‘Dört Aslan’, köpeğe hardal yediriyor!

Barış ve demokrasi bahanesiyle işgale alışmış olanların ‘yağmacılık’ iştahını kabartan Libya’da yaşananlar her gün ekranlarımızdan bize yansımakta! Kuzey Irak’ta ‘kurtarıcı’ların yarattığı dramın aynısı Kuzey Afrika’da sahnelenirken, Türkiye’nin nasıl etkileneceği çeşitli programlara konu olmakta... Bunlardan biri de ‘Siyaset Meydanı’! Biz, saldırının özgürlüğe mi yoksa petrole mi endeksli olduğunu tartışaduralım, ‘Talan koalisyonu’ yangından mal kaçırmayı sürdürüyor. Bu noktada, gösterime giren DÖRT ASLAN gündemle oldukça uyumlu… 

İngiliz sinemasından Christopher Morris’in ödüllü yapımında, İslam adına saldırılar komediyle işlenmekte… İngiltere’deki Pakistanlıları malzeme yapan filmde, yaşadıkları ülkeyi bir türlü benimseyemeyen üç arkadaşın ve sonradan Müslüman olan bir İngiliz’in ‘Cihat’ çabaları anlatılmakta! ‘Çabaları’ diyorum çünkü bu dört aslan, zekâ açısından o kadar fakir ki herhangi bir eylemi doğru dürüst becermeleri mümkün değil... Müslümanlık hakkında da, duydukları kadarıyla bilgi sahibi olan bu cahiller nezdinde, ‘Mücahitlik’le dalga geçen DÖRT ASLAN aynı zamanda yanı başlarındaki terör tehlikesini göremeyen İngilizlerin kibrini de eleştiriyor. Terörizmi, sözde insani öğelerle yumuşatıp komediye çeviren yönetmen, işgalci ‘Haçlı’ zihniyetine seslenirken ‘Gelinim sen anla’ demiş adeta! Sorun yaratıp, ‘sorun çözücü’ olarak ortaya çıkan Batı’nın Müslüman toplumlara karşı takındığı ‘yargısız infaz’ tavrını, komediyle bulanmış oklarına hedef alan DÖRT ASLAN’, Taliban kamplarıyla oynamayı da ihmal etmemiş. Güldürürken düşündüren yapım, dengeli eleştiri gibi görünmekte… Ancak kargaya bomba bağlayacak ya da uçak vurmak isterken kendi kampını havaya uçuracak kadar aptal ve beceriksiz olan karakterler üstünden aleni aşağılama yapıldığı da kesin. Dolayısıyla DÖRT ASLAN için, hardalı köpeğin arkasına sürüp hem yemesini hem de yanmasını sağlayan İngiliz kurnazlığını anlatan, ‘Köpeğe hardal yedirme’ hikâyesinin sinemasal örneği demek doğru olur! 

Anibal Güleroğlu