Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '12

 
Kategori
Güncel
 

"Büyük Orta Doğu Halklarının kucaklaşması ve ABD'yi def etme projesi."

"Büyük Orta Doğu Halklarının kucaklaşması ve ABD'yi def etme projesi."
 

Eli sopalı her türlü tertip ve işbirlikçilik eninde sonunda yenilmeye mahkumdur.


Bir önceki yazımızda, bölgedeki sorunların bir ABD senaryosu olduğunu anlatmaya çalışmıştık. Bu senaryonun  ayrıntılarına girersek.

1999 yılında ABD’nin etkili Dış Politika uzmanları olan Graham Fuller ve Pol Wolfowitz’in “Biz önümüzdeki dönemde Erbakan’ın yerine Gül-Erdoğan ikilisini hazırlıyoruz” açıklaması o zamanki Aydınlık Dergisinde manşet olmuştu ve taraflardan da bir yalanlama gelmemişti.

Yine 2003 yılında Coondolize Rise “Biz Orta Doğu’da Fas’tan Moritanya’ya 24 ülkenin haritasını değiştireceğiz, bu projenin adı BOP Planıdır. (Büyük Ortadoğu Projesi)” diye ABD’nin bölgedeki asıl amacını gözler önüne seren bir açıklama yapmıştı, ABD Dışişleri Bakanı olarak.

25 Şubat 2003’te AKP Hükümeti tarafından TBMM’ye sunulan ve tam adı: "TSK’nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için hükümete yetki verilmesine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi” olan tezkerenin amacı ABD askerlerinin Lojistik Güçlerini Silopi üzerinden Irak’a sokmalarıydı. O zamanki TBMM’deki yurtsever güçler, TSK’nın da muhalif desteğini yanına alarak bu tezkereye izin vermedi.

Daha sonra 4 Temmuz 2003 tarihinde  Süleymaniye’de Ordumuzun Başına Çuval geçirilmesi olayı ve peşinden 2003 yılı baz alınarak başlatılan “Ergenekon” soruşturmalarını biliyoruz.  

Abdullah Gül’ün  2 Nisan 2003 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı Powell ile “2 sayfa 9 maddelik bir anlaşma yaptığını” açıkladığını ve RTE’nin (tespit edilen 34 yerde)  “Biz ABD’nin BOP Projesinin Eşbaşkanıyız, bu konuda bize verilmiş görevler var, o görevi yapıyoruz", daha ileri giderek, “hani var ya ABD’nin BOP ve Genişletilmiş Kuzey Afrika projesi, bu projede Diyarbakır bir merkez, bir yıldız olabilir” dediğini biliyoruz.  

Devam ediyoruz.

2008 yılı 1 Şubat’ında Türk Ordusu Karadan Kuzey Irak’a girmişti ve dönemin Genel Kurmay Başkanı “Kandil'i yerle bir etmeden ve PKK’nın kökünü kazımadan buradan ayrılmayacağız, bu konuda süre yok. İş bitinceye kadar buradayız” demişti hatırlayın. Daha sonra ne olmuştu?.  Harekatın 8. gününde ABD Dışişleri Bakanı Kuzey Irak’a gelmiş ve “Bölgede yabancı askeri güç istemiyoruz” açıklamasını yapmıştı. Takiben Türk Ordusu pılısını, pırtısını toplayıp Kuzey Irak’tan çekilmişti. Devamlılığı olacak denilen harekat başlamadan bitmişti.

Tabi ABD tarafından, büyük Kürdistan hayalinin gerçekleşmesine kadar 1 numaralı piyon olarak kullanılacak olan Barzani rahatlamıştı. Artık TSK’nın Kuzey Irak’a girme “tehlikesi de” olmadığına göre bölgede istediği gibi at oynatabilir, PKK istediği gibi girip vurup tekrar çıkabilirdi. Öylede oldu,15 gün öncesine kadar.

Artık anlaşılıyor ki PKK’nın ülke sınırları içinde de bir dokunulmazlığı var. Artık ülke içinde cephe açıp kalıcı savaşları göze alabiliyor. TSK’nın  “Biz daha kapsamlı harekat yaparız ama sivil halk zarar görür endişesini taşıyoruz” açıklaması; Şeytanın avukatlığını yaparsak, kafalara acaba ABD içerde de kapsamlı bir harekat yapılmasına izin vermiyor mu gibi bir düşünce getirebilir.

Suriye’nin durumu, daha önce Libya, Mısır, Tunus ve Sudan’da yaşananlar. AKP yetkililerinin Suriye’yi son saldırıdan sonra asıl suçlu ilan etmeleri ve yine ABD’yi kamufle etme telaşları içindeki bu boz bulanık havada “Akil” bir adam ortaya çıkıyor ve asıl olayı açıklıyor.

Kim bu adam?.

Oslo Barış Enstitüsü kurucusu Prof. Dr. Johan Galtung..

Aydınlık’ta Mehmet Ali Güller’in yazdıklarına bir bakalım.

“Prof. Dr. Johan Galtung’un tam da bu aşamada ortaya çıkıp “arabulucu olmaya hazırım” demesi ve Pentagon’un çekmecesindeki “3 aşamalı Kürdistan planını” sergilemesi anlamlıdır.

Galtung’a göre o aşamalar şöyledir:

“Birinci aşamada Kürtlerin yaşadığı dört ülkede, Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de, insan hakları konusunda iyileştirme sağlanmalı.

İkinci aşamada her dört ülkede Kürtler, otonomilere kavuşturulmalı,

Üçüncü aşamada ise dört otonomi bir araya getirilerek Kürdistan konfederasyonu oluşturulmalı. Türkiye ise Kürdistan Konfederalizmi oluşumunu kabul etmeli.”

İşte bu kadar basit..

Günlerdir Tv’lerde dinlediğimiz “aydınlarımızdan” duyuyormuyuz Galtung’un bu açıklamalarını.. Adam gayet samimi bir şekilde açıklıyor bölgedeki hengamenin nedenlerini.

Çare.. 

Her türlü tertip ve ABD Emperyalizminin hain planları  ile her türlü satılmışlık maskelerinin gizlemeye çalıştığı “Kürdistan hayallerinin” yok olmasının yolu, Türkiye, Suriye, İran ve Irak yönetimleri ile halklarının birbirine sıkı sıkıya sarılmasından geçmektedir.

Şemdinli’deki son saldırı; Doğu Perinçek’inde  bu günkü yazısında çok güzel özetlediği gibi, Bizi çok önemli ve büyük çözüme götürüyor. Bu çözüm AKP’nin gitmesi ile oluşacak olan  “Büyük Orta Doğu Halklarının kucaklaşması ve ABD’yi def etme projesiolacaktır.

Saygılar..

06.08.2012

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..