Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

"Ekincilerin kişilikleri kendilerine özgüydü"

"Ekincilerin kişilikleri kendilerine özgüydü"
 

OKTAY EKİNCİ


Not: "Ekincilerin kişilikleri kendilerine özgüydü" başlıklı yazıyı  yazılarımı yazdığım gazetem Muğla Devrim Gazetesi DURUM köşesinden Gazeteci- Yazar, Tarihçi, Muğla Devrim gazetesi Sahibi  Ünal Türkeş dile getirmiştir.

Bu yazıyı aşağıda "konuk yazar" başlığı ile vermekteyim.

Oktay Ekinci "CUMHURİYET GAZETESİ"nde "UYGARLIKLARIN İZİNDE" ve "ÇED" köşesinde yazılarını yazmakta ve mücadelesini dile getirmektedir..

Kendisi Kars doğumludur. Kendisine Kars'ın Anadolu'ya yayılan  özel evrensel sevgisi ve ışığı yansımıştır.

Babası Albay Süleyman amca Harbiyeli olarak (Ekinci) Muğla'ya geldiği yıllarda günlerini İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda geçirmiş, görevinin üstünlüğünü ve anlayışını bir ömür boyu sürdürmüştür..

Oktay Ekinci "Geçmişten geleceğe kentler kültürleri ve kimlikleri ile yaşar" demektedir.

Anadolu'ya yayılan tarihi mimari mirasın korunması yönünde mücadelelerini herşeyden önce tüm insanlığa hizmet  anlayışı ile   hukuksal olarak vermiş. Ülkenin bu anlamdaki gündemini dünya mirasına  taşımıştır.

Yaşadığım kentimden vurgulayacak olur isem,, Muğla'yı çevresi ile birlikte pek çok kültürel tarihini, kıyı ve çevre korumacılığını ülkenin tüm bölgelerine yayarak,   Muğla'da kentin korunması yönünde temel çalışmalarını büyük bir hızla ve inançla gerçekleştirmiştir.

Turizmin içlere çekilerek "deniz- güneş-kum" üçlüsünden çıkartılıp, kültür turizmine yönelik Muğla evlerinde nelere dönüşebileceğini program ve projelerle tarihi kentler birliği toplantısında dile getirmiştir.

Uygarlıkların izinden Tarihi Kentler Birliği oluşumuna dek, pek çok çevrenin dikkatlerini buraya çekmiştir.

Türkiye'deki çarpık yapılaşmanın önünü  kapatmak ve yaşanılır bir kent kimliği ile gelecek kuşaklara aktarmak,  asıl çabaları içerisinde olmuştur... Kentler ve  ülkeler ancak kültürleri ve gelenekleri ile kalkınma gösterebilir. Bazı ülkelere baktığımızda   öyle değil midir?

O gökdelenleri değil, kentlerin  mimari mirasına sahip çıkmıştır.

Okurları onun belgelerini ve inançlı mücadelesini görmüş,  onu yakından takip etmektedir.

Oktay Ekinci aydın kimliği ile özelliklerini bu mücadalede buluşturmuş ve ülkenin bu anlamdaki en izlenir ve örnek  bir  tarihsel, mimari  kişiliğidir..

Eşi Zehra Ekinci ile İstanbul'da yaşamaktadır.

Akıcı ve etkileyici  bir kalem, bir yazar, Ve bir mimar ,Oktay Ekinci.

Şimdi Muğla Devrim Gazetesi'nde DURUM köşesinde Ünal Türkeş'in dile getirdiği yazıyı yayımlıyorum.

(Nabide Kılınç)

Konuk Yazar:  Ünal Türkeş...

EKİNCİLERİN KİŞİLİĞİ KENDİLERİNE ÖZGÜYDÜ!

Türkiye’nin benzeri az bulunan aydınlarından değerli dost Oktay Ekinci’nin Cumhuriyet’teki son yazısıyla 85’li yılların Muğla’sına yeniden döndüm.Kurmay Albay Süleyman Ekinci Muğlalı Fıstıkoğullarının dünürüydü.

Kişiliğini çok sevdiğimiz, Muğla sevgisine hayran olduğumuz Edip Amcamızın kızı Zehra, Yüksek Mimar Oktay Ekinci’nin eşiydi.Muğla Oktay’ı Belediyesinin çevre dostu imar müdürü olarak tanıdı, sevdi.Yazı ailesine girdiği Gazetemiz Devrim’in Ekinci köşesinde, Muğla onun  yazılarını beğenerek tiryakisi oldu.Kardeşimiz Zehra, sonraki yıllarda Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim görevlileri arasındaki akademik yerini liyakatla aldı.

Gazetemiz Devrim’in Prof. Feyyaz Gölcüklü evinin bahçesine bakan güney tarafındaki küçük terzi dükkanı Edip Amcamızı sevenlerle her gün dolar, boşalırdı. Kurmay Albay Süleyman Ekinci’yi bu sevgi halesi içinde tandık, sevdik.

Muğla uzmanlığımın bir köşesinde Edip Amcanın müderris dedesi Tüccarzade Hüseyin Efendi bulunurdu.Muğla kuvvacılarının Kocamustafendi ilkokulunda oynadıkları İzmir’e Doğru piyesinde tüccarzade halkın omuzlarında salona getirilmiş ve ön sıradaki Şerif Efendi’nin kırmızı koltuğuna saygıyla oturtulmuştu.

Tüccarzade ülkenin Padişah etrafında kaynayan Müderrislerinden değildi.Muğla kuvvacılarının aralarında, topladığı kongrelerde Ankara’ya gelen ve TBMM’ni kuran M.Kemal Paşa’nın yanındaydı.Edip  amcamız dedesiyle ilgili çok değerli anılarını, eksiltmeden, dün cereyan etmişçesine tutkulu ve canlı anlatmayı pek severdi.

Bu anılar Sayın Süleyman Ekinci’nin Harbiye’den aldığı bilgilerin ışığında daha güncelleşirdi.Kars onun ata yurduydu. Dede Korkut’tan bu yana Kars Anadolu’nun Türkmen ve Yörük kültürlerini gönülden karşılayan Serhat şehriydi.İdari bölünmelerde Kars, ara ara Türk yönetimlerinden ayrı düşmüştü.

Rızası olmadığından bu ayrılıklar Kars’ın Türkmen kimliğine zarar getirmemişti. Kars’ı bir dönem TBMM’de temsil eden gazeteci Cengiz Ekinci Süleyman Ekinci’nin kayınbiraderiydi.1950’lerden 1980’lere Kars’ı Ankara’da temsil eden ünlü Milletvekili ve Senatör Sırrı Atalay, Süleyman Ekinci’nin sevdiği hemşehrilerinin başında gelirdi.

Kars’ın Cumhuriyet’le çakışmasının özünde savaşlar ve kırımlar görmüş ata yurdunun daima barıştan yana yer almasının nesnelliği yatmaktaydı. Kars aydınları bu nesnelliğin tabanında siyasal fark gözetmeden yan yana ve barış içinde beraberdiler.

20. yüzyılın ilk yarısında emperyalizmin Anadolu’ya yönelik saldırıları, kuvvacı ve ulusalcı kimliğiyle Osmanlı kurmaylarından ayrılan Mustafa Kemal Paşa’nın “Hattı savunmak yok, sathı savunmak var. O satıh bütün vatandır” inancının meşalesiyle eriyip gitmişti. Kars Cumhuriyet yıllarında bu meşaleyi Anadolu’da en ikirciksiz tutan illerin başında gelmekteydi.

Oğlu Oktay’ın Muğla damadı oluşuna çok sevinmişti.Güneybatı’nın aydınlık ili Muğla, Kuzeydoğu’nun Serhat şehri Kars ile benzer dünya görüşlerine sahipti.Kars kapısından giren Türkçe’nin arı, duru, öz ruhu aşıklarıyla ve sazlarıyla  tüm Anadolu yaylalarında esip Güneybatı’ya vardığında Muğla kapısında Rönesansın ve Reformun Anadolu’ya uzanan  özgürlük havasında Türkçenin yeni bir ses ve bilinç dalgası haline gelmekteydi.

Edip Amcaya ve onun etrafını sevgi halesi şekilde çeviren bizlere sevgisinin nedeni buydu.Sayın Oktay Ekinci babasından aldığı bilgi ve bilinç içinde köşesinin son sorusunu şöyle soruyordu.“12 Mart ve 12  Eylül’de Türkiye kan ağladı. Hangi komşumuz bu mezalime seyirci kalamayız deyip Evren rejimine karşı savaş tam tamları çaldı?” Baba Süleyman Ekinci, Yaz aylarında gelip Feyyaz Gölcüklü bahçesinde söyleştiğimiz sohbet günlerinde insanlar gibi ulusların da kendi ayakları üstünde kendi güçleriyle dik durmasını isterdi.

Amerikan emperyalizminin yurdumuza düşürdüğü gölgeden itibaren gücümüzden belki çok şeyler yitirmiştik. Ancak ulusalcı kimlikte ve kuvvacı duruşta sonuna kadar Mustafa Kemal’e bağlı kalan iller Kars ve Muğla örneğinde olduğu gibi sükutun değil hamlenin içinde olmuşlardı.

Bezginliği hiç duyumsamadan, daima  umut içinde yaşamışlardı.Muğla’nın tüccar hoca arkasında yükselen umudunu, bugün yaşlı kimliğiyle Edip Amca temsil etmekteydi. Genç kimliklerimizle bizler gönüllerimizden hiç indirmediğimiz Edip Amcamızla umudun ışığını Muğla’da yakmayı sürdürmekteydik.

Kendisi Serhat şehri Kars’tan Muğla’ya baktığımda aynı duyguların ve inanç dünyasının içinde olmakla ayrıca onur durmaktaydı.Bundan büyük yurtseverlik düşünülemezdi. Hele ülkemizin etrafında sıralanın Orta Doğu’nun  geri bırakılan ülkelerinde değil bunları düşünmek, hayal etmek bile mümkün değildi.

Oktay Ekinci’nin yazılarını her okuyuşumuzda Muğla’da sönmeden yanmaya devan eden Kuvayı Milliye ateşini yeniden görür.Kars ve Muğla’nın benzer düşünce dünyalarının tüm ülkeye egemen olmasını dilerim.      

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..