Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

23 Aralık '06

 
Kategori
Yılbaşı
 

"En..."

"En..."
 

Bebek, anne karnındaki güveni, sıcak-sıcacık ortamı, zorla itilerek gönderildiği hastalıklı yaşamda neye uğradığının şaşkınlığındayken yediği şaplak gibiydi göz yaşı bezinden dışarı itilen damlanın o an için yaşadıkları. Buluttan kendi isteğiyle güle oynaya bir ulu çınarın yapraklarını kaydırak yapıp dallarından toprağa süzülürken damla, gölgedeki büyük yaprakta dinlenmek için durduğunda, baktı çınarın gövdesine uzun uzun. Gövdesinde "bir tokatın" ince izi dışında hiçbir çizik, hayvanların girip saklanacağı ne bir oyuk vardı ne de çürüme. İki küçük çınar daha vardı arkasında ve göle bakıyordu yüzleri. Suyun üzerinde taş saydıran adam, arabasını uzaktan kumanda açarken; "ben geliyorum, açıl susam" dedi içinden. Taş iki defa sektikten sonra az önce "A" harfinin kuşağını yapan divitin ucuna çarpı... Adam arkasına bile bakmadan gittikten sonra Ay, tüm vahşi sarılığıyla gülümseyerek doğdu.

Ayın aydıyıydı ve zaman durmuştu.

Ustanın elinde ucu kırılmış divit ve oraya buraya savrulmuş mürekkep damlacıkları ebruli bir ürpertinin şaşkınlığıyla suya sığındılar.

Usta çınara döndü; neden?

Çınar uluydu, bilgeydi belki ama takıntılarını, kendi deyişiyle "sigaranın bırakamadığı dumanı" gibi obsesyonlarına güvenerek sığındığı yerden seslendi: "Adamın birisi, hem de denizci, yazmış on cilt defter, getirmiş bana; "usta bir bakıver şunlara."

Adam sanıyor birkaç çızıktırmayla olunur yazar. "Kaç yazar oğlum?" dedim senin defterin, "kaç yazar?" Okusana Mobydick, öğrensene denizi. Sen balıkçı adamsın, balıkları yazarsın, kaç kilo parası? Madem yazacaksın, okumalısın Mobydick'i. Çocuk; baktım konuşacağı bildik; defterlerini verdim kolunun altına, zaten okunmaz yazısı, haydi kendi yoluna. Bir çift sözü yine de giderken söyledi denizci: "Eğer, balıkçı teknem saplamışsa kıyıya, kuma, bilmem gerekmez mi havayı, şehri, arabayı, insanı ve yapılanları; üstelik yanlış olanları... bilmem gerekmez mi yazılanları suya? Beyaz balinayı öldürmek uğruna savaşanı gördüm sizde, umudum azaldı git gide..."

Sordum Latif’e kimdir bu denizci?

Abi iyi çocuktur, azıcık kafadan çatlak. Yoksa cüret eder miydi senin yanında konuşmak? "Doğru" dedi, doğru... -Tüm kibrimle... İnandım yaşadıklarıma tüm kalbimle...

Usta: "Az önce binip arabasına bakmadan arkasına; öğrendi sizden her şeyi anlaşılan. Kalp kırmak, gönül; onarılmaz sekerken taş, kırılan divit, ağlayan mürekkep. Benden yana yufka selam, onlara sormalı sıradaki kim? Sana bakınca usta, bir tokatla geçmiş ömür, bu kin, bu kendin sömür..."

Yağlamayı yeğlemedi o. Suçu o. Kendi o.

Yıl 78, yağ kuyruğu unutmam ağustos yanığı nem. Geldi sıra, o zaman 10 yaşında; çocuk oynamakta bozuk paralarla sırada. Düşürmüş 17 liradan 1 lirayı mazgala; "çıksam mı sıradan? yoksa tüm gün bekledim verirleri mi yağ?".

İstanbul beyefendisi atıldı: "1 YTL ile wc’ye gidilmez, ettiler tiyatroların içine. Hadi git baban versin 1 lira."

Eve geldi çocuk, gitti sıra. Söyleyecek annesine bekler azar, belki sopa. Fakirlik tokadı inmedi yüzüne. Babası dedi; "memurum beş çocuklu, ekmek aslının ağzındayken kaymakta midesine. Yarın çalışacaksın ve sonra da, tarlada."

"En" sordu; "bu yazıda ben neredeyim?"
Dedim ki; "ne kadar "e" varsa topla, bir de "n"leri...
"E" şaşırdı, tek başına n(e); okunuyor yabancı dil e"n". Aman çaktırmayın, derinden başlasın "en..."
Madem öyle ben de başlayalım "en"lerden...


1) Yılın basın, yayın ödülü: MİLİYET BLOG EDİTÖRLERİ

İnanılmazlar, inanılmazlar... 20 bin yazı... milyonlarca kelime... ne göz dayanır, ne beyin... üstelik imla hatalarını düzeltmek... üstelik nazlarımızı çekmek... üstelik saygın ve öğretici-bilge olabilmek.. üstelik insan kalabilmek... üstelik ilkeli olabilmek... üstelik benim de onları çok seviyor olmam nedeniyle basın emekçisi sevgili blog editörlerimizi yılın basın yayın en iyileri diyorum.

Dünyanın en güzel çiçekleriyle...

2) Yılın tiyatro oyunu: Antiloplar... Hem konusu hem de oyuncuların bir araya gelişi nedeniyle seçtim. İşin garip tarafı izleme şansım olmadı ama fragmanlarından ve imzasını atanlardan yöne hiçbir kaygı taşımıyorum.
3)Yılın tiyatro erkek oyuncusu: Cüneyt Türel. Harika bir oyuncu ve ses rengine sahip. Ulu, gerçek çınarlardan
4) Yılın tiyatro kadın oyuncusu: Lale Mansur...hep hakkı yenir ama o da hep olumludur.Çok iyi bir oyuncu bence.
5) Yılın romanı: Beni çağıran olmadı.
6) Yılın ressamı: Sayın Bedri Baykam ve özgürlük.
4) Yılın şarkısı: Sezencik ve "uzak benden aşk".
5) Yılın kitabı:İnsanın taşrası, Canetti.
6) Yılın gafı: "Kaç koyun güttün?" Üzerinde durulmadı ama Osmanlı'dan miras, koyun yerine konmak. Sayın Demirel iyi bilirler.
7) Yılın TV dizisi: Elektrikler kesilmişse veya TV'yi kapatmışsanız; "çevrenizde yaşananlar".
8) Yılın filmi: Uçan hançerler. Bu yıl izledim. Harika bir aşk filmi
9) Yılın film müziği: Hero ve yine uçan hançerlerin müzikleri(geçmiş yıllarda ödül almış bile olsalar yeni keşfedilen yenidir).
10) Yılın çaresizleri: Daha önceki "resimdeki adamdan" bahsettiğim şartlarda yaşayan çiftçiler, tarım emekçileri ve soğuk.
11) Yılın gevezeleri: Bülent Ersoy ve ekibi: Şarkı söylemesi için emanet verilmiş bir sese bu denli kıyılır.
12) Yılın sporcusu: İstanbul’da işe gitmek için sabahın kör saatinde yollara çıkan maratoncu İstanbullular.
13) Yılın sevgisi: Çin’de klozetten kurtarılan bebek.
14) Yılın "iğrençüstüsü".......tahmin ettiğiniz ve yazmak istemediğim konu...
15) Yılın güzeli: Venezüella dünya güzeli
16) Yılın politikacısı(siyasetçiyle politikacı arasına incecik; çıt kırıldım bir nüans vardır): Köyün toprağını yazlıkçılara satan muhtar emmiler.
17) Yılın üçkağıtçıları: Küpürcülük yapanlar.
18) Yılın aşkı: Dizi veya film setinde esas kıza aşık olan ışıkçı.
19) Yılın öfkesi: "Halk ne derse o olur" kaçışı.
20) Yılın "ağızda çiğnenen" ve çoğu zaman da aşağılayıcı anlamda kullanılan kelimesi: Millet (Anavatanına 15 bavulla giden bir siyasetçinin hatırası)
21) Yılın köşe yazarları: İnanılmazı başarıp her gün yazabilen çınarlar, sayın Cüneyt Arcayürek ve sayın Çetin Altan
22) Yılın saçmalığı: Dubai’ye giden Ayşe.
23) Yılın komiği: Cem Yılmaz. İlk defa kendini tüm millete güldürmeyi başarması. Olgun insan kendisiyle alay edebilen ve ettirebilendir. Tüm zekasını ayakta durabilmek adına kullanan; kendine kullanan adam.
24) Yılın TV kanalı: İz tv
25) Yılın TV tiyatro dizisi: Bir demet tiyatro.
26) Yılın politikacıları: Anadolu’nun, yaklaşan seçim nedeniyle partileri-merkezleri arşınlayan, "herkesten açıkgözleri" bekler sıra; ellerinde yağ...
27) Yılın Türk filmi: Kısık Ateşte 15 Dakika. İlk Billy Wilder denemesi. Belki kötü bir kurgusu var ama ilk işte; ilk göz ağrısı...
28) Yılın en kötü romanı: "Kar", Sayın Orhan Pamuk
29) Yılın ikinci en kötü romanı: Tolstoy, "Kazaklar"(yıllar sonra okuduğumda edindiğim izlenim nedeniyle)
30) Yılın en kötü gezi yazısı: Mustafa Balbay, "masa dağı"
31) Yılın en iyi magazini: Sanatçı kelimesini ayaklar altına alanların göründüğü tüm programlar.
32) Yılın en kalıcı adamı: Hurdacı Muharrem: İnternet tarihinde yapılmış ve tekrarı olamayacak telefon şakasının hala mali tarafından söylenip durması nedeniyle.
33) Yılın en iyi kadını: Hekır ana.Ev kadınlarına interneti sevdirebilir diye...
34) Yılın en gariban filmi: Dünyayı kurtaran adamın oğlu.
35) Yılın kamyon şoförü: Kaza yapmayan, kurallara uyan, en güzel yemekleri yapan yerlerde durup istirahat eden ve Sezen dinleyen.
36) Yılın en iyi memurları: Acillerde gece gündüz çalışan, analarına bile küfür edilse görevini bırakmayan tüm sağlık emekçileri.
37) Yılın en iyi yemeği:Patates musakkası.
38) Yılın en iyi eşi: "Çay yapayım mı" diye soran.
39) Yılın en iyi çocuğu: Kitap okumaktan keyif alan.
40) Yılın en bahtsız rengi: Mavi; ilk kirlenenlerden.
41) Yılın pisişik hastaları: Tüm yazarlar:)))
42) Yılın mız mızları: Avrupalılar.
43) Yılın dev aynasındakiler: Rumlar.
44) Yılın kahramanları: Mayın kurbanları.
45) Yılın korkağı: Kofi Annan
46) Yılın işbirlikçileri: Bencil zenginler.
47) Yılın en dipteki: Attığı bombanın ne yaptığına bakmayan.
48) Yılın vahşeti: Terör
49) Yılın en kötü hormonluları: Berdelciler.
50) Yılın acınasıları: Tüketim çılgınları.
51) Yılın asalağı: Egzozunu çalışır halde, araçlarını gerekmedikçe kullananlar "çevre asalığıdır".
52) Yılın ezgisi: Beethoven altıncı senfonisi. Daha ayrıntılı sonra değineceğim.
53) Yılın korkusu: Deprem
54) Yılın hayvanı: Soyları her geçen gün tükenen "kaplanlar". Uzak doğuluların "havalarda uçup kılıç sallayacağım" diye kendi masalları için kurban ettiği muhteşem yaratıklar: Kaplanlar. Üzerlerindeki her "iz", bir başka anlam taşıyan ritüeller... (masallar filmlerde güzeldir)
55) Yılın en iyi insanı: Mutluyum, nefes alıyorum diyeni...
56) Yılın ironikleri: Bayram sonu İstanbul’a dönenler ve aşk yaşayan-an-lar...
57) Yılın en keyiflileri: Mutluluk hırsızları.
58) Yılın en tatlı insanları: Ferdi'nin yaşaması için gönülden müacedele edenler...
59) Yılın en iyi tanışmalarım: Tanışmaktan ötürü onur duyduğum; Editörlerimiz, Pirmete ağabey, Fulya, Başak, Süleyman abi, Reha bey, Uçan kartal, Deniz ve lyssa hanım, Vakayünivis, Emekli subay, Kerem, Sibel, Son_ay, Tervedus, Seydi, Filiz, Ömer ağabey, Serap, Sema hanım, Yağmur zamanı, Su, Alptekin, Beyza kardeşim, Aydın bey, Pelincik... İnanın mutlaka şu an için isimlerini anımsayamadığım, çok sevdiğim sizler en iyi tanışmalarımdı. İsimlerini yazamadıklarım lütfen kırılmasınlar...

Yeni yıl yazısında buluşuncaya dek sağlıcakla kalınız...

Not: Resimdeki limonların bebek halleridir. Bir ay sonra başlar bu renkte gülümsemeye. Daha önce kullanmıştım ama çağırdı işte:))

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..