Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '10

 
Kategori
Sinema
 

‘Diriliş’, ölümle yaşam arasındaki çizgi!

‘Diriliş’, ölümle yaşam arasındaki çizgi!
 

‘Siz insanlar, ölmekten korkuyorsunuz ama yaşamaktan daha çok korkuyorsunuz’! Yaşamın insanlara bir armağan olduğunu fark etmeden, onu boşa harcayanlar zaten ölü değil midir? Sevmekten ve yaşam mücadelesinden korkan insan, lüzumsuz işgalden öte, çevresine de zarar verir! Amaçsız bir hayatı mutsuzluk içinde sürdürenin, dünyayı dışkılarıyla kirletmekten başka bir şeye yaramadığı gerçeğini, kim inkâr edebilir?

Canlıyken ölü olanın, kendisini koruma ve hayata sarılma gücüne sahip olmadığını anlatan AFTER LIFE-DİRİLİŞ, trafik kazası geçiren Anna’nın dünyayla öte taraf arasındaki mücadelesinin hikâyesi! Bedenini cenaze görevlisi Eliot Deacon’ın ellerinde bulan Anna, canlı mı yoksa ölü mü? Ölüm kavramını kabullenemeyen genç kadın, ölümün gerekliliğini savunan Eliot’la, gerilimi doruklarda hissettirecek bir mücadeleye girişecektir…

Korkuların en derini olan ‘ölüm korkusu’yla yüzleşmenin çaresizliğindeki birinin, kendi ölümünü kabullenmesi ne derece mümkün? Öbür dünyaya geçiş sürecinde, yaşamının muhasebesini yaparken, bu dünyada kalmaya değecek bir şeyi olmadığını gören insan, tercihini hangi taraftan yana kullanır? Alışılmışın dışında bir senaryoda, psikopat bir karakterle karşımıza çıkan Liam Neeson, tüm bu soruların cevabını düşünmemizi sağlıyor. Bedenine ve ruhuna saygılı olanın yaşam savaşında ayakta kalabileceğini, cenazecinin hastalıklı görünen mantığından yola çıkarak anlatan yapım, öldükten sonra arkada kalanların hiç umursamadan kısa sürede kendi hayatlarına döneceklerini de keskin bir dille beynimize işliyor! Psikolojik gerilim türünün farklı bir örneği olan filmin mesajını anlamak için, konuşmaları kaçırmamak gerek.

Konunun sıra dışılığı ve kadronun doyuruculuğuna karşın, işlenişindeki kopukluklar dikkat çekici. Rahatsız edici kamera kullanımının yanı sıra bazı sahneler de mantıkla bağdaşmamakta. Ölenlerin adli tıp yerine, basit bir muayene sonucu verilen raporla, cenazecinin ellerine teslim edilmesi ya da morgun kapısını daima kilitleyen cenazecinin anahtarların çalındığını fark etmemesi gibi! Bu tür açıkları çoğaltmak mümkün. Alışılageldiği üzere orijinale uymayan Türkçe adın, konuyla ilişkisiz olarak ölümden hayata dönüşü çağrıştırması da bir başka hata!

‘Varoluşçuluk’ felsefesini seri katil kavramıyla karışık bir yaklaşımla sunan AFTER. LIFE-DİRİLİŞ, hayatla ilgili derin bir nasihat! Etkileyici müziği ve her an yaşattığı belirsizlik gizemiyle, izleyeni baştan sona meraklı bir gerilime sokan film pek çok soruyu da akıllarda bırakıyor! Küçük Jack’in Eliot’la aynı yolun yolcusu olması da, filmin devamının gelebileceğini düşündürmekte.

‘Yaşamı daha değerli kılmak’ için ölümün gerekliliğini vurgulayan AFTER. LIFE-DİRİLİŞ, ‘Bir şansın daha olsaydı, hayatta ne yapmak isterdin’ sorusuyla, sevginin önemini kavramamız ve pişmanlıklarımızı hatırlayıp yaşama daha sıkı sarılmamız için izlenmeye değer bir yapım!

Anibal Güleroğlu

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..