Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '20

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

"Çağ şiir tutmuyor"

 “Çağ şiir tutmuyor”         

Gazanfer ERYÜKSEL

 I

“Çağ şiirsizdir” der Ahmet İnam, “Çağ şiir tutmuyor.”

Hiç kimseye dönüşen/dönüştürülen insanın, kendini ve evreni okuyamaz oluşunun bir sonucudur çağın şiir tutmaması.  Evren ve onun bir parçası olan insan artık denizde olup da denizi bilemeyen balığa benzetmiştir kendini. Bakıp da görememenin, okuyup söyleyememenin trajedisi…

 II

Görmek… Gözün 24 kareyi okurken beyin 25. kareyi görüp algılayandır. O 25. kareyi işte görüp/işitip söylemek de şiirle şairin vebalidir. Şiirin mekândan ve zamandan azade olması, onun evrensel tınısıdır.

 III

Evrenin bütün unsur ve parçaları arasında şiddetli bir yardımlaşma (teavün) vardır. Havanın toprağa yağmur, toprağın havaya buhar vermesi bir çeşit yardımlaşmadır. Aynı yardımlaşma denizle gök arasında da yaşanır. Güneşin toprakta ve denizdeki suyu buharlaştırması da bu yardımlaşmanın olmazsa olmazıdır.

Dayanışma (tesanüt) ise yardımlaşma kavramından daha geniş bir boyuttur. Evrenin en küçük parçasından galaksilere kadar her şey arasında bir yardımlaşma ve dayanışma vardır. Evrenin bir ucundaki bir küreyle diğer ucundaki kürer arasındaki ilişki… Bu durum, havanın, toprak ve denizle olan ilişkisi dar bir halkayken, evrenin iki zıt ucu arasındaki daha geniş bir halkadır.

Yardımlaşma ve dayanışmadan bir adım daha ileri gidersek kucaklaşma (teanuk)  boyutuna ulaşırız. Evrenin bütün unsurları birbirine kenetlenmiş ve kucaklaşmış gibidirler. Bir diğer deyişle evreni adeta parçalanması ve bölünmesi imkânsız bir bütün hâline getiren ilişki…

Haberleşmek, cevaplaşmak, dertleşmek  (tecavüp) ise parçalar arasındaki bütünlük ilişkisinin en son ve ileri boyutudur. Evren ve parçalarının, adeta bir ana evlat gibi birbirleriyle konuşup dertleşmesi… Güneşle toprak ve deniz konuşacak, cevaplaşacak ve adeta dertleşecek bir ilişki içindedirler. Bir parça kime aitse bütün de ona aittir. 

 IV

“İdrak yeteneği” kavramı üzerine küçük bir araştırma yaptığımızda şu bilgilere ulaşırız. 1. Anlama yeteneği, 2. Anlayış, akıl erdirme, 3. Algı, kavrayış, 4. Dış dünyanın uyarısıyla meydana gelen fiziksel duygunun zihinsel yorumu.

Üzülerek söylemeliyim ki insanlar yardımlaşmanın, dayanışmanın, iletişimin ve kucaklaşmanın evrensel önem ve değerinin idraki içinde olmadıkları / olamadıkları için çağın şiir tutamadığı noktaya gelinmiştir. Hiç olmazsa taşlar arasındaki yardımlaşmadan ders alabilsek. 

 V

Şair, kendi beninden hareketle dünyayı ve evreni anlamaya anlatmaya çalışandır. Teşbih bu ya, pergelin sabit ayağı şairin kendi beni, gönlü ise pergelin hareketli ayağıdır. Theogonis 2500 yıl önce bu durumu “Şairin görevlerinden biri aşk dolu gönülle keşfe çıkmaktır” sözleriyle baki kalan gökkubbeye bırakmıştır.

 Şair, kendi beninden hareketle dünyayı ve evreni anlamaya anlatmaya çalışandır. Teşbih bu ya, pergelin sabit ayağı şairin kendi beni, gönlü ise pergelin hareketli ayağıdır. Theogonis 2500 yıl önce bu durumu, “Şairin görevlerinden biri aşk dolu gönülle keşfe çıkmaktır” sözleriyle baki kalan gökkubbeye bırakmıştır.

 VI

Değişende değişmeyene çalışıyorduk

Biteviye kendini yenileyen

Yazıda

 

Heceleyendi kendini şeyler

Okudukça dillerini

Evrenin

 

Ne mekân kaygısı, zaman ne de

Şavkı sızıyor ışığından gecenin

Denizin cenin düşlerine…

 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..