Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Bu ülkede her şey olunur ama bir tek..."

"Bu ülkede her şey olunur ama bir tek..."
 

Pazar geceleri Kanal D televizyonunda yayınlanan, yerli yapım bir dizi var. Önceki yazılarımı takip edenler de bileceklerdir ki ilk bölümünün ardından, yapımla ilgili bir yazı kaleme almış idim. "Sağır Oda"yı başladığı bölümden itibaren atlamadan takip etmekteyim.

Son yayınlanan bölümde, kahramanlarının birinin ağzından dökülen bir cümle vardı ki beni, tarifi imkansız duygular ve düşünceler içine itti. Bir taraftan böylesine bir ifadeyi neden ben daha önce bulamadım diyerekten hayıflandım ve dizi senaristlerini, özellikle de bu cümlenin sahibini merak ve takdir ettim seyrederken. Diğer taraftan da "Ah memleketim!" demekten geri duramadım.

"...Bu ülkede her şey olunur ama bir tek rezil olunmaz..."

Bazı sözler vardır ki duyduğunuz ya da okuduğunuzda kalakalırsınız. Ne diyeceğinizi, ne tepki vereceğinizi bilemezsiniz. Fara tutulmuş bir tavşanın zavallı şaşkınlığını yaşarsınız. İşte aynen böyle oldum. Ta Platon'dan bu yana gelen ve toplumların ve kültürlerin örülmüş şifreleri paralelinde ufak nüanslar almış olan erdemli insan hasletlerinin aşağı yukarı tamamı "utanma" sigortası ile desteklenir. Bir insan, "utanma" duygusunun etkisinden sıyrıldığı ölçüde kendi bireysel özgürlüklerinin sınırını sürekli olarak çevresindekilerin ferdi hürriyetlerinin hudutları içerisine mütecaviz bir şekilde sokmaya başlar. "Utanma" duygusundan kastettiğim şey kesinlikle içine kapanma, pasifize olma değil bireysel ve sosyal sorumluluklar çevresinde hareket etme gayesi ve zorunlu hissetme duygusudur. Tabi ki ahlak, gelenek ve görenek, dinsel inançlar, görgü kuralları ve sair olgular zamana, mekana ve toplumlara göre farklılık arz eden, göreceli, öznel, soft kavram ve değerlerdir. Ancak çalmanın ve çarpmanın, ırza, mala ve cana tecavüzün, yalanın, talanın ve dolanın, ensestin, çocuk pornosunun mazur görüldüğü, hoş karşılandığı kültürleri de bulup göstermek sanıyorum imkansızdır. Birkaç müstesna ilkel kabile ya da muz cumhuriyeti toplumu belki numunelik olarak çıkabilir.

Şimdi düşünelim. Gerek siyaset dünyamızdan, gerek devlet kademelerimizden, gerek sivil toplum önderlerinden gerekse toplumumuzu oluşturan en temel ögeler olan bizlerden kaçımız "utanabiliyoruz"? Yoğun bir trafikte, bütün araçlar santim santim ilerleyip sıralarını beklerken emniyet şeridinden gazlayıp giden kişinin utanabilir olduğunu söyleyebilir miyiz? Hayır efendim kendisi ve kendisi gibi binlerce vatandaşımız maalesef utanmazdır.

Politik ve ekonomik çıkarları uğruna sevimli görünmek istedikleri kişi ve gruplara farklı davranıp özel hayatlarında bambaşka hayatlar yaşayan ikiyüzlülerin, bukalemunların utanabilir olduğunu düşünüyor musunuz? Hayır efendim utanmazlardır.

Çocuğuna sözümona temizlik kurallarını öğreten ama kendileri yola-sokağa çöp atan, sigara izmariti fırlatan, arabasının penceresinden, içmiş olduğu kutu kolanın boşunu fırlatan anne-babaların utanabileceğini düşünebiliyor musunuz? Hayır efendim utanmazlardır.

Müşterisini kandıran esnafın, devletini kandıran tüccarın, vatandaşını kandıran bürokratın, seçmenini kandıran seçilmişin, çocuğunu kandıran ana-babanın, sevdiğini kandıran adamın ya da kadının, kendisini kandıran bir çoğumuzun utanabilir olduğunu düşünebilir misiniz?

Lütfen, ne kadar utanabildiğimizin muhasebesini yapalım olur mu? Utanmadan vergi isteyen devlet de utanmadan hizmet bekleyen vatandaş da olmamak gerekli.

Evet, bu ülkede her şey olunabiliyor ama kimse rezil olduğunu düşünmüyor. Öyle bir gün gelir ki bir bakarsınız birisi de bizi alıverir kucağına, çaydan geçiriyorum diyerek, mazallah ne olduğumuzu anlamayıveririz. O nedenle sosyal örgümüze, insan olmanın gerektirdiği yüce hasletlerin ilmeklerini sıkı sıkıya atmalıyız. Çınar gibi ayakta ölmek istiyorsak. Yok, varsın yıkılalım diyorsanız, siz bilirsiniz.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..