Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '16

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

“De- Facto Cumhuriyet” tanınmayan Ülke, Transdinyester

“De- Facto Cumhuriyet”  tanınmayan Ülke, Transdinyester
 

Tanınmayan Ülke, Transdinyester (Transnistria)


Bugünkü rotam, pırıl pırıl bir günün sabahında, daha önce adını bile duymadığım ve bir gün topraklarına ayak basacağım aklımın ucundan bile geçmeyen, Transdinyester (Transnistria).

“Transnistria, Moldova’nın en doğusunda, Dinyester ırmağı ile Ukrayna arasında, uzuuunnn ince bir toprak bütünlüğüne sahip; bağımsızlığı, yalnız BM üyesi olmayan Abhazya, Dağlık Karabağ, Güney Osetya tarafından tanınan ve 1992 yılında Moldova içinde tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş De- Facto bir Cumhuriyettir.”

Kendi siyasi yapısı, meclisi, ordusu, polisi, gümrüğü, plakası, parası olup; bölge yöneticileri tarafından kendi anayasası, bayrağı ve ulusal marşı kabul edilmiş olan Transdinyester’de ilk durağımız, Ortaçağ'da Moldova savunma sisteminde önemli yer tutmuş Tighina Kalesi oluyor.

Mimar Sinan’ın ilk projesi olan kale, 1538 de Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilmiş, kuvvetli bir biçimde yeniden inşa ettirildikten sonra, adı Bender “kapı” olarak değiştirilmiştir.

Tipik bir batı Avrupa sur kalesi olan Bender, diğer adıyla Tighina Kalesini, 1656 yılında ziyaret etmiş olan Evliya Çelebi kaleyi şöyle betimler;

“Turla nehri kenarında bir tarafı alçak, cenup ve kıblesi yüksek, küfeki kayalar üzerinde kare şeklinde büyük ve yüksek bir kaledir ki her taşı fil gövdesi kadar vardır. Sığır ve at karnı kadar sert taşlardır..

Kale surları 20 ayak eninde kalın bir duvardır. Kara tarafında derin bir hendeği olmasına karşılık nehir tarafında hendek yoktur. Fakat bu tarafı, iki kat duvarla çevrilmiştir. Kalenin iki kapısından biri kıbleye bakan varoşa açılır. İki katlı olan bu kapının demir kanatları vardır. Ayrıca hendek üzerindeki köprüsü de zincirli bir dolapla her gece yukarı alınır. Burada yukarıdan sürgü halinde inen bir de demir kafes bulunur. İkinci kapı ise ırmak kıyısına kadar uzanan dış hisara açılır. Burada da nehir kıyısında bir su kapısı olup kale içindeki evlerde yaşayanlar su ihtiyaçlarını buradan sağlarlar. Gerek yukarıdaki esas kalede gerekse aşağı hisarda Sultan Süleyman’ın iki camii vardır. Ağa kapısı önünde iki şehit kabri bulunmaktadır. Kale dışında ise yüksekçe bir yerde bir namazgâh vardır. Çok derin ve temiz olan hendeğin kenarında içine çalı çırpı atılmaması için kalın direklerle bir çit uzanır…”

Diyeee gider…

Transdinyester Savaşı'nın sonunda kurulmuş ve tampon bölgede yer alan Bender şehrini de ardımızda bıraktıktan sonra, aracımızla Moldova’nın en büyük ikinci şehri ve Transdinyester Cumhuriyetinin başkenti Tiraspol’a doğru yol alıyoruz…

Ortaçağ'da, Moldovalılar ile Tatarlar arasında tampon bölge görevi almış olan şehir, 14 Ekim 1792 de Rus- Osmanlı Savaşı sırasında oluşmuştur.

Tiraspol, mobilya ve elektrik üretiminin bölgesel merkezidir. Kendi elektriğini üreten ülke, petrol ve doğal gazı da Rusya’dan ithal etmektedir. Bu sayede tarım üretiminde maliyetler düşük tutulabilmekte, dolayısıyla da gıda ucuz ve katkı maddesi olmadığından, sağlıklıdır.

Yemek demişken,

Ukrayna mutfağından lezzetlerin sunulduğu leziz öğle yemeğinin ardından, yaklaşık 150 bin kişinin yaşadığı, fakat sokaklarında pekte hareketliliğin olmadığı, geniş Tiraspol caddelerinde, sokaklarında keşfe devam eden ben, yerel rehberimizin anlattıklarını kaçırmamaya çalışıyorum.

1950 yılında inşa edilmiş tiyatro binasının önünden geçerken rehberimiz heyecanla, “işte tamda 1990 yılında, toplanmış büyük bir kalabalığın önünde, bağımsızlığın ilan edildiği noktadayız” diyor. Ve her yıl 2 Eylülde yapılan bağımsızlık kutlamaları…

“Tiyatro binasının az ilerisindeki Tiraspol Devlet Üniversitesinde ise birçok fakülte olmasına rağmen, diploması diğer ülkelerde kabul görmüyor. Dolayısıyla da öğrencilerin Rusya ya da Moldova’dan da diploma almaları gerekiyor. Üniversite okuma oranı her ne kadar yüksek görünse de, gençler mezun olduklarında iş bulamadıklarından, gurbete çıkıp, inşaat işçiliği ya da bakıcılık yapmaya mahkum kalıyorlar…

Yaklaşık 500 bin nüfusu olan ülkede, yurtdışına çıkış yapmak isteyen halk, kendi pasaportları dışında, birde Rusya, Ukrayna ya da Moldova pasaportu taşımak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla da halkın çoğunluğu Rusya’ya bağlanmak ve uluslar arası olarak ülkelerinin tanınmasını istiyor. Ancak ülkenin Rusya ile karasal sınırı yok. Ayrıca ülkede Avrupa ve Moldova yanlısı insanlarda mevcut..

Tüm araziler devlete ait ve tüm binaları devlet yaptırıyor. Her ne kadar eski binaların sayısı az olmasa da, Rusya’dan alınan finansal destekle büyük, gösterişli residenceların yapımına hızla devam ediliyor.”

 Transdinyester,

“Moldova ile birleşelim ama Gagavuzya gibi otonom olalım, paramız Moldova parası olsun ama çocuklarımız okullarda Rusça eğitim görsün, böylelikle üniversitelerimiz de Avrupa’da kabul edilen diplomalar verebilsinler” diyenlerin yanı sıra; “biz Rus’uz ama bize Rusya’dan fayda yok, direk Moldova ile birleşelim” diyenlerinde olduğu, ülkeye hakim olmaya çalışan ve bu uğurda iktidar mücadelesi veren, futbol takımı, benzin istasyonları, süpermarketler zinciri olan, dolayısıyla da ülkenin en zengini Gagavuz asıllı “Sheriff” in olduğu, oyun kartını andıran paralarıyla insanı şaşırtan bir o kadar da tebessüm ettirten, gerisini fotoğraflarımda bulabileceğiniz bir Cumhuriyet…

 

 

Süheyla Zarzık

13. 11. 2016

 

https://plus.google.com/113099090222250466981/posts

 

suheylazarzik.wix.com/motivationandpeak

 

 

 
Toplam blog
: 12
: 169
Kayıt tarihi
: 06.07.16
 
 

Süheyla ZARZIK'ın yaşam misyonu çevresinde “gülen yüzler” yaratmak ancak, bu gülen yüzleri de, ka..