Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '13

 
Kategori
Kentleşme
 

'Efsane Kaymakam' Ali Arguvanlı

'Efsane Kaymakam' Ali Arguvanlı
 

Ali ARGUVANLI (Malatya, Arguvan, Karahöyük Köyü 1922)


Yıllar boyunca yüze yakın ‘ihtiyar delikanlı’ tanıdım.

Onların bir kaçı köylü, bir kaçı küçük bir kaçı da büyük kentlerde yaşıyordu.

Onlar 1890’larda doğan Kurtuluş Savaşı Gazisi Beybabam ile Gök Hüsne Ninem'den besteci Yesari Asım Arsoy’a kadar uzanıyor.

1960 ile 1963’ün eski Osmaniye Kaymakamı ve Belediye Başkanı Ali Arguvan da onlardan biri.

O da onlar gibi ‘ihtiyar delikanlı’ görünüşlü, belleği güçlüdür.

Bugün bile eski yasalardan pek çoğunun adı ezberindedir.

Her gün en az bir gazete okumakta, günlük haberleri izlemektedir.

Evindeki belgelere de dayanarak altı aydan bu yana anılarını yazmaktadır Ali Arguvanlı.

Kendisi ile tanışıklığımız Osmaniyeli sanat tarihçisi ve yazar İsmet İpek sayesinde 2009’da başladı.

1922’nin Temmuz ortasında Malatya’nın Arguvan İlçesine bağlı Karahöyük Köyünde doğan Ali Arguvanlı bugün doksan bir (91) yaşında.

Dedelerinin 16.yüzyıla dayanan soyağacı ile diğer araştırmalarına göre ataları Horasan’dan gelen Oğuz Türklerindendir.

Başta Arapkirli eşinin özverili davranışları olmak üzere öğretmen, avukat ve mühendis çocukları ile iftihar etmektedir.

Bir köylü çocuğu olarak nice sorunlarına rağmen kendisini hiç bırakmayan ‘iyilik meleği’ yüzünden ulaştığı başarılar ile bugünlere gelişine şükür etmektedir.

O her zaman takım elbiseli, kravatlı, güler yüzlü ve naziktir.

Omuzu az çökmüş de olsa incecik gövdesi ile elindeki bastonunu aralıklı olarak yere vurarak yürüyebiliyor.

Unutkanlık nedir bilmiyor, desem yeridir Ali Arguvanlı için.

Ölçülü ve az konuşuyor.

İyi bir dinleyicidir.

Sanki her şey ‘daha dün gibi’ belleğinde saklı.

Anıları ile eğitimi yanında görevleri sırasında yaşadığı sorunlara rağmen yaptığı hizmetler onu hep dinç kılmış.

Ali Arguvanlı'nın diş sorunu ile tansiyon düşüklüğünden başka hiçbir sıkıntısı yok.

Az yiyor, az içiyor.

Düzenli olarak en az sekiz saat uyuyor.

Yeri geldiğinde konuşuyor üstüne basa basa.

Gerektiğinde inatlaşarak savunuyor görüşlerini.

Ömrü boyunca tarih, edebiyat, siyaset, kamu yönetimi, hukuk ve müzik içerikli binlerce eser okumuş.

Arada bir onlardan örnekler vererek görüşlerini güçlendirmeye çalışıyor.

Tartışmaya girmek istemediğinde o güzel gülüşü dudaklarından gözlerine doğru yayılıveriyor.

O da çoğumuz gibi başarıyı da yenilgiyi de tatmış.

Başlangıcından beri terör saldırıları sonucu içine düşülen açmazlardan dolayı ‘oturup ağlamak’ gerekiyor O’na göre.

‘Türkiye nereden nereye geldi. Bunun tek sebebi çirkin politikacılardır’ diyor.

Görev aşkı karşısına çıkan ‘politik cereyanlar’ ile ‘senin oyunun sökmez’ direnişinin etkileri

İki ya da dört ay süreli vekil kaymakamlık ve atamalar yüzünden Adıyaman, Hilvan, Varto, İliç ve Erdemli’de toplum kalkınması için gerektiği gibi çalışamaz.

Anlattıklarına göre en önemli başarılarını Kurtalan, Maden, Beşiri, Osmaniye, Köyceğiz ile İskenderun’da yaşamış.

O’nun 1972’de İskenderun’dan gizli bir takım ‘politik cereyanlar neticesinde’ tayin edildiğini okuyunca sanırım çok şaşıracaksınız.

O günlerde ‘Arguvanlı’ya çıkarlarını yürütemediği için' bazı kişilerin ‘dur, senin oyunların burada sökmez’ denilmiş olması nasıl açıklanabilir?

Oysa Ali Arguvanlı İskenderun’a gelmeden önce Osmaniye, Taşköprü, Köyceğiz ve Ödemiş’te üstlenmiş olduğu görevi gereğince başarılı çalışmalar yapmıştır.

Mülkiye Müfettişi Kemal Doğrusöz’ün 1965 ile 1968 yılları arasında O’nun Köyceğiz’deki çalışmaları için, ‘Toplum Kalkınmasını temin maksadı ile tarım, hayvancılık, sulama, eğitim, sağlık, haberleşme, ulaştırma, köy konutları, üretim, tüketim, kredi ve pazarlama konularında merkez ve köylerde filmler gösterildiği, tavsiyelerde bulunulduğu, gösteriler yapıldığı, (25) adet köyde çeşitli kurslar açıldığı, köy kalkınması kurulları teşkil olunduğu… zaman zaman köylüler ile sohbet toplantıları tertip olunduğu, demostrasyonlar ve denemeler yapıldığı memnuniyetle öğrenilmiştir’ tespiti nasıl yabana atılabilir?

O’nun bu kentlerimizdeki çabalarını bu yazı dizisinin diğer bölümlerinde bazı ayrıntıları ile anlatmaya çalışacağım.

Ali Arguvanlı’n 1953 ile 1954 arasındaki Maden kaymakamlığı sırasında (53) köyden (52)’sine içme suyu getirmiş olması nasıl unutulabilir?

O’nun Osmaniye’deki beş yıl süren çabalarından dolayı Osmaniye’de ‘Efsane Kaymakam’ olarak anılmaya başlanmıştır. 1950’lerdeki büyük bir köy durumundaki Osmaniye düşünüldüğünde Ali Arguvanlı’ya bu adın takılması çok yerindedir. Çok geç öğrenmiş olsam bile O’nun Osmaniye için yaptıklarından dolayı böyle anılmakta oluşunu kutlamak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü Ali Arguvanlı 1950’lerde büyük bir köy görünümünde olan Osmaniye’yi bayındırlaştırmış, elektrik santrali, içme suyu, kanalizasyon, askeri birlik ve yeni okulların açılması yanında kentin sorunlarının çözümünde halkla birlikte çalışmak gibi teşebbüsleri ile ‘bir halk adamı’ olabilmiştir.

Osmaniye kökenli ilk valilerden Tahsin Soylu O'nun başarılı çalışmalarını duyduktan sonra yeri geldiğinde çevresindekilere söylediği, ‘Osmaniye’nin Efsanevi Kaymakamı’ yakıştırması dün olduğu gibi bugün de hiç unutulmaz. Bu yüzden bu yazı dizisinin adını merhum Tahsin Soylu’nun bu sözünden esinlenerek ‘Efsane Kaymakam Ali Arguvanlı’ olarak sunmak istedim.

Ali Arguvanlı Osmaniye için çok çalışmıştır

Bir devlet görevlisinin atandığı yerde mesleğinin gereklerini yerine getirmesi kadar doğal bir çalışma biçimi olamaz. Ancak dün olduğu gibi bugün de biliyoruz ki öğretmeninden valisine kadar bazı görevlilerin canla başla çalıştıklarını söylemek aşırı iyimserlik olur. Biliyoruz ki beş parmağın beşi bir değildir ve bazı görevliler günü gün etmek bazıları ise çok çalışarak ortaya birkaç eser çıkartmak isterler. İşte serçe parmağa göre daha öne çıkan orta parmağımız ya da işaret parmağımız gibi çalışkan görevliler de vardır aramızda. Bu yüzden onlar yaptıkları işlerin toplumu ilgilendiren yönleri bakımından ilgili ilgisiz herkes tarafından doğru ya da yanlış bir biçimde eleştirilirler. Bu da toplum olarak çalışkan kişilere karşı kıskançlığımız yanında değişime karşı direnç göstermek gerekir türünden bir saplantımızdır.

Oysa bir esnaf, bir çiftçi ya da bir sanatçının çok çalışmasını eleştirmez, ‘rızkı için didinip duruyor, gecesini gündüzüne katıyor’ diyerek onları örnek gösteririz. Oysa bir devlet görevlisi bir yol açmak, bir su getirmek, bir kum şantiyesi kurmak istese yarıyı geçmese bile karşı koyanlar olur. Bu da toplum bilincimizdeki açmazlardan biri değil midir? Bu anlamda yukarıdaki ara başlık bence bu yazı dizisinin adı olabilecek kadar önemli bir içerik taşıyor.

Osmaniye’de beş yıl kadar Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığı yapmış olan Ali Arguvanlı da görüleceği gibi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde almış olduğu kamu yönetimi, kamu hukuku ve kentleşme içerikli eğitimi ile önceki görev yerlerindeki tecrübelerine de bağlı olarak Osmaniye için umulanın da üstünde bir çaba harcamıştır demek zorundayım. Eski bir Osmaniyeli olarak memleketimin bayındırlaşması ve çağdaşlaşması için beş yıl hizmet etmiş olan Ali Arguvanlı'nın hayatına, diğer kentlerdeki çalışmalarına ve düşüncelerine ilgi duymaktan uzak kalamazdım.

Bu yazı dizisinde bazı yönleri ile değineceğim bu çalışmalar kendisindeki belgelerin de katkısı ile Sanat Tarihçisi, yazar ve gazeteci arkadaşım İsmet İpek’in değerlendirmesine de bağlı olarak bütün ayrıntıları ile kamuoyuna sunulacaktır. Amacımız bugüne kadar yalnızca Osmaniye’de bazı yetkililer ile bugün hayatta olan bazı Osmaniyelilerce bilinen bu gerçekleri Ali Arguvanlı’nın verdiği belgeler ve ilgili açıklamaları doğrultusunda kamuoyuna duyurmaktır. (Ankara 02 Mayıs 2013)

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..