Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '06

 
Kategori
İlişkiler
 

"Et tu brute?, then fall Caesar”

"Et tu brute?, then fall Caesar”
 

Dostlarım;
sessizliğin içinde kendimizle buluştuğumuz o özel anların bir yerlerinde, zaman zaman bir ses işitiriz.
Ve o an görürüz ki, aslında sol yanımızda halen belkide Julius caesar' dan bile, fazla bıçak izi taşıyor olsakta, hayattayız. Ve bir kez daha fark ederiz ki, geçmiş artık ardımızda kalmış ve yaşama iç güdüsünün karalılığı ve azmi hayatı bizim için de hala yaşanası kılmayı başarmış.

Her ne kadar, biz var oldukça vücutlarımızda ki izlerinin silinmeyeceğini bilsekte; onların yaşamımıza deneyimlerimiz
olarak geçmiş olduğu da bizim için artık bir gerçektir.

Gün gelipte biz artık onlarla barıştığımızda ise, o sabah tüm bu izler silikleşmeye de başlarlar.
Fakat bize kendilerini hatırlatatmak adına yerleri hep belirgin kalır. Bize uyarı niteliğinde mevcudiyetlerini
bizle beraber hayat boyu korurlar. İşte o zaman bir kere daha kendimizle guru duyma vakti gelmiştir.

Neden mi? Daha ne olsun? Biz hala Julius Caesar'dan farklı olarak yaşamın içindeyizdir çünkü. Üstlekik öyle kıyısından köşesinden de değil. Tüm cesaret ve gayretimizle tam da göbeğinde...
Bu duruş; gücün, yaşama bağlılığın, kendine ve hayata güvenin veya iradenin zaferi olabilir.
Belkide, bunlardan çok dafa fazlasına sahibiz diye de düşünülebilir.

Fakat, bence en nadir bulunan Caesar'larda bir fark daha vardır ki; işte ben burada, ona değinmek istiyorum: Bazılarımız onlar da bu yaraları açan ellere, Julius Caesar’ın aksine, bir de minettar kalabilmenin gereğine de varabilmişlerdir.

Geçenler de düşündüm de, ben yaşamıma dahil olmuş olan hiç bir Brutus'e şu sözleri sarf etmemişim ( umarım etmeyeceğim de): Sen de mi Brutus?, öyleyse yıkıl Caesar” Yada, orjinal değişiyle: "Et tu brute?, then fall Caesar”

Bu benim "herkezden her şeyi bekle hatta, en başta kendinden" bakış açısının bir yansıması belki de.
Asla kimseye güveneme en başta da kendine demek ise asla değil. Bilakis bana göre, insan doğupta insan olmaya çalıştığımız
şu hayat isimli yolculukta; belki de tek amacımız yürüdüğümüz yolların her adımını farkındalıkla, hakkını vererek geçmek olmalı. Ve bu da bir günde tüm yolları kat edemeyeceğimiz anlamına geliyor. O halde, hatalı adım atmadan doğru adıma ulaşılamayacağından da, her insan için aşikar.
Buna ister hoşgörü, ister kabullenişdeyin. Ben kısaca "herkezden her şeyi bekle hatta, en başta kendinden" demekle yetiniyorum...

Ve bu gün artık biliyorum ki, Brutusler olmasaydı, onlar sinelerinde sakladıkları bıçaklarıyla yıllar boyu en yakınımda durup, usul usul yüreğime ulaşmış olmasalardı; ben bu gün ki, ben olamazdım.

Ve sanırım bu gün, dost bildiklerimizle dostumuz olanların arasında ki, o kıldan ince kılıçtan keskin ayrımın, ayırdına varmış da olamayacaktım.

Şimdi hayatımda halen var olan ve/veya geçmişimde bıraktığım, tüm Brutusler’e varlıklarından, katkılarından ötürü ve karşılıklı seçimlerimizin sonucu olan vazifelerini hakkıyla yerine getirdiklerinden dolayı, içtenlikle teşekkür ederim...

İyi vardınız ve iyi ki benimleydiniz.
Ve yolunuz ışık olsun...

Sevgi ve ışıkla,

Ayna

28.07.06

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..