'Deprem İzmir için sürpriz değil'

İzmir’de deprem denildiğinde ilk akla gelen isimlerden olan Prof. Dr. Atilla Uluğ küçük depremler büyük depremleri engeller diyenlere sert çıktı, tribünlere oynamakla suçladı. Prof. Dr. Uluğ tarihi geçmişte İzmir ve çevresinin 7 ve üzerindeki depremleri yaşadığını hatırlatarak ‘depremle yaşamayı öğrenmeliyiz’ dedi.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı, Jeofizik ve Sismoloji Uzmanı Prof. Dr. Atilla Uluğ Van Depremi’nden sonra yaşanan süreçte Türkiye’nin bir kez daha depreme ne kadar hazırlıksız olduğunun ortaya çıktığını belirterek, depremden korunmanın temel şartının bilinçlenmek ve zemin yapısına uygun binalar inşa etmek olduğunu söyledi.

Gazetemize değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Uluğ, “Batı Anadolu’daki deprem hareketliliği 30-35 milyon yıldır sürüyor. Zaman zaman bu hareketlilik azalıyor, çoğalıyor. Ancak hiçbir zaman hareketlilik durmaz. Hiçbir deprem kendi başına tesadüfen meydana gelmez. Depremler müthiş bir sistematik içerisinde var olurlar. Bir yerde meydana gelecek deprem daha önce deprem olmuş fay hattında gerçekleşir” dedi.

Depremsellik sürpriz değil

İzmir ile ilgili birçok deprem senaryosunun yaratıldığından şikâyet eden Prof. Dr. Atilla Uluğ küçük depremler büyükleri engeller diyenleri tribünlere oynamakla suçladı. Prof. Dr. Uluğ, “Bu tespit kesinlikle yanlıştır. Küçük depremin büyük depremi engellediği tezi vatandaşı oyalamak için kullanılan bir şey. Bu durumun tek bir istisnası var o da deprem oğulcuğu kavramı. Bir gün içerisinde bir noktada yüzlerce binlerce küçük deprem olursa o noktadaki büyük yıkım daha küçük şekillerde yaşanır. Ancak genele baktığımızda bu durum yüzde 1’i bile bulmaz” diye konuştu.

Yer konusu tartışılır

Büyük depremin gerçekleşeceği noktanın tespit edilmesi için geçmişte yaşanan depremlerden ders alınması gerektiğinin altını çizen Uluğ, küçük depremlerin büyük depremlerin yaşanacağı noktaların tespit edilmesi için birer ipucu olduğunu da sözlerine ekledi. 1999 yılında Marmara’da yaşanan ve yakın geçmişin en acı depremlerinden biri olarak kayıtlara geçen depremin yaşanacağı tarihin bilim adamlarınca bilindiğini savunan Uluğ, “Bazı fay hatlarında 100, bazılarında 500 senede bir büyük deprem olur. Bolu-Adapazarı arasındaki bölgede 1990’larda, en geç 1994 yılında büyük bir deprem yaşanacağı biliniyordu. Bu biraz sarkarak 1999 yılında oldu. Dolayısıyla şiddeti de arttı” dedi.

İzmir’in zemini kötü

İzmir ve Ege Bölgesi ile değerlendirmelerde bulunan bilim adamı yapılacak bilimsel analiz çalışmalarının maliyetinden dolayı depreme yönelik ciddi bir çalışmanın yapılmadığını belirtti. Uluğ, “İzmir ve çevresindeki faylar tarihte 7 ve üzerinde birçok deprem meydana getirmiş. Bu demek oluyor ki benzer büyüklükteki depremlere hazırlıklı olmalıyız. Herhangi bir fayda bugün ya da 30 yıl sonra büyük bir deprem meydana gelebilir. Olabilecek deprem yaşandığı yerle beraber geniş bir bölgeyi etkiler. Üzülebileceğimiz depremleri görebiliriz. Kaldı ki İzmir’de büyük ölçekli depreme de gerek yok. Sahil kesimindeki düzlük alanlardan Bornova Ovası da dahil olmak üzere içinde su ihtiva eden bir zemin yapısı var. Herhangi bir depremde şiddet ne olursa olsun hissedilecek şiddet miktarı artacaktır. Zemindeki gizli su miktarı deprem sırasında açığa çıkar. Binaları taşımaz. 6 büyüklüğündeki deprem 8 gibi hissedilir” diye konuştu.

İzmir bilinçleniyor

Kent genelinde Valiliğe bağlı Deprem Araştırma Kurulu’nun ciddi hazırlık ve çalışmalar yaptığını da ifade eden Uluğ, Ulusal Deprem Stratejisi’ni değerlendirmek üzere ilerleyen günlerde biraraya geleceklerini söyledi. İzmir’in depreme hazırlık konusunda en bilinçli kentlerden biri olduğunu vurgulayan bilim adamı, depremle mücadele için zemine uygun yapılaşmanın şart olduğunun altını çizdi.

A.Buğra TOKMAKOĞLU/ Ege Telgraf

abtokmakoglu@gmail.com