Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '18

 
Kategori
TV Programları
 

"Erkenci Kuş" Neden Başarılı Oldu?

"Erkenci Kuş" Neden Başarılı Oldu?
 

Hemen şunu söyleyeyim; “Erkenci Kuş”  Gold Film ile buluşmadan önce uzunca bir süre sektörde yapımcı yapımcı dolaştı.

Ve  gittiği her yapım şirketinin  toplantı odasında “milyon kez yapılmış, çok kötü iş, bunda yeni olan ne, yine Kiralık Aşk’ı yazmış getirmiş, hayatta tutmaz” gibi cümleler havada uçuştu durdu.

Sonunda da tutmaz diye düşünülerek proje kibarca reddedildi.

Aslında haklılar...

Zira “Erkenci Kuş” “Kiralık Aşk” dizisinin bariz bir şekilde çakması.

Hatta şöyle söyleyeyim, Erkenci Kuş dizisi bazı olay örgülerini ve sahnelerini, hiç uğraşmadan bire bir Kiralık Aşk’tan almış.

Tabi proje sahibi aynı isim yani Meriç Acemi olunca, bu gayet rahatlıkla yapılabilir ve içe sindirilebilir bir hal oluyor.

Konu basit...

Bir adam ve ailesi acil paraya ihtiyacı olduğu için adamın arkasından iş çevirmek zorunda kalan kadın arasında doğan aşk.

Aşkın engeli, kadının sakladığı sır. 

Karikatür tiplerden oluşan bir şirket, şirkette yaratılan inandırıcılıktan uber uzak sanal sorunlar,

Yine karikatür tiplerden oluşan bir mahalle ve mahallenin abidik kübidik didişmeleri,  

İnsanı geren, uydurmasyon sahnelerle donatılmış mantıksız bölümler,

Ve ana kadın ile ana erkek karakterin bir mekânda mecburen yalnız kalabilmeleri ve yakınlaşabilmeleri  için deveye hendek atlatmalar…

Yani…

Çoğu romantik komediye baktığımızda Erkenci Kuş çok da farkı bir şey yapmış gibi görünmüyor. 

Peki o zaman Erkenci Kuş nasıl oldu da diğer diziler arasından sıyrıldı?

Bunun iki nedeni var aslında;

Birincisi oyuncu seçimi...

Nasıl Barış Arduç ve Elçin Sangu’nun enerjisi tuttuysa, Demet Özdemir ve Can Yaman’ın da enerjisi tuttu. 

Demet Özdemir’in inanılmaz sıcak ve sempatik bir enerjisi var.

Oyunculuk performansı da beğenilmeyecek gibi değil.

İyi bir romantik komedi oyuncusu.

Şöyle bir eski projelerine sırayla tekrar baktım da, başladığı ve vardığı yer arasında dağlar kadar fark var. 

Gittikçe kendine güveni gelmiş ve daha da önemlisi her projede biraz daha karaktere kendini bırakmayı başarmış bir isim. 

Genelde bizdeki bazı "oyuncular" oynarken kendini dışarıdan seyreder. Nasıl göründüğünü düşünerek oynar. Bu yüzden de büyük bir kısmı resimden öteye gidemez. Bir süre sonra da tarihin tozlu raflarında yerini alır.

Oysa; Demet Özdemir aklındaki "aman güzel görünüyor muyum acaba"  diyen sesi kapatmayı başarmış. Kendini Sanem'e bırakmış.  

 erkenci kuş

Ve Can Yaman...

Bence Erkenci Kuş'daki en önemli faktör Can Yaman.

Her ne kadar telefon tutarken ki o tek parmak havadaki hallerini, kullandığı abartılı beden dilini ve yürürken az sonra Harmandalı oynayacak herhalde dediğim kanatlanmaya çeyrek kala kollarını sevmesem de, kesilikle Erkenci Kuş 'un kilit noktası.

Zira dizi Can Yaman üzerinden götürülen seksüel çekimler sayesinde yürü ya kulum dedi.

Bu da ikinci neden...

Hiç hadi canım demeyin... 

Can Divit'i neredeyse her bölüm dört beş kere; üst bedeni çıplak bir halde ya spor yaparken ya duşa girerken ya duştan çıkarken ya da havuzdan çıkarken görüyoruz.

Gömleklerin hepsinin düğmeleri bedeninin yarısına kadar açık ya da tişörtleri derin v yakaya sahip…

Bu arada ana kadın karakterle öpüşmeye çeyrek kala halde mizansenler yine her bölümde beş ya da altı kere kullanılıyor.

Farkındaysanız özellikle son iki bölümde de ana kadın karakter üzerinden seksüel çekimler başladı.

Gözler, dudaklar, boyun kıvrımı, boyun kıvrımı üzerinde ilerleyen parmakların detay çekimleri…

Aslında ortada senaryo yok, net bilgi... 

Sadece ana kadın ve ana erkek karakteri, bir mekanda bir araya getirecek uyduruk nedenler bulunup, hep aynı seksüel yaklaşımlarla yapılan çekimleri izliyoruz.

Bu arada Erkenci Kuş’un kötüsü Sevcan Yaşar'ın canlandırdığı Aylin Yüksel de, son zamanlarda izlediğim en seksi kadın karakterlerden biri.

Ve bu yönü öne çıkarabilmek için özel bir çaba harcandığı da belli.

Sonuç... 

Satılan şey sadece bu seksüel yaklaşım. 

Tüm dünyada, televizyon ya da sinema fark etmez, en çok “şiddet” ve “cinsellik” satar.

Bizse dünyadan farklı olarak, kadın seksapalitesini satamadığımız için her fırsatta erkeklerin göğüslerini gösterir olduk.

Bu kadar.

Romantik komedinin matematiği sadece bu ve aslında kurmak da çok kolay…

Bu işin en zor yanı, enerjileri birbirini tutacak doğru iki oyuncuyu bir araya getirmek.

Ve yanına da, bugün on beş sayfa çekip gideyim demeyen, romantik komedi matematiğini bilen bir yönetmen koymak.

Erkenci Kuş ’un yönetmeni Çağrı Bayrak, her fırsat bulduğu sahnede bu seksüel dili sonuna kadar sağıyor, pazarlıyor.

Bence oldukça başarılı.

Bu sayede olay örgüsü ne kadar saçma olsa da, bir kadın ve bir adam arasındaki seksüel çekimi izler hale geliyoruz.

Mantık aramadan, düşünmeden, lay lay lom geçen 120 dakika…

Zaten bize bu işler tam da bu cümleyle sunuluyor.

Yani kimsenin “ben muhteşem yeni bir fikir buldum, zekice bir kurgum var” iddiası da yok.

Söylenen; beynini kafandan çıkar, koltukta yanına koy ve düşünmeden bizi izle.

Yakışıklı, kariyerli, zengin ve seksi adamın, mahallede aslından senden hiç de farkı olmayan kıza âşık olma yolculuğuna bak.

Sadece keyfini çıkar.

Evet, Erkenci Kuş, yaz boyunca istikrarlı şekilde izlediğim tek dizi.

Koskoca lüks villada, kızla adamı denk getirmek için, kurutma makinesini bile adamın yatak odasına koydular ama olsun…

İzliyorum ben... 

Sahne aklıma geldikçe hala sesli gülüyorum, o ayrı.

 

*******************************************************

  • Televizyon, sinema, yaşam, patiler, ilişkiler ve sokaktaki hayat üzerine diğer yazılarımı okumak istiyorsanız, http://www.bibaksana.com.tr adresli bloguma uğramayı unutmayın. :)

********************************************************

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 172
: 1971
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Okur, gezer, izler ve yazar...                 ..