerek çağrılıyorum. Ne kadar ulvi bir davranış. Görülmemiş bir vazife duygusu. Cehaletin önüne gerilmiş asil bir cengaver edasıyle “ Bu Türkiye’ de, ben de böylesi varım” diyor.

Biz Sayın Valisi tanımıyorduk. Bu gidişimizde yüz yüze geldik ancak. Ve de kendisine hayran kaldık. Niçin diğer valiler? Diye sorduk kendimize. Onları aradı gözlerimiz. Halkının aradığı gibi aynen. Ama bulmanın, tanımanın haklı gururunu taşıyor Bartın’lılar şimdi.

Liseli kızlar, gurup gurup, birbirlerini çiğneyerek resim çektirdiler. Yazarlığımı hissettirdiler. En son bir tek kız, geldi, geldi, önümde durdu tek başına. “ Sizi öpebilir miyim” dedi. “Elbette” dedim. Öptü ve gitti. Yanımdan ayrılırken, sesinde gurur dolu bir titreyiş vardı kızın.. Şöyle dediği görüldü: “ Benim hiç dedem olmamıştı Oh, rahatım artık”

Akşamına da, çok özel olarak, yemek davetine buyur edildim. Ana tema yazarlıktı, Milliyet Blog’du. Yemekte Valimiz ve eşleri, Emniyet Müdür Burhan Gümüş, Gazeteci Esen Aliş ve eşleri hazır bulundu… (Alttaki resim)

LİNKLER : (Sadece link'in üzerine sol tık'latınız.

http://www.youtube.com/watch?v=IsW9AUXqRlo

Söyleşi ve İnci Avcıları'nın öyküsü

http://www.youtube.com/watch?v=SCzYj6o3s4Y

Bartın'daki çocukluk anıları ve Ört ki ölem'in öyküsü

http://www.youtube.com/watch?v=idq2e3rQ_WE

son bölüm - ödül töreni

http://www.youtube.com/watch?v=C33Myz_lkwY

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..