Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '09

 
Kategori
Haber
 

"Ekmek arası ekmek" yiyen çalışanları ile 2010 Türkiye'si...

"Ekmek arası ekmek" yiyen çalışanları ile 2010 Türkiye'si...
 

Memleketimden insan manzaralarına her gün bir yenisi daha ekleniyor. İç acıtan, dehşete düşüren, 'olamaz' dedirten cinsten.

Siz hiç “ekmek arası ekmek” yemek nasıl oluyor biliyor musunuz? Ben de bilmiyordum düne kadar. İkitelli Organize’de bir sanayi sitesindeyiz. Öğlen saati -gariban restaurant’ı – büfeye gelenler sipariş veriyor “ekmek arası ekmek abi”. Büfeci yarım ekmeğin arasını açıyor, içini çıkartıyor, o içi , sosis yada kızartmanın salçasına batırıp içine yerleştiriyor ! Fiyat 1.-tl. Doymuyor belli ki gözü yemek kaplarının içinde. Soruyor yeniden “abi az sosis koysan kaç para?” 2.-tl. “Kalsın abi hayırlı işler”…Gözgöze gelmemek için olağan üstü çaba sarfediyorum. Her ne kadar yediğim menemen olsa da 1.tl’lık mönünün yanında 3.tl’lık menemen lüks kalıyor !

40 yaşlarında biri geliyor, elinde bir yemek fişi. 3, 5 tl. Büfeci alışık, fişi alıyor “Çıkışta uğra abi hazırlarım.” diyerek gönderiyor. Yaşı gibi 40 kilo civarında bir işçi. Rengi sapsarı, öksürüyor, zor yürüyor. Meraklı bakışlarıma yanıt gecikmiyor . “Abla şaşırma burası hep böyle. Bu adamın ailesinde 5 kişi var. 600 tl maaş alıyor, evi kira. İkitelli’de 400’ün altında kira yok. Ne yapsın ? Şirketin verdiği yemek fişleri ile yemek yemiyor, yiyeceğini ekmeğin içerisine koyuyorum akşam eve götürüyor !” Menemen boğazıma diziliyor ! Yemeden kalkıyorum.

Büfenin az ilerisinde pideci ve bir tabldotçu var. Önce tabldotçuya uğruyorum fiyat öğrenmek için. 4 kap yemek 2, 5 tl ! Nasıl oluyor bu fiyata diye sormaktan alamıyorum kendimi. “Bizi kurtarıyor” diye cevap veriyor ters ters. Göz ucuyla yemeklere bakıyorum. Görünen kalın bir tabaka salça ve yağ ! Altında ne var meçhul ! Büyükçe bir tencerede de aynı şekilde bir salça yağ karışımı var dumanları çıkan. Çorba zannederek istiyorum. “O kalan yemeklerin artanları. Akşam eve giderken sefertasına koyup götürüyorlar. Parasız !” Kimler ? diye soruyorum, “sitede çalışanlar.” Hani bir tabir vardır “Küçük dilini yutmak.” aynen o durumdayım. Etrafıma bakıyorum. Kuru fasulye, mercimek, nohut, izmir köfte yiyenler var. Şimdi bu insanların tabağında kalan ‘artıklar ‘bu tencereye boşaltılacak, akşam iş çıkışı birileri bunu alıp evine götürecek !

Pideciye takatim tükenmiş bir şekilde girip, çay istiyorum. Sigara yasak diye kapının önünde oturuyorum. Soğuğu hissetmeyecek kadar üzgün ve gerginim. Pidelerin uç kısımları vardır, içi boş ve sert. Onları bir kenara yığmış dükkan sahibi. Yine aynı şekilde tabaklarda kalanlar !Duyduklarım ve gördüklerimden sonra inanıyorum ki bunları da gelip alanlar var. Nitekim yanılmıyorum. Garson “ bunlardan papara yapıyorlar abla. Müşterisi çok. Kilosu 500 krş. "Ayran kutularının dibinde kalanları da topla alırız " diyorlar ama patron kızıyor ! Hastalık var ortalıkta bulaşır çoluğa çocuğa diye vermiyor !”

Fakirlik demiyeceğim, açlık, sefalet diz boyu İstanbul’un göbeğinde. Yeni çıkan yasa ile artık özel hastahaneler devri dar gelirli için kapandı. Bu nedenle de Devlet hastanelerinin durumunu varın siz düşünün. Hastahane olsa yine bir nebze. Halkalı da yükselen dev bir İstanbul var. Lale şehir, Ihlamur evleri, Soyak Olympia kent, Avrupa konutları, Atakent, TOKİ evleri v.s diye sıralanıp gidiyor. Bir tane yeni açılan Devlet hastahanesi var, o da ihtisas hastanesi. Kalp ve göğüs. Uzman dahiliyecinin önünde uzayan kuyruklardan sıra gelmesi mümkün değil, gelse de nasıl muayene edileceğinizi varın siz düşünün ! Özel hastahaneler var , başım ağrıyor diye gitseniz serum takıp ekstra para isteyen. Artık dar gelirli onlara da gidemiyecek…Aynı manzara Başakşehir denilen ultra lüks binaların yer aldığı bölge için de geçerli. Tek bir Devlet hastanesi…

Taşıma su ile değirmen dönmez. Belediyelerin yardımlarının bu kadar aç insana yetebilmesi mümkün değil ! İş yok, iş yerleri kapanıyor birer birer. Ayakta kalanlar da ya sigortasız çalıştırıyor, ya maaş ödeyemiyor, ya da asgari ücretten fazlasını veremiyor. İşçiler , özel sektörün asgari ücretine aç kalma pahasına katlanıyor. Biliyor ki zam dese kapının önünde, görüyor ki eskisi gibi iş yok, patron dayanmaya çalışıyor bunca insan sokakta kalmasın diye…

Hayatımın hiçbir döneminde görmediğim şeyleri görüyor, duymadıklarımı duyuyorum ! Birileri sürekli suni gündem yaratıp, bu gerçekleri ört bas etmeye çalıştıkça da öfke kontrolümü kaybediyorum ! Ülkeyi ve insanları düşünen hiç kimse yok ! Halk bu halde ise bu bizi yönetenlerin aczidir ! Bu vebale, iktidardan, muhalefete herkes ortaktır ! Bir grup, hükümete sırtını yaslayıp kan emen böcekler de dahil olmak üzere...

Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü bir devlettir. Gücünü halktan alır. Halkın her konuda bu denli güçsüzleştirilmeye çalışılmasının altında art niyet olduğuna inanıyorum artık. İnsanlarımız aç susuz, kamplara bölünmüş, birbirine ötekileştirilmiş; birlik beraberliğin yerini, taşlarla, sopalarla, yakarak, yıkarak , öldürerek , adeta intikam alırcasına bir vahşet almış !

Türkiye 2010 ‘a bu gerçeklerle giriyor ! Ekmek arası ekmek yiyen bir halkla…

17.12.2009

Nur Zeynep Çelik

Not: Bu görüntüleri merak edenler , Aykosan, Marmara, Bağcılar-Güngören, Dolapdere, Metal-iş sanayi sitelerini gezerek gözleri ile görebilirler..

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..