Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Doğal afetler

 Doğal afetler
 

Doğal afetler resim int. alıntı


Uzaktan kumandanın düğmesine rasgele bastım.

Tüm gün; Berlin kazan ben kepçe oldum. İliklerime kadar dondum.

Nane limon çayını, battaniyeme sarılarak yudumlarken; kendi kendime televizyona bakmak en akıllıcasıdır dedim.

Şansıma Bavyera kanalı çıktı. Tam Zaping? yapacaktım. Ne zaman başladığını bilmediğim film; filmin konusu beni bir güzel sardı sarmaladı.

Filmin adını bilmiyorum.

Sigortalar: Bin bir dil dökerek sigortaladıklarını: Doğal afetler söz konusu olunca yarı yolda bırakmayı pek severler; film icabı…

Esasında böyle midir?

Kazazedelere sormalı.

 Yelkenlisini doğal afet sonucu yitiren( Yıldırımın azizliğine uğruyor) olgun uzun gri saçlı; esas oğlanın sigortası: “Yüce’den kaynaklanan bir olaydır, elimiz kolumuz bağlıdır” diyerek yan çizer.            

Eski avukat esas oğlan: Bu olayın sorumlusunu aramaya başlar ve bulduğuna inanınca da kutsallığı yeryüzünde temsil eden( Kilise, Sinagog vb.) kuruluşları mahkemeye verir. Benim zararlarımı ve benim gibi doğal afetlerden zarar görenlerin zararlarını ziyanlarını sökülün yani ödeyin diye tutturur.

Elini eteğini dünyevi işlerden çekmişler: Savunmaya geçerler.

---Allah’ın işi gücü yokta, senin yelkenlini batıracak öyle mi?

---Onu bunu bilmem sigortacılar öyle diyor. Franz ve Ferdinan’tın bu işte parmağı yok diyorlar. Yüce Allah’ın takdiriymiş.

 Sizler de onun temsilcileri olduğunuza göre; kıvırmadan ödeyin bitsin bu iş.

Kutsal adamlar şaşkın; adil olmayan yollardan paçalarını kurtarmaya çalışıyorlar ama nafile; uçuk avukat Nuh diyor peygamber demiyor.

---Yani sizler şimdi bana Yüce’nin görünmez olduğunu yani yok olduğunu mu söylemeye çalışıyorsunuz?

---Hâşâ! Biz sadece Yüceden ücret almadığımızı; kullarından topladığımızı anlatmaya çalışıyoruz.

Film: Sigorta şirketlerinin başvurduğu dolambaçlı taktikleri eleştirirken; kutsal kurumların da dara düştüklerinde neredeyse inkâr sınırlarına yaklaştıklarını; kısacası yetersiz ve hizmeti kısıtlı temsilciliklerin; gündelik cıva hallerini farklı bir şekilde gündeme getirmeyi başarmış.

Kopya çekmeden…

Sözlüklere göre; çok anlamlı sözcüğün: Olumlu, sadık, çekici, yanları da var.

Bir afet ki; açılmış saçılmış orası burası…

Debelenip durur; bembeyaz karda, karşıdaki parkta…

Sahibi çağırır.

Gel kız Lessi buraya

Sanki dünya Lessi’nin umurunda

Küfürcükler karışır puslu havaya

Tüylü afet  

Günaha sokar adamı.

Mesela.

 Ben şair olamadığım için böyle mısralar aklıma gelmiyor.

Afet bir de doğal olursa…

Her neyse; bizim uçuk Avukat  yüz yirmi beş binlik kaybını kutsal adamlardan koparamaz lâkin öyküsünü bir kitap evine beş milyon dolara devreder.

 Allah bereket versin.

Özgün fikirler gölgede kalmaz; en azından kopyalarının gölgesinde kalmazlar.

4 Şubat 2012 Cumartesi

Alev Meisel/ Berlin

  

  

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..