Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '17

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

"Düşlerim Seni Hep, Yağmur Tanesi Yalnızlığımla"

"Düşlerim Seni Hep, Yağmur Tanesi Yalnızlığımla"
 

Ayvalık Şeytan Sofrasından bir bakış.


Ayvalığa gidenler, Şeytan Sofrasına muhakkak uğrarlar. Arap Yarımadasında  şeytan taşlarlar. Ama, burada şeytanın 90 numara ayak izi çukuru vardır taştan. İşte,taşlamak yerine, buraya madeni para atan olur.

Daha eskiden oradaki ağaçlar, çalı çırpılar, dilek çaputları ile donanırdı. Şimdi kaldırmışlar, şeytana ayıp oluyor diye. Dileğini dileyeceksin, paranı da bu ayak izli taşın üzerine atacaksın. Az ötede de güneş batarken duanı edeceksin. Hepsi bu kadar.

“Şüphesiz; şeytan, güneş batarken onunla birlikte batar, güneş doğarken, onunla birlikte doğar.  “Onunla birlikte”denilen şey, burada“şeytan” oluyor anlayacağınız. Demek oluyor ki, şeytanı dağların ardına batırarak  gömüyorlar ki,  dönüp, kendi memleketlerinde ortaya çıkmasın o şeytan diye. Neden böyle olurmuş? Rivayete  göre    “Güneş doğarken de batarken de namaz kılmayın. Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından doğar, iki boynuzu arasında batar." mış. Daha neler!

Bir şey diyeyim  mi, buradaki ibadete bayıldım. Herkes bir köşeye çekilmiş. Gözlerini ufka dikmiş. Güneş  kızıllıklar içinde,  ha battı, ha batıyor. Dudaklar kıpır kıpır.  Gözlerden yaşlar süzülmekte, esen rüzgar, teselli olsun diye insanların saçını  dalgalandırarak okşamakta.

İki çıtı pıtı kız. Pek de masumcuklar. “Anlat hele, ne duası ettiniz?” dedik. “Sevdiğimizin gecesi Ay gibi parlak, gündüzü de yıl gibi uzun olsun” diledik, demezler  mi? Eh yani. Dualar da değişmiş biz etmeyeli.

Şöyle dişe dokunur dua örneği söylesinler diye, dolaşırken sordum bir çifte. Çiçeği burnunda gençlerdi. “Güneşin bize bir sözü var. Onun için buraya geldik” dediler.

“Düşlerim o’nu hep, yağmur tanesi  yalnızlığımla Bizi yalnız koma Rabbim” demiş bir diğer kızcağız. Ne laflar ne laflar. Bu lafları şeytan duysa, pabucu ters giyer. Hepsine ayrı ayrı “işleriniz rast gitsin” demekten başka bir şey diyemedim.

Bir huşu içinde genç kızlar, aradıkları işi bulmak için olsun, sevgilisine kavuşmak için olsun, sözlüsünden ayrılmak için olsun, kaçan koca eve dönsün diye dua ediyorlar batan güneşin kızıllıklarına baka baka.

Gelmişken, bir şeytan sofrası güzeli seçelim dedik. Gençler Güneşe baka baka kızarık gözüyle iyi poz veremediler.

Bu kızları, Nebahat Çehre ile mukayese etmekten kendimizi alamadık.  Nebahat Çehre, hala ayakta kalanlardan. Ama Nebahat Çehreyi hatırda kalacak olanlardan. Yetmişine merdiven  dayamak üzere olan bu hatunun, mihrabı yıkık değil, diri. Birisi yazmıştı onun için:  “24 yaşındaki beni, 10’a çarpar, 8’e katlar bir de duvara yapıştırır. Aşk-ı Memnu’yu izliyorsam, sırf  bu kadından dolayıdır” demişti. İyi mi?

Ört ki, ölem !

Ama kim ne dersin, 1951 yılının Günseli Başar’ını kimse unutmamıştır. Nedense hep akılda kalmıştır ve çok sık anılmıştır. ( İzmir’de, Pasaporttan Alsancak’a kadarki kaldırım döşemelerindeki o deniz dalgalı  figür, bu gün hala  gözleri okşamaktadır. Onun eseridir)

Ayvalık’da dağın tepesinde, şeytanın ayak bastığı yerde bir Filipinli güzele rastladık. Eskiden buradaki ağaçların tamamına  çul, çaputlarla donatırlardı. Dilek kutusu gibi bir şey. İdare şimdi onları kestirmiş. Tam da güzelimizin  yanı başında sembolik kalan o çul çaput bağlı dalların yanından bir resim çektik. Oldu size “ Çaput” güzeli. Alt tarafı çuldan çaputtan mamul. Çapulculukta bile güzellik aranır.  İyimserliğinin yitik olduğu insanlarda bu duyguyu aramıyoruz. Onlar, zaten konumuz dışı. Ki,  yitik  "Atlantis’in"  yeri belli olduğu halde o gibiler zaten yitmiş kimselerdir. de yitiklerdir.  Bu Filipinli kızın adı  " Eunice Kisinamal .” Bir Türkle evli.

Ama en çok  Ruslar bu işe yatkın. Rus kadınları poz vermeyi biliyor. Bale yüksek okulunda okuyanlar, biz demeden kendiliklerinden poz veriyorlar.

Hürriyette iken, Şefimiz Nejat Seçen, bizi Ege’ye yollardı. Oradaki eğlence gecelerini resimlemek için. “ Tatilde herkes, kendisini görmek ister gazetelerde”  Bu fikir, Simav’ınmış. Biz de öyle yapardık.  “Güzel seçimine” elimiz ve gönlümüz, taaa oralardan, daima  yatkındır. Allah bozmasın.

.Mesele, güzellik kraliçeliği idi. Nerden nereye. İnsan dolu olunca. Değil mi ?

Geçiniz. Biz, Şeytanın bacağını kırdık.  Tepenin altındaki plajlarda da çeşitli milletlerden güzeller bulup seçtik.

Kalın sağlıcakla

Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, oturan insanlar, kalabalık ve açık hava

ŞEYTAN SOFRASINDA GENÇLER, KENDİ BİLDİKLERİNCE, BATMAKTA OLAN GÜNEŞİ KARŞILARINA ALIP DUADA BULUNUYORLAR. - ÜSTTE VE ALT RESİMLER-

Görüntünün olası içeriği: okyanus, gökyüzü, açık hava, doğa ve su

 

Görüntünün olası içeriği: okyanus, gökyüzü, açık hava, doğa ve su

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor, okyanus, açık hava ve doğa

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, okyanus, gökyüzü, alacakaranlık, açık hava, doğa ve su

Görüntünün olası içeriği: okyanus, gökyüzü, dağ, açık hava, doğa ve su

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, oturuyor, açık hava, su ve doğa

BU DA  ALİBEY ADASI -CUNDA- GÜZELİ

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, okyanus, açık hava, su ve doğa

NEBAHAT ÇEHRE,

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, oturuyor, masa ve açık hava

ŞEYTAN SOFRASINDA SEANS, BİRAZDAN BAŞLAYACAK

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, gülümseyen insanlar, ayakta duran insanlar, gökyüzü, bitki, açık hava ve doğa

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, bitki, ağaç, açık hava ve doğa

BİR KÖŞEYE ÇEKİLMİŞLER,  SIRLARINI ANCAK BATMAKTA OLAN GÜNEŞLE PAYLAÇACAKLAR.

Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, ayakta duran insanlar, gökyüzü, açık hava ve doğa

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, açık hava

 

Görüntünün olası içeriği: 5 kişi, gülümseyen insanlar, ayakta duran insanlar, gökyüzü, şort, açık hava, doğa ve su

SAHİLE İNDİĞİMİZDSE, ORTALIK GÜZEL KAYNIYORDU.

Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, gülümseyen insanlar, gökyüzü, açık hava ve yakın çekim

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..