"Evet" de ve hatta "hayır" da çıksa Devlet Bahçeli parlayacak!

Altı aydır Türkiye’yi meşgul eden Anayasa referandumu MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli’nin 11 Ekim 2016 tarihli grup toplantısında yaptığı konuşmayla gündemimize girmiştir.

Bahçeli bu konuşmasında “AKP başkanlık inadını sürdürecekse… TBMM’ye getirmelidir”[1] diyerek sürecin fitilini ateşlemiştir.

Devlet Bahçeli’nin bu çıkışı kamuoyunda şaşkınlıkla karşılanmış, Bahçeli’nin niyetine ilişkin kuşkular dile getirilmiştir. Öyle ki, MHP kökenli başbakan yardımcısı Tuğrul Türkeş Bahçeli’nin bu girişiminin siyasi bir tuzak olabileceğini[2] dahi ileri sürebilmiştir.

Kamuoyunda Bahçeli’nin değişiklik önerisiyle ilgili olarak Meclis oylamalarında “hayır” oyu kullanabileceği veya Mecliste “evet” oyu kullansa bile referandumda “hayır” için çalışacağı iddiaları dile getirilmiş ancak bu iddialar da Sn. Bahçeli tarafından kesin bir dille reddedilmiştir.[3]

Sn. Bahçeli sürecin başından sonuna kadar değişiklik önerisinin arkasında durmuştur.

Özetlemek gerekirse, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Anayasa değişikliği önerisinin mimarı Sn. Devlet Bahçeli’dir.

Son genel seçimde seçim barajını limitte geçerek Mecliste 4. Parti konumunda temsil edilen MHP’nin genel başkanı sn. Devlet Bahçeli’nin ülke gündemini 6 aydır birinci derecede belirleme başarısını göstermiş olmasında büyük bir oyun kuruculuk mahareti olduğu her türlü kuşkudan uzaktır.

Kim ne derse desin, Türkiye gibi Dünyanın sayılı büyük ülkelerinden birinin siyasi gündeminde 6 ay boyunca tek belirleyici olabilmek büyük bir siyasi manevra başarısıdır.

Sn. Bahçeli’nin bu başarısının referandum sonrasına da sarkan etkileri olduğunu düşünüyoruz.

16 Nisan Referandumunda “evet” de çıksa, “hayır”da çıksa, sn. Bahçeli’nin siyasi başarısından söz edilmeye devam edileceği anlaşılıyor.

Referandum’dan “evet” çıkması durumunda süreç içindeki manevraları ve tutumlarıyla en güçlü cumhurbaşkanı adayı olan sn. Erdoğan’a verdiği desteğin ve gücün etkisiyle yeni süreçte de sn. Erdoğan’ın yanında konumlanarak siyasi etkisini ve gücünü katlayarak sürdüreceği açıktır. Bu dönemde artık sistem 2 partili bir yapıya bürünecek, AKP ve MHP’nin güçlerinin birleştirilmesiyle “milliyetçi muhafazakar” kesimin tek siyasi temsilcisi olacak partinin sn Erdoğan’la birlikte güçlü yöneticilerinden biri sn. Bahçeli olacaktır. Bu husus öngörülmesi olanaksız bir olgu da değildir.

Peki referandumdan “hayır” çıkarsa sn. Bahçeli’nin durumu ne olacaktır?

Referandumdan “hayır” çıkması durumunda sn. Bahçeli’nin bir siyasi hezimete uğramış sayılacağı ve bu yüzden MHP genel başkanlığını daha fazla sürdürmesine olanak kalmayacağını düşünen veya ümit edenler varsa onları da hayal kırıklığının beklediğini söylemek zorundayız.

Referandumdan “hayır” çıkması durumunda halkımızın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öneren anayasa değişikliğini onaylamadığı, halkımızın tercihinin, parlamenter sistemin devamından yana olduğu, siyasetçilerimizin, milli iradenin bu kararına saygı duymak dışında bir seçeneklerinin olmadığı şeklinde bir yeni siyasi tabloyla karşı karşıya kalacağız.

İşte referandumda olası bir “hayır” tercihi sonucunda ortaya çıkabilecek bu yeni durum karşısında dahi sn. Bahçeli’nin, sürecin bu şekilde sonuçlanmasında ve bundan böyle parlamenter sistemin tartışılamayacağı ve bundan böyle herkesin anayasal sınırları içine çekilmesi zorunluluğu karşısında en büyük başarının kendisine ait olduğu yönünde bir çıkış yapmasında şaşılacak bir şey olmadığını ve hatta bu iddiasının doğruluğunu tartışmanın abesle iştigal olacağını bugünden ileri sürmemizde bir aşırı iddiacılık bulunmadığını ortaya atmamız gerekmektedir.

Sn. Bahçeli siyasi geleceğini bir referandumun 2 ihtimalinden birinin sonucuna bırakabilecek kadar deneyimsiz bir siyasetçi veya bir maceraperest değil, mevcut siyasetçilerimiz içinde en deneyimli ve en büyük stratejistlerden biridir. Bunları anımsadığımızda yukarıdaki görüşlerimizi referandumdan önce kayda geçirmekte yarar gördük.

Sn. Bahçeli’nin tüm bu manevralarının ardındaki temel saikin küresel etkiler olduğunda da ayrıca bir kuşkumuz yoktur.

Kenan IŞIK