Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '08

 
Kategori
Magazin
 

"Çarpıtılmış" Sinekli Bakkal'ın sonu

"Çarpıtılmış" Sinekli Bakkal'ın sonu
 

Edebiyat tarihimizin belki de en güzel, insanı en çok etkisi altına alan, moral ve huzur veren, okunması bir o kadar kolay kitaplarından bir tanesi Sinekli Bakkal'dır. Halide Edip'in de okuduğum en güzel romanıdır.

Dizinin yapıldığını duyunca çok meraklandım. Sinekli Bakkal'ın görsel bir şölene dönüşebileceği fikri uyandı bir an zihnimde. Sahneleri teker teker kendim yarattım; canlandırdım. Sonra... Dizinin ilk bölümünü izledim. Büyük bir hayal kırıklığı.

Romandaki Rabia ile dizideki Rabia arasında anlaşılması imkansız büyük bir uçurum var. Kitabın içindeki kız çok daha iradeli, herkesi çekip çeviren, dedesine tavır koyan, hatta babası geldiği gün evi terk edip Sinekli Bakkal'a taşınan, sonra da babasını hizaye getiren bir tipti. Oysa dizide neredeyse her dakika ağlayan, dedesi tarafından yerlerde sürüklenen pısırık bir kız görüntüsüne sokulmuş.

Artık dizilerimizde adet oldu; büyük burjuvaziyi görüyoruz. Devasa ve görgüsüzce döşenmiş yalılarda oturan insanlar olarak tanıyoruz biz burjuvaziyi. Sinekli Bakkal'ın orjinalinde de saraya yakın bir devlet adamının evine gidip orada Kur'an okuyan bir hafızdı Rabia. Pellegrini ile de elbette orada tanışıyordu. Büyük Burjuvajinin evindeki Pellegrini imgesini anlamak kolay değil. Artık dünyamızda böyle bir yatılı müzik öğretmeni geleneği kalmadı. O kadar iğreti duruyor ki...

Yine Rabia'ya mahallesinden musallat olan o lümpen tip. Dizide öylesine karikatürize edilmiş ki... Anlaşılır gibi değil. Ne bir estetik var ne de bir mantık.

Kısa keselim.

Öğreniyoruz ki ATV diziyi yayından kaldırmış. Yukarıda yazdığım gerekçeler doğrultusunda ise iyi yapmış diyebilirim. Çünkü edebiyat tarihimizin en önemli eserlerinden bir tanesi tamamen çarpıtılıyordu dizide. Zaten kitap okumakla alakası olmayan ve tarihi artık televizyondan ve sinemalardan izledikleri anlatımlarla öğrenmeyi tercih eden kitlenin zihninde bir daha silinmeyecek bir görsellik kalıcı olacaktı.

Ancak yine dışarıya sızan bilgilerdem öğreniyoruz ki asıl neden bu değilmiş. Zaten beni büyük şaşkınlığa da uğratırdı bu müdahale.

Rabia'nın dedesinin kötü bir profil olmasından, giyinişi ile Amerika'da ikamet eden bir kişiye olan benzerliğinden, takkesinden vs. rahatsızlık duyulduğu için dizi yayından kaldırılmış.

Oysa...

Kitabın orjinaline bağlı kalınsaydı; hatta tarihsellik işlenseydi oradaki Rabia modeli, aynen Çalıkuşu'ndaki Feride gibi çarşafıyla; hafızlığıyla ve herşeye rağmen modern duruşu ile, Pellegrini'yi koca seçişiyle o estetik kurulmuş olsaydı; o zaman "İmam Efendi" imgesi o kadar dizide sırıtmazdı.

Neresinde tutarsanız elinde kalan bir durum. Saflığın bozulduğu her durumda batağa saplanıp kalıyorsunuz işte. Çelişkiler o kadar derinleşti ki, Rabia'da bütünleşmiş olan o kusursuz ruhsallığı hissedebiliyoruz ne de İmam Efendi'nin kişiliğinde şekillenmiş olan sofuluğu ayırt edebiliyoruz.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..