Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

"Bu ülkede yaşamaya layık olmayanlar"

"Bu ülkede yaşamaya layık olmayanlar"
 

Aslında gülüp geçmek isterdim. Ama durum gülüp geçilemeyecek kadar ciddi ve vahim. Konu, Hrant Dink cinayeti sonrasında atılan sloganlar. Artık herkesin malumu olduğu üzere, Dink’in cenaze töreninde, üzerinde “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” yazılı dövizler taşındı. Cinayet duyulduğu anda da olayı protesto etmek için toplanan kişiler Taksim’den Osmanbey’e doğru yürüyüp bu sloganları atmışlardı. Şimdi tarafsız ve idrak sahibi bir insan, “ee ne var bunda? ” diye sormak isteyecektir. “Vahşi bir cinayet işlenmiş, bunu kınamak isteyen insanlar da tavırlarını ortaya koymuş” diye de ekleyecektir.

Anormallik şurada: Daha cenaze kalkmadan bazı kişi ve kesimler cinayetin kendisini unutup -ya da unutturmaya çalışıp- atılan slogana kafayı taktılar. Yok efendim “ne münasebet hepimiz Hrant ve Ermeniymişiz? ” falan yakınmalarıyla yola çıkıp sonrasında üstü kapalı ya da aleni biçimlerde bu sözleri edenlere karşı bir linç kampanyası yürütülmeye başladı. Tabii herkes kendi meşrebince yaptı bunu. Kimileri, Ermeni kilisesinin duvarına “hepiniz gebereceksiniz” yazısı yazdı, kimi köşe yazısı kaleme aldı, kimi demeç verdi, kimi de biraz daha usturuplu yöntemlerle blog yazdı. Tabiatıyla beni en çok şaşırtan da Milliyet Blog’da aynı zihin dünyasının izlerini taşıyan bloglara rastlamak oldu. Bunun epey örneği var maalesef; cinayet kadar da bu tavırların Milliyet gibi eski bir genel yayın yönetmenini aynı biçimde vahşi bir saldırıda kaybeden bir gazetenin internet sitesinde görmek üzdü beni ve benim gibileri.

Bu kategoride düşünenlere göre, Hrant Dink’in katledilmesine karşı çıkan milyonlarca, ve cenazeye katılan onbinlerce kişinin Türk vatandaşı olma ve Türkiye’de yaşama hakkı yok aslında. Bu yaklaşımlar pratikte Hrant Dink’in öldürülmesine yol açan nefret, kin ve düşmanlık ortamının arttırılarak sürdürülmesi ve yeni cinayetlere zemin hazırlama anlamına gelir. Söz konusu slogan bahane edilerek cenazeyi düzenleyen tertip komitesinde yer alan parti, sendika ve sivil toplum kuruluşları açıkça hedef gösterilmekte. Ayrıca cenazeye kendi insiyatifleriyle katılan bireylerin de bu ülkede yaşama hakkının olmadığı iddia edilmekte bazı kişi ve kesimlerce. Çoğu belki söylediği şeyin farkında bile değil, ama onların farkında olup olmaması söylenenlerin sonucunu değiştirmez.

Sayıları az da değil maalesef. Burada çoğunluğu oluşturmamalarına karşın Hrant Dink cinayeti sonrasında yazılan bir sürü blogda cinayetin kendisinden çok atılan sloganlar bahane edilip cenazeye katılanlara çeşitli suçlamalar yöneltildi. Blogdaki ve Türkiye genelindeki bu türden yaklaşımlar “Ne Hrant’ım ne Ermeni” retoriğinde başlayıp “Türküm, Türksün. . ” abartısında devam etti; Özlem Ertan’ı Ermeni Tehciri konusunda görüş açıklamaya zorlama biçimini aldı ve en sonunda iş Dink’in öldürülmesine üzülenleri tehdit etmeye kadar vardı. Maçlarda komşu kentleri birbirine düşürebilecek pankartlar açıldı, çirkin tezahüratlar yapıldı. Yani ülke olarak hepimiz birleşip bir cinayeti kınama ve yenilerinin işlenmemesinin yollarını arama yerine yine hemen ikiye bölündük. “Ermeni misin Türk müsün? ” Yeri gelmişken sormadan edemeyeceğim: Yav allahaşkınıza, bu Türklük denen nitelik bu kadar basit biçimde kayboluveren bir şey midir?

Elbette bir slogan, düşünce ya da davranış eleştirilebilir; daha mantıklı olduğu varsayılan bir alternatif sunulabilir. Buna kimsenin itirazı olamaz, olmaması gerekir. Ama “hepimiz Hrant’ız. ” sloganını bahane ederek bir kişiyi, kesimi, partiyi vs hedef göstermek, ülkede yaşamaya layık olmadığını söylemek açıkça soruşturmaya tabi suç kapsamına girer. (Bakınız: TCK Madde 125. (1) “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden… veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” ve Madde 216. – (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. )

Onlara tekrar sormak istiyorum: Bu ülkede yaşayanların bir bölümünü bir cinayeti kınadılar diye kendilerinden daha az vatansever olmakla suçlama hakkını size kim veriyor allahaşkına? Cinayete karşı çıkanların bu ülkede yaşama hakkı olmadığını söyleme yetkisini hangi yasadan alıyorsunuz?

Ayrıca, görüşleri ve etnik kökeni nedeniyle öldürülen bir vatandaşına sahip çıkıp bir günlüğüne “ona yapılan saldırı bana yapılmış demektir” anlamında “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” sloganı atanlar Ermeni oluyorsa bundan size ne? Elinde o dövizleri taşıyanların o andan itibaren DNA’larının ve kanlarının değiştiğine mi inanıyorsunuz gerçekten? Buna inanabilecek kadar saf mısınız? Yoksa aslında bu mugalatayı çevrenizdeki safları inandırmak için manipülasyon aracı olarak kullanan uyanıklar mısınız?

Her fırsatta gündeme bayrağı ve şehitleri getirmenin gerçek amacı nedir? Böylesi cinayetlere üzülen, kınayan ve karşı çıkanlar şehit cenazelerinde zil takıp oynamakta mıdır sizce? Mesela Dink’in cenazesine katılanlardan biri olan benim, her şehit haberinde yıkıldığımı, her bayrağa sarılı tabutu gördüğümde gözyaşlarıma hakim olamadığımı biliyor musunuz? Bu ülkede Asala’nın eylemlerini onaylayan bir tek insan gösterebilir misiniz? Bu yönde bir tek yazılı açıklama, yorum, makale var mıdır?

Rahmetli Abdi İpekçi de tıpkı Hrant Dink gibi demokrat bir gazeteci olduğu için katledildi. Milliyet’in şu anda yazarlarının büyük bir çoğunluğunu da İpekçi gibi insanlar oluşturmaktadır. Yani başta Hasan Cemal, Can Dündar ve Ece Temelkuran olmak üzere Dink’in cenazesine katılıp kendilerini maktulün yerine koyanlar arasında yer alıyorlar. Yönelttiğiniz Türk vatandaşlığına layık olamama suçlamaları bu yazarlar için de geçerli mi? Eğer geçerliyse böyle bir gazetenin internet sitesinde yazmak gerçekten içinize siniyor mu?

Bu sözlü linç girişimcilerine bir daha sormak istiyorum: Sonuçta Milliyet yazarları da dahil olmak üzere, biz, yani “bu ülkede yaşamaya layık olmayanlar”a ne yapmayı düşünüyorsunuz? Hadi işin hukuksal ve ahlaki boyutunu bir yana bırakıp pratik boyutuna bakalım. Bizim gibileri bertaraf etme işini kim yapacaksa artık, linç taraftarlarının önerilerini uygulamaya girişti diyelim: Hangi yolla ve nasıl yapılacaktır bu? Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Necip Hablemitoğlu, Uğur Mumcu, Hrant Dink ve diğerleri gibi tek tek pusuya düşürülüp öldürülecek miyiz? Yoksa toplama kampları kurulup toplu biçimde mi imha edileceğiz? Ya da gemilere bindirip açık denize bırakmak daha ekonomik bir çözüm yolu olabilir mi? Yurtdışına sürülsek hangi ülke kabul eder? Hemen Ermenistan diyeceksiniz belki, ama onların kabul edeceğini de sanmam. Çünkü söylediklerimiz onların da işine gelmez!

Dışardakiler benim sesimi ne kadar duyar bilmiyorum; ama bu ortamda bilerek ya da bilmeyerek bu tür linç girişimcileriyle ılımlı dozlarda bile olsa aynı zihin evreninde bulunanlara sesleniyorum: Lütfen yapmayın! Artık beyaz bir bere mi alırsınız yoksa beyzbol şapkanızı mı her neyse, bir serpuşu karşınıza alıp düşünün. Bir cinayete tepki gösterenlere karşı böylesi sığ yaklaşımlarla saldırarak hiçbir yere varamayız. Yok aslında varırız; varırız: 19 Ocak Cuma günü saat 15’e; Osmanbey’e; Sebat Apartmanı’nın önündeki kaldırıma. . . Eğer bunu istiyorsanız gerçekten. . .

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..