"Ergenekon" oldu "aydinaKON"

Ergenekon davasi ergenekon olmaktan cikip "aydinaKON" davasi oldu. Son dalga karaya oturdu. Dalgalara yon verenlerin sapkalarini onlerine koyup biraz dusunmeleri gerekecek. Hukuk ulkelerinde once delil elde edilip sonra tutuklama olurken, Turkiye`de bir ilke imza atilip, once geceyarisi baskinlari ile insan haklarina aykiri hareket edilerek tutuklamalar yapilip, daha sonrada delil toplama isi gerceklestirilmeye calisilmaktadir. Deliller arasinda Ataturk`un Nutku`da yer aldigina gore, Nutuk birinci derecede suc unsuru olarak degerlendirilecektir. Oyle bir orgut plani sunuldu ki, birbirinin ismini hic duymamis olanlar, Susurluk davasinin savcisi ile hukumlusu, bilim adamlari ile capulcular, emekli pasalar ile gazeteciler, sivil toplum orgutu yoneticileri ile parti baskanlari, birbirlerini gorseler bir kasik suda bogacak olanlarin hepsi ayni orgutun mensuplari olarak ilan edildi. Hepsinin merak ettigi konu, orgutun liderinin kim oldugu. "AydinaKON" senaristleri henuz liderin ismini telaffuz edemiyorlar. Biraz daha sindirme islemi gerceklessin. Ondan sonra AydinaKON orgutunun liderinin, Turkiye Cumhuriye`tinin kurucusu, cagdasligin oncusu, gericilerin basdusmani, Ulkeyi Turk gencligine teslim eden (Turk gencliginin ulkeyi getirdigi duruma bakin) Avrupa`nin gipta ile seyredip, yaptiklarini takdir edip eserini ortadan kaldirmak icin her yola basvurdugu, laikligi Turk Anayasasina koyulmasini saglayarak, musluman bir ulkeninde modern olabilecegini kanitlayan Mustafa Kemal Ataturk oldugunu soyleyecekler. Yoksa ulkerin gururu olan bilim adamlari, toplumun sevip saydigi gazeteciler, hayatini topluma adamis kisiler, ömrunu Turkiye`yi korumaya adamis pasalar, gece yarisi operasyonlari ile, ugursuza, dolandiriciya, banka hortumcusuna, ihale takipcisine reva gorulmuyen bicimde, apar topar, onur kirici sekilde evlerinden alinarak emniyete goturulmezlerdi.

Turkiye Buyuk Millet Meclisi Baskani yasananlar sonunda tepki gostermek zorunda kaldi. Kultur bakanida birseyler soylemek zorunda hissetti kendini. Cumhurbaskani`nin bu konular ile ilgilecek vakti yok. O zamanini uluslararasi iliskilere ayiriyor. Basbakan ise isin basinda ben bu davanin takipcisiyim diyerek rengini belli etmisti.

Bu davayi toparlamak o kadar kolay olmasa gerek, tutuklularin davada ayni salonda olmasi gerekecek. Salon icin herhalde Stadyumlardan birisi ayarlanacak, savunma basladiginda savci davanin icerigini okuyacak, ismini okuyacagi bir ya da iki kisi savunmasini yaptiktan sonra (savunma uzun olacagi icin) gun bitecek. Mahkeme durusmayi ileri bir tarihe erteleyecek. Ogun icin yapilan hazirliklarin tumu bir sonraki mahkeme gunu tekrar yapilacak. Tum dunya medyasi haber programlarinda gunun komedisi olarak, olayi izleyicilerine sunacaklar. Bu senaryonun yazicilari gun gectikce isin icinden cikamiyacaklari bir girdabin icine girdiklerini anlayacaklar. Olan gururu kirilan insanlarimiza, zamanini abuk sabuk islerle yitiren Turkiye`ye olacak.

Bu davanin faydasi olmayacak mi ? Tabi ki olacak bunun faydasini bir sonraki secimlerde gorecegiz. Kibris`ta gectigimiz hafta nasil goruldu ise.

Bu dava tarihte Turkiye adaletinin kara lekesi olarak yerini alacak. Guinnes dunya rekorlar kitabinada en fazla sanikli dava olarak gececek.

Vicdani olan herkesi yasananlar karsisinda duyarli olmaya davet ediyorum. Bugun adi gecen sahislara yapilan muamelenin yarin size yapilmayacaginin garantisini kimse veremez.
"Cesur insan bir kere ölür, korkaklar ise her an ölür ölür dirilir."