“Bütün bireyleri, her zaman, yeryüzünün her yerinde savunmak”

İsrail’in Mavi Marmara’da yaptığı katliamdır; bu katliamın “ama”sı “fakat”ı olamaz. Bir canlıyı kurtarmak için kurdun inine gireriz. Ancak henüz inin yakınlarına dahi gelinmeden uluslararası kara sularında İsrail’in saldırması bugüne değin birçok ulus devletin yediği halttan çok farklı değil. Bu hareketin uluslararası sularda gerçekleşmesi İsrail-Türkiye devletlerinin çatışmasının bir yansıması. Türkiye Devletinin bu nedenle sivil hareketin güvenliğine ilişkin daha önceden gerekli tedbirleri alması zorunlu idi. Ancak asıl olan Gazze kapısının açılması, açılmak zorunda kalınması…

Diğer yandan bir ulus devlet, uluslar arası bir hareketin insanlarını öldürdü ve sonrasında gösterilen tepkilerin niteliği ulus devlet tepkilerinin çok ötesinde ve anlamlı gerçekleşti. Artık insanın insan tarafından öldürülmesinin doğallığını reddeden ulusal olanın ötesi; bir dünya, bir başka “çokluk” gözlenebiliyor.

Kötü olan insanlığın yüzkarası ulus devletlerin kendisi.. Herhangi birisi bir diğerinden farklı değil. Devletlerin içerde dışarıda silahlarını insana doğrultması hiçbir sebeple kabul edilemez. Yaşanan olaylar üzerine Biden’in söylemlerini kıvırarak savunmak terör devletlerinin figüranlığını yapmaktır, savaşa hizmet eder.

Melih Altınok'un önceki günkü yazısının başlığı "Zalimin ulus-devleti varsa mazlumun enternasyonalizmi var" şeklinde idi, dileklerine katılmamak elde değil…

“İlerleyen günlerde bu küresel eylemlilikler daha da artacak. Kimbilir belki Seattle’da olduğu gibi, milyonlarca Müslüman, Hıristiyan, Musevi, anarşist, sosyalist, çevreci, feminist... aktivist yan yana gelip küresel bir intifadanın fitilini ateşleyebilir.

İnanın bu işin başka bir çözümü de yok. Dünyanın dört bir yanındaki ‘çokluk’ gökkuşağının yedi rengi gibi yan yana gelip, siyah ve beyaz dışındaki renkleri yok sayan ulus-devletlerin esir halklarına el uzatmalı. Ama mutlaka Antisemitizmin tuzağına düşmeden. İsrail ordusunda Filistin yerleşimlerini bombalamayı reddeden vicdani retçi askerlere, savaş karşıtı Musevilere selam çakarak. Misilleme çığlıklarına şiddetle karşı çıkarak.”

Öncelikle olanı anlama çabasına ihtiyacımız var: “ Sivil toplum'un "yurttaşı" artık "bütün bireyleri, her zaman, yeryüzünün her yerinde savunmak" isteyen yeni bir politik özne artık.

Yeni bir cemaat var yeryüzünde darmadağınık, istediği zaman toplanan ve ihtiyacı olan için toplanacak, her dinden her dilden her tercihten bir dünya cemaati, güçsüzlerin cemaati.