Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

…Eğer ne olmasaydı… Türkiye çok daha huzurlu bir ülke olurdu…

…Eğer ne olmasaydı… Türkiye çok daha huzurlu bir ülke olurdu…
 

Değerli Necati Hoca kim bilir ne derdi...Alan içi dışı; puanı tutan tercihi yatanlara...Havra sokağı


Göçler!

Günümüzdeki gereksiz kutuplaşmaları besleyen faktörlerin efendisi göçler.

İç ve dış göçler.

Ülkeden çekip gidenler ve ülke sınırları içinde: Köylerini kasabalarını terk ederek oluk oluk büyük şehirlere akın edenler…

Ülkeden göç edenler azimli uyumlu çalışmaları sayesinde gittikleri yerleri ihya ederken…

Birinci ikinci kuşaklar hizmette kusur etmezken…

Yeni yurtlarına; aldıklarından fazlasını geri verirlerken...

Anavatan pek fazla sahip çıkamadı oğullarına kızlarına…

… Onlara farklı “niyetlerle” sahip çıkanlar oldu.

Denize düşenler: Farklı “niyetlilere” sarıldılar.

Yaban elin günlük yaşamı: Hasretle dolup taşarken…

Gittikleri ülkelerde: Akıllı, geleceğe dönük hesap kitap yapabilen düşünürler vardı.

Din ve inançların ne denli etkili olduğunun farkındaydılar.

Anadil eğitimi kaile bile alınmadı; ibadethanelerin çoğalması için var güçleriyle destek verdiler. İşleri güçleri düşünmek olanlar.

Adı sanı daha önce bilinmeyen, tanınmayan tarikatlar türedi.

Anavatana kadar dalları budakları ulaştı.

Seneler birbirlerini kovalarken; çıkışlardan çok duraklama dönemi yaşayan ülkenin gündeminde milli geliri eriten gelgitler yer alıyordu.

Birbirleriyle yakından uzaktan ilgisi olmaması gereken hayata yön veren “Din ve Siyaset” “Cami ve Milletin Meclisi” aynı mekânı paylaşmaya başladı.

Gündelik yaşamda; hazmı güç, anlaşılması zor bu durum ülke insanını yıpratmakla kalmadı aynı zamanda bölünmelere neden oldu.

Türkiye’nin: Gereken ilgiyi desteği ihtimamı göremeyen bölgelerinin insanı; köyünü kasabasını ardında bırakarak adı büyük şehirlerine akın ettikçe…

Ne yerli ne de sonradan olma şehirli huzur bulabildi.

Adı büyük şehirler devasa köylere dönüşürken ne varoşlarda yaşayanlar mutlu olabildi ne de varoşlarda yaşamayanlar.

Belediyeler: Sokak lambalarının sapanla kırılan ampullerini yenilemekten; seyyar satıcıları kovalamaktan öteye geçemediler.

Menfaatler adına istismar edilen din; birleştirici gücünü yitiriyor; asli görevinin dışına itiliyordu.

Küfürle eş değer bir kavram doğmuştu.

“Dinciler”

Onun üzerinden yapılan siyaset ucuz olmasına rağmen…

Kutuplaşmalar tıkır tıkır yol alabilsin diye…

Ülkenin tarihe mal olmuş önderi didik didik edildi.

Hatasız olana kul denemez ki...

O bizim kavmimize peygamber olarak gönderilmedi.

Arkaya baka baka yürünürse; günümüzü önümüzü görmemiz nasıl mümkün olabilir?

“Eğer ne olmasaydı” Ülkemiz daha farklı bir düzeyde olurdu…

DERSANELER ve Kanunu Maarifin akıl almaz değişkenliği…

Gençlerin bir istikbal bir meslek sahibi olmaması için gösterdiği çaba ve kösteklemesi de milli servetin kan kaybetmesine neden olan Arap saçı politikalarından bir tanesi…

İşte yukarıda değinilen hususların cılkı çıkarılmış olmasaydı; Türkiye politikası ve politikacıları köşe kapmaca derdinde olmayacaklardı.

Halka, dövüş sanatını öğretmek yerine siyasetle uğraşacaklardı.

Türkiye de aslanlar gibi olayları yakın takibe alarak kafasını dinleyecek…AB cde alfabesine takılıp kalmayacaktı.

13. Ağustos 2010 Cuma

Alev Meisel İnternetli Köy

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..