Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '08

 
Kategori
Anılar
 

"Dilerim memurluktan kurtulamazsınız!"

"Dilerim memurluktan kurtulamazsınız!"
 

50’li yılların endüstri atıklarıyla kirlenmemiş doğasında, damıtılmış ısı ve ışığın düştüğü tozlu yollarda yalın ayak çember çevirdiğimizde gülümseyen güneş, annelerimizin ağız kavgası başladığında kaybolurdu. Ya da ben, dikkatimi endişeyle kavgaya verdiğimden güneşin varlığını unuturdum.

Hemen hergün ama bu sokakta, ama arka sokakta iki kadının söz düellosuna şahit olurduk. Erkekler, ya sinek avladıkları dükkanlarında, ya zaman harcadıkları kıraathanelerde(!), ya da bağda, bahçede olduğu için bu kavgaların seyircisi biz çocuklarla, yemeğini, bulaşığını, oyasını, kilim tezgahını bırakıp gelen kadınlar, kızlar olurdu.

Sayılı birkaç evde gramofon ve radyonun olduğu o devirlerde bu stres atmanın bir yolu olmalıydı.

Her kavgacı, kendi kapısında durur, fazla öfkelendi mi üç adım öne çıkar, ‘kakıncını kakar’, geri eşiğine gelirdi. İnanılması mümkün olmayan iftiralar ve ağza alınmayacak küfürler…

Hepimiz, saatler süren bir sinir harbin ister istemez seyircisi olurduk. Kelime dağarcığı geniş, hayâlgücüyle senaryolar yazabilen kesinlikle bu ağız kavgalarından galip çıkardı. Rakibi, ağlayarak evine girer, kapısını kapatırdı.

Bu karşılıklı kakınçların geç saatlere kadar sürdüğü olurdu. Erkeği eve dönen kadın, istemeyerek düelloyu bırakır, erkeğinin ardından eve girerdi. Girerken de rakibine kıçını dövmeyi ihmâl etmezdi. Bu, sadece bu raundun bittiğinin göstergesiydi.

Kahkahaya boğulduğumuz da olurdu. Bir seferinde karşısındaki çocuksuz teyzenin saldırısını:

- Sen önce çıplak çocuklarının kıçını kapat!”

Kocası belediyede çöpçü olan sarışın bir teyzenin:

- Aç köpek, benim kocam aylıklı! Sen derdine yan!..” sözlerine de kimse karşılık vermiyor, veremiyordu.

Geçenlerde, koltuk arkadaşımla memur emeklisi zamlarını konuşurken Ankara çıkışında otobüs şoförü yolcu almak için durduğunda, beni çocukluğuma götüren bir kavgaya şahit olduk. Yolculardan birkaç kes şoföre beklemesini rica etti.
Sahnedekiler aynıydı. Saçı-başı dağılmış kuruca bir kadın, el-kol hareketleriyle bağırıyordu:

- Benim kocam memur, oğlum, damadım memur! Aç köpek, sen neyine güveniyorsun?!..”

Karşısındaki iriyarı rakibi:

- Dilerim Allah’tan bütün sülâlen memur olur, memurluktan kurtulamazsınız!..”

Şoför ve pek çok yolcu kahkahalar atarken, koltuk arkadaşım olan emekli devlet memuru, acıyla gülümsüyordu.

Yüksel Önaçan

 
Toplam blog
: 119
: 629
Kayıt tarihi
: 01.10.08
 
 

Eğitimci- Gazeteci-Yazar İlköğrenimini Emirdağ'da, ortaöğrenimini Bolvadin, Eskişehir, Afyon'da..