- Kategori
- Psikoloji
- Okunma Sayısı
- 10172
"Dil varlığın evidir"

ses frekansı ve algılama
Varoluşcu felsefenin önde gelen isimlerinden olan Alman filozof Martin Heidegger, konuşulan dil’in hatta kullanılan aksanın bile insanların algıları ve anlamlandırmaları konusunda son derece önemli bir role sahip olduğunu iddia etmiştir.
Nitekim “aksan” kelimesi aynı zamanda “ritm” anlamına gelir ve kullanılan aksanın dil ritmine, dil ritminin de Heidegger’ci bir anlayışla gerçeklik ritmine etkisinden dolayı algılanan frekansların olayları anlama ve üzerinde düşünme şekillerini etkileyen bir duruma dönüşmektedir.
Bu durumu bir örnekle açıklayalım;
Doğadaki yansıma sesleri her yerde aynıdır, örneğin dünyanın neresine giderseniz gidin tüm köpekler aynı sesi çıkarır ancak köpeklerin çıkardığı bu ses her dilde farklı bir kelime grubu ile ifade edilir.
Türkçe’de biz köpek havlama sesini tanımlamak için “Hav hav” deriz, aynı ses İngilizce’de “Bark bark” tır, Kanada’da çoğunlukla İngilizce konuşulmasına rağmen köpek sesleri “Woof woof” şeklindedir. Aynı ses; Fransızca’da “Aboyer aboyer”, Almanca’da “Wau wau”, Rusça’da “Gav gav” ,Çince’de “Wung wung” olarak ifade edilir.
Dolayısıyla, havlayan bir köpek gördüğümüzde o sesi ana dilimizle nasıl kodlamışsak o şekilde algılıyoruz.
Daha anne karnından itibaren dili öğrenmeye başladığımız gerçeğini göz önünde bulundursak, farkına varmadığımız bir şekilde öğrendiğimiz dil bizi belli bir şekilde algılamaya ve düşünmeye mecbur kılıyor.
Hal böyle olunca, Heideger’in “Dil Varlığın Evidir” sözü bazı insan davranışlarının nedenselliğini açıklama konusunda son derece anlamlı bir hal alıyor.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
