Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

"Çenileme" sesleri...

"Çenileme" sesleri...
 

Dün gece…

Oldukça geç saatte, bilgisayarımın başından kalkıp yattım. Uykum da iyiden iyiye gelmişti. Tam gözüm uykuya varacaktı ki, dışarıdan bazı sesler duydum gecenin karanlığında. Gerçi çoktan beri bazı <ı>“Sesler” duyuyordum ama ne olduğunu kestiremiyordum. Uzaktan uzaktandı sesler.

Kalktım, pencereden dışarı doğru göz attım…

Allah Allah…

Hayret edilesi bir şey… Bir gurup <ı>“Çakal” bizim evin etrafında, gecenin o saatinde <ı>“Çeniliyor”lar…

Hani ben <ı>“Kurt Uluması” seslerine alışığım da bu <ı>“Çakal çenilemesini” bu güne kadar bu kadar yakından hiç duymamıştım. Gerçi geçmişte çok karşılaşmıştık ama sadece dişlerini gösterebilmişler, sonra da kuyruklarını bacaklarının arasına alarak canlarını zor kurtarmışlardı… Demek ki şimdi bu <ı>“Çakallar” aç kalmışlar, şehrin ortasına inmişler.

Meraklandım, sordum kendilerine, <ı>“siz kimsiniz” diye. Anlattılar…

<ı>“Kırsal bölgelerde yaşayan gececi bir hayvan olduğumuzdan, gündüzleri genellikle çalılıkların ya da ağaçların arasında gizlenir, alacakaranlıkta avlanmaya çıkarız. Bazen yalnız, bazen çiftler ve sürüler halinde yaşar, bulduğumuz küçük hayvanlar, bitkiler ya da leşlerle besleniriz. Sürüler halinde dolaştığımızdan, koyun gibi büyük hayvanları da avladığımız olur. Yalnızken, bazen aslan gibi yırtıcıların ardından giderek, bu hayvanların avından arta kalanları yeriz.”

Merakım gittikçe artı doğrusu, kendilerine Dedim ki <ı>“O kadarını biliyoruz, sizi eskiden de tanırım, şimdi bu ‘çenilemenin’ aslı ne, burada ne arıyorsunuz? Eğer benim arkamdan gelecekseniz, yanlış yerdesiniz. Çünkü benim ‘Avlanma’ gibi bir derdim yok ki, benden arta kalanlarla karnınızı doyurasınız” dedim.

Şöyle şaşkın, birbirlerine doğru baktılar…

Sonra <ı>“Yok… Biz sana geldik” dediler…

Bu kez şaşırma sırası bendeydi… Sordum <ı>“Ne diye bana geldiniz?...”

Öyle ya benim <ı>“Çakallarla” işim olmaz ki!...

<ı>“Yok” dediler <ı>“Peşinden geleceğiz de, artıkların için değil, seni ‘AV’ olarak seçtik…”

İşte o anda karnımı kasığımı tutarak katıla katıla gülme sırası bana geldi…

Onlara <ı>“A be gafil çakallar… Daha ölmedim ki, neyimi parçalayacaksınız?” dedim. <ı>“Beni, sizin ağababalarınız bile AV yapamadı ki siz yapacaksınız…”

<ı>“Bakın” dedim onlara… <ı>“Allah’ım tek, peygamberim Hz. Muhammed, kitabım Kuran… Ve çocuk yaştan bu yana da hep Tren seyahati yaparım. Yani ne sizin dişleriniz beni korkutur, ne de demir…”

İşte böyle…

Gecenin bir vaktinde, pencere altına gelen <ı>“Çakal sürüsü” ile kısa muhabbetimizin(!) hikâyesi…

Anlaşılan bu <ı>“Çakal sürüsü” ağababalarından hiç ders almamışlar. Nereye saldıracaklarını kimi <ı>“Av” olarak belirleyeceklerinin farkında değiller.

Onlara; <ı>“Hadi, şu kuyruklarınızı bacaklarınızın arasına sıkıştırın da yavaş yavaş toz olun bakalım… Yanlış yerde tezgâh açmışsınız, sonra kendiniz AV olursunuz” dedim, pencereyi de kapatıp bir güzel uyku çekmek üzere tekrar başımı yastığıma koydum, mışıl mışıl uyumak üzere…

Ve suphanallah…

Gecenin bir yarısında yahu… Şu uğraştığımız işlere bakın…

Sabah kalktığımda da keyfim bir yerindeydi ki, uzun zamandan beri bu kadar güzel bir uyku çekmemiştim doğrusu.

<ı>28 ŞUBAT 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..