Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '13

 
Kategori
Dünya
 

“Dullar köyü”, “Şişman adam” ve “Küçük çocuk”

“Dullar köyü”, “Şişman adam” ve “Küçük çocuk”
 

Hiroşima'ya atılan atom bombasından sağ kurtulan biri, (Resim kaynak: İnternet)


Isı o kadar yüksek olacak ki (yaklaşık 300.000 derece); önce deriniz yanarak eriyecek, sonra gözleriniz ve kulaklarınız eriyip akıp buharlaşacak; ilk anda hissedeceğiniz yüz binlerce derecelik bu ısı sizi haşlayacak ve tamamen buharlaştıracak… Vücudunuzda bulunan kan ve su gibi bütün sıvılar bir anda kaynar hale dönecek içinizde… Böyle bir acının herhangi bir tarifi yok… Kutsal dinlerin cehennem tasvirlerinin yeryüzünde gözlenebilecek hali denilebilir belki… İnsanoğlunun kendine sunulmuş cenneti olan yeryüzünü, cehenneme çevirme hikâyesi…

Bu giriş sizi rahatsız etti mi yeterince? Etmeli! Çünkü bahsettiğim şey ABD’nin ikinci dünya savaşında Japonya’ya karşı kullandığı atom bombasının ilk etki çemberinde gözlenen sonuç... Bombanın patladığı merkezin etrafında en yakın çemberdeki her şey ortaya çıkan ısının etkisiyle tamamen eriyor, buharlaşıyor. Bu iş, öyle elinizin çaydanlığa değmesiyle hissettiğiniz ve canınız yanarak “Ay elim yandı!” dediğinizdeki “yanma hissi”ne benzemiyor yani... 

Gelin önce yüzeyde patlatılan 1 megaton’luk bir atom bombasının (TNT megatonunun oluşturduğu ısı ve enerji: Mt: 4.184×1015J’dur ve TNT'nin bir kilotonu, her kenarı 8,46 metre olan bir küp TNT olarak görselleştirilebilir) yarattığı çarpıcı etkileri merkezden dışarı doğru çember çember anlatan şu bilgilere bir bakalım beraber; 

1.Daire (merkez): 120 m. Genişliğinde, 360 m. Derinliğinde bir krater açılır ve herşey “yok” olur.

2.Daire (1,3 km):Saniyenin onda birinde her şey; insanlar, yapılar, araçlar, binlerce ton toprak, moloz yığını ateş topu içinde “yok” olur.

3.Daire (1,3 km-3,2 km):İnsanların %98’i ölür. Saatte hızı 800 km olan kasırgalar oluşur, betonarme binalar bile yanar.

4.Daire (3,2 km-4,8 km):Elbiseler, tahtalar, kâğıtlar uçuşur. İnsanların %50’si hemen, geriye kalanların da %40’ı sonra ölür.

5.Daire (4,8 km-9 km): İnsanların %50’si ölür veya yaralanır, evler yıkılır, sığınaklar birer fırına dönüşür.

6.Daire (9 km-24 km): Açıktaki insanlar yanar ya da kör olur. 500 km2’lik bir alan harap olur.

Ayrıca radyoaktif serpinti, ilk anda, 1000 km2’lik bir alanı insanlar için öldürücü yapar. Daha sonra, rüzgârla zehirlenen alan –ki insanlarda kanser, genetik bozukluklar, vs. yaratır- 50000 km2’yi bulur.” (Kaynak: http://www.ttb.org.tr/eweb/savas/12.html)

“Manhattan Projesi, nükleer silah üretmek üzere II. Dünya Savaşı sırasında ABD, Kanada ve İngiltere tarafından başlatılan projedir. Projenin bilimsel başkanlığını fizikçi Robert Oppenheimer, askeri başkanlığını ise General Leslie R. Groves üstlenmiştir. Proje başarıyla(!) sonuçlanmış, 16 Temmuz 1945 tarihinde Trinity adı verilen denemede, dünyanın ilk nükleer bombası New Mexico eyaletinin Alamogordo kenti yakınlarında patlatılmıştır.

Kanada'da, proje kapsamında, Port Radium'daki El Dorado Maden Ocağı’nda hiçbir önlem alınmadan ve radyoaktif bilgilendirme yapılmadan, 1942 yılından 1960 yılına kadar çalıştırılan ve bez çuvallarla radyoaktif cevher taşıttırılan Deline (Délı?ne) kabilesinden Kızılderili Sahtu’lar arasında kanser sonucu ölümler baş göstermiş; Deline köyünün bütün yetişkin erkekleri ölmüş ve köyün adı "Dullar Köyü" (Village of Widows) olarak anılmaya başlanmıştır. 1999 yılında Peter Blow tarafından yapılan “Village of Widows” adlı belgesel filmde Sahtu’ların maruz kaldıkları radyoaktif dehşet belgelenmiştir.”(Kaynak:Wikipedia)

Bu proje ile nükleer silah geliştirmiş olan Amerika Birleşik Devletleri, 6 Ağustos 1945'te Hiroşima'ya dünyanın ilk atom bombası "Little Boy" (Küçük Çocuk)'u atarak 140.000'den fazla insanı katlettikten yalnızca üç gün sonra, 9 Ağustos 1945'te dünyanın ikinci ve öncekine göre 1,5 kat daha yıkıcı atom bombası “Fat Man” (Şişman Adam)'i atarak ilk anda 74.000'den fazla insanı katletmiştir.

Nagasaki genel olarak dağlık bir bölgedir ve yerleşim yerleri daha çok; dağlar arasındaki derelerde kurulmuş olduğu için Hiroşima'ya nazaran ölü sayısı daha az olmuştur.

Çok değil 60 yıl önce yaşandı bütün bu yaşananlar. Sonra ne mi oldu? Dünyanın hemen tüm ülkeleri nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar üretmek ve satın almak için yarış başlattı. Milyarlarca dolar harcandı bu tür silahların üretimine ve satın alınmasına ve hala da harcanmaya devam ediyor. Belki son 60 yılda atom bombası tekrar kullanılmadı ama Saddam Hüseyin, 16 Mart 1988’de Halepçe’de, bu kez kimyasal silah kullanarak 5000 sivil Kürt’ü dünyanın gözünün önünde katletti. Bugünse Suriye devlet başkanı Beşar Esad’ın Şam’ın banliyösü olarak bilinen Doğu Guta’da yine dünyanın gözleri önünde kimyasal silah kullanarak yüzlerce sivil insanı katlettiği iddia ediliyor.

Anlayacağınız iki ucu keskin bıçak gibi insanoğlu. İyiye de kötüye de meyli var maalesef. Bir yandan, yeryüzünde bugün var olan bu dev medeniyeti kuran; her tür hastalığa çare bulabilmek için laboratuarlarda sabahlayarak araştırmalar yapacak kadar hayatı kutsayan insanoğlu; diğer yandan yine laboratuarlarda sabahlayarak hayatı tamamen yok edecek silahlar geliştirmek için çalışıyor. Katleden katlediyor, ölen ölüyor, seyreden seyretmeye devam ediyor.

Oysa rahatsız olmalısınız! Tedirgin olmalısınız! Sorumluluk hissetmelisiniz! Evinizin önündeki taş, lavabonuzdaki musluk, arabanızın lastiği, bahçedeki ağaç değilsiniz ki siz! İnsansınız ve yerküre üzerinde diğer tüm varlıklardan daha çok etki ve söz sahibisiniz. Duyarlı olmalısınız! Kin tutmamalısınız ama unutmamalısınız da! Çünkü unutmamalısınız ki her katliamda emri verenler de uygulayanlar da tıpkı sizin gibi insandılar! Çünkü unutmamalısınız ki, bir gün siz ya da sevdikleriniz de bu tür bombaların kurbanı olabilirsiniz!

Belki de atom bombasının geliştirilmesinde büyük katkıları olan ve daha sonra bu katkıların yıkıcı sonuçlarını görünce derin üzüntüler yaşadığı bilinen dahi fizikçi Einstein’a atfedilen o sözde söylendiği gibi (3. Dünya Savaşı'nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya Savaşı'nın taş ve sopalarla olacağını biliyorum!); dördüncü dünya savaşında, elinde taş ve sopadan başka hiç bir şey bırakmayacak kadar kökünden ve yıkıcı bir biçimde yok etmiş olur yerküredeki yaşamı ve medeniyeti bir gün insanoğlu, kim bilir?!..

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..