"Değerli yanlızlık" Olimpiyat'tan etti..

Uluslar arası Olimpiyat Komitesi açıkladı: 2020 Olimpiyat Oyunları Tokyo’da yapılacak.

Türkiye ilk defa bu kadar iddialı hazırlandığı ve büyük “yatırımlar” yapacağını açıkladığı Olimpiyat Oyunları Müteahhitliği sınavında büyük bir hayal kırıklığı içinde dönüyor Arjantin’den. Oysa Başbakan ne demişti oylamadan önce: “Olimpiyatların İstanbul’a verilmesi bölgeye barış sinyali ve ruhunu verecektir.” Başbakan’ın bu demecine daha sonra döneceğiz.

Biz şimdi kendi ruhumuzdaki çöküntüyü ve Olimpiyatların bu kadar yaklaşmışken Tokyo’ya kaptırılmış olması üzerindeki görüşlerimizi belirtelim.

Olimpiyatlar için Türkiye’nin (bu konuda yapacağı yatırımlar dahil) 19.2 milyar dolarlık bir bütçe ayırdığını, bunun resmi rakam olduğunu ve aslında bu harcamaların 30 milyar dolara kadar çıkacağı açıklandı. Oysa oylamayı kazanan Tokyo bu iş için 4.9 milyar dolar, diğer aday Madrid ise 2 milyar dolar ayırdığını açıkladı. Daha önce olimpiyat düzenleyen Atina’nın 13 milyar dolar harcayıp, 3 milyar dolar kazandığını ve bu yüzden ekonomik krize girdiğini düşünürsek, aslında (züğürt tesellisi de olsa) derinden bir geçmiş olsun Türkiye dememizde gerekebilir.

Zaten dışarıdan yüksek faizlerle Türkiye’ye giren ve çar çur edilen dış borcun, 30 milyar dolarınında yandaş müteahhitlere dağıtılarak yapılacak o tesisler yüzünden kazanacaklarını düşündükleri Olimpiyat’ın içerde ve dışarıda tükenen kredibilitelerini biraz yukarı çekmek için bir koz olarak işe yarayacağını düşünüyorlardı.

Spor’muş, İstanbul’un dünya kenti olmasıymış, tüm dünya Türkiye’yi çok iyi tanıyacakmış vs.vs. hepsi hikaye.

Spor’u düşünen son günlerde Türk Sporuna bulaşan Doping furyası ile mücadele eder. Kırk Pınar Pehlivanlarının bile dopingli çıktığı bir ülkede, Gezi Eylemcilerine ağza alınmayacak küfürler eden “sporcu’ya bayrak taşıtan zihniyetmi düşünecek sporu. Yoksa (futbolda mesela) dünyada gittikçe irtifa kaybeden Türk Sporumu bunlara Spor’u düşündürecek.

İstanbul’un Dünya kenti olmasıymış, geçin efendim geçin. İstanbul’un akciğerlerini rant uğruna yok eden bir zihniyetmi isteyecekmiş İstanbul’un dünya kenti olmasını.

Türkiye’yi yeteri kadar tanıyor dünya.

Geziden tanıyor, Tomalardan tanıyor, Savaş çığırtkanlığından tanıyor, Mezhepsel ve etnik  savaşları kışkırtmasından tanıyor, gemiciklerden tanıyor, mücahitlikten müteahhitliğe geçen ve servetlerine servet katanlarından tanıyor. Artık komedi filmlerine dönen ve çocuklarımızı kobay gibi kullanan Eğitim sisteminden tanıyor. İkide bir değişen ve artık tam anlamıyla yaz-boz tahtasına dönen ve yandaş hastane holdinglerinin rant kapısı haline dönüştürülmesine çalışılan Sağlık Sisteminden tanıyor. Sendikaların, demokratik kitle ve sivil toplum örgütlerinin yok edilmesinden tanıyor. Polis kurşunları ile öldürülen,  gaz bombaları ile gözleri kör edilenlerinden tanıyor. İçerdeki gazetecilerinden, milletvekillerinden, Silivri Zindanlarından tanıyor.

Böyle tanıdıkları bir ülkeye mi vereceklerdi Olimpiyatları?. Bu ülkeye gitmesini mi isteyeceklerdi ülkelerindeki Spor severlerin?. Daha dün ABD’li yetkililer açıklamadılar mı, ABD vatandaşlarının Türkiye’ye gitmemelerini?. Aslında ABD’lilerin o açıklaması bile Olimpiyatları alamayacağımızın işaretiydi.

Ama anlayana.

Dünyada dostumuzun kalmadığını ve bu durumdan “değerli yalnızlık” teraneleri ile teselli bulmaya çalışan hükümet ve yandaşları bilmiyorlarmıydı acaba bu işin olmayacağını.

Çok iddialı söylüyorum, eğer ülkemizde AKP değilde bir başka hükümet olsaydı biz bu olimpiyatları alırdık. Yazık oldu.. Olimpiyatları alamamamızın tek suçlusu AKP iktidarıdır.

Bunu bildikleri için yarından tezi yok başlayacaklar; Gezi Eylemcileri Türkiye’nin itibarını düşürdü, biz müslümanız diye bize vermediler, çeşitli numaralar döndü, “Japonlar rüşvet verdi” dahi diyebilirler.  Zaten oylamadan önce Egemen Bağış söylemişti; “Olimpiyatları alamazsak bunun suçlusu Gezi Eylemcileridir.” Oylama sonucu açıklanır açıklanmaz yandaş kanallardan birinde “değerli yorumcumuz” hemen teşhisi koydu: “Biz müslümanız diye vermediler.”

Ben en çok dokuz yerde dev ekranların başına birikip Olimpiyatlar bize verilecekmiş gibi bayram havası yaşayanların durumuna üzüldüm. Aklıma 2004’teki AB’ye giriyoruz diye Kızılay’da İ.Melih Gökçek destekli (gündüz vakti) havai fişekli şov geldi. Allah’tan bu gün sonuç alındıda o meydanlarda birikenler hayal kırıklıklarını çabuk atlatacaklar ve sorunun AKP’nin dünya ile ters düşen politikalarından kaynaklandığını anlayacaklar, sorgulayacaklar. En azından ben öyle umuyorum. 2004’te Kızılay Meydanına toplananlar ise hala AKP’nin “demokratik açılımlarını” bekliyor ve AB’ye ne zaman “serbestçe gidip çalışabileceklerini, gezebileceklerini”  düşünüyorlardır.

Olimpiyatların Türkiye’ye verilmemesi AKP’nin Orta Doğu politikası (zlığı) na en büyük cevaptır, tokattır. Olan her zaman olduğu gibi yine Türk Halkı’nın hayallerine ve alın terleri ile ödedikleri vergilerine olmuştur. Her halde Arjantin’e giden 600 kişi kendi paraları ile gitmediler. Özal döneminden beri hep “bir koyup üç alacağız” diye yola çıkıyoruz, üç koyup üstüne bir üç daha kaybediyoruz.

Yazımızın başında söylediğimiz Başbakan’ın sözlerine dönersek; Bölgeye barış sinyali ve ruhunun gelmesi ancak ve ancak AKP hükümetinin gitmesi ile olur. Yoksa bölgenin barışını sekteye uğratan AKP politikaları muhataplarının Türk Halkı ile bir sorunu yok. Savaş isteyenler, bölgeden barış sinyali ve ruhunu kovuyorlar,.  

Saygılar..

08.09.2013