Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '10

 
Kategori
Güncel
 

“Evet”te kayıp vardır, “Hayır”da yoktur!...

“Evet”te kayıp vardır, “Hayır”da yoktur!...
 

Karşınıza çıkan birine, herhangi bir konuda “Evet” dediğiniz zaman, bunun sizi kimi yükümlülükler altına sokacağını hiç düşündünüz mü?

İpler, “Evet” dendikten sonra, artık bunu size söyletenin elindedir. Kuşkusuz, bunda yarar da vardır. Ancak, bir yükümlülük altına girileceği için kişinin hanesine yazılan, yarardan çok, “zarar”dır.

Günlük yaşamda, çoğu kez de işin nereye varacağını kestiremediğimiz ya da işi önemsemediğimiz için, pişmanlık gerektiren nice durumlarla karşılaşırız.

İş işten geçtikten, aldatılmışlık duygusu, insanın içine “lök” diye oturduktan sonra, “Ah aptal kafa”, demenin o kadar önemi hiç mi hiç yoktur.

*****

“Hayır” demek, ne kaybettirir insana?

Olsa olsa, ileride gerçekleşme olasılığı kuşkulu bir beklenti!..

“Evet”le gelen, aslında gerçekleşmeyecek şeylerdir. Onun için, ipler başkasının elindeyken “Evet” yerine “Hayır” diyerek, özgürlüğünün tadına varmalıyız bir bakıma.

Günlük yaşamda “Evet” diyenin, sloganların albenisine kapılarak bunaldığı çok görülmüştür. Çünkü “Evet”in sloganlaşmış cafcaflı sözcükleri, oltaya takılmış yem gibidir.

Yeme koşan, nedense avlanacağını düşünmez, onun kafasında kavuşacağı vardır. Oysa, yemi kapan, mutlu sona erdiğini daha düşünemeden “zoka”yı yutmuştur.

*****

Günlük yaşam, “Evet”le geldiği/ geleceği düşünülenin olumsuz, beklenmeyen sonuçlarıyla doludur.

Kimileri avlanır, kimileri “Hayır”ın verdiği güvenle kafasını bozmadan yürür gider.

Maksadımız ne?

Başkalarından gelen isteklere, yanıltıcı sloganlara kapılarak bir şeylere “Evet” diyenlerin sonuçta zarar görecek olmalarıdır. Oysa onlar, bir “Hayır” deseler, gönül rahatlığıyla, başkalarına kazanç sağlamadan yollarına devam edecekler.

Günlük yaşam, “Evet”in olumsuzluklarıyla doludur.

Geçenlerde torunlarımı aldık, İstanbul Forum’da Sualtı Dünyası’na gittik. Bilet kontrolünden sonra, bizi birkaç genç görevli karşıladı:

“Ücretsiz fotoğraf çektirir misiniz?”

Cümlenin albenisi çekiyor sizi.

“Ücretsiz”, aslında “bedava” olmalıydı, sizi bir anda etkisi altına alıyor, kibar seslenişe “Evet” yanıtını vermenizi, gereğini yerine getirmenizi gerektiriyor.

Fotoğraf çektirme “bedava” olduğuna göre, kazancınız ne olacak? Çekilen fotoğraftan, bunun getirisinden kim yararlanacak?

Giriş ücreti hiç de düşük olmayan bir yerde, nasıl olur da size bedava fotoğraf çekecek, verecekler?

Soruyorum:

“Hemen verecek misiniz?”

“Çıkışta parasını verip alacaksınız.”

Ne güzel değil mi?

Fotoğraf çektirmesi bedava, alması parayla...

*****

Telefonlara “hediye”, “para” kazandığınızı bildiren mesajlar geliyordur mutlaka.


“Hediye saat” almayı, kredi kartı borcunu nasıl ödeyeceğinizi kara kara düşünüyorsanız, kısacası “meteliğe kurşun atıyor"sanız, işte size bulunmaz bir fırsat!

Bir iyiliksever, sıkıntınızı anlamış, mutlaka Hızır olmalı, imdadınıza yetişiyor!

Ne güzel değil mi?

Telefonunuza gelen mesaj, “Evet”e balıklama atlamasını sağlıyor, büyük bir mutlulukla sarılıyorsunuz telefona.

Nasıl olsa işin içinde “1 koyup 3 almak” bile yok, doğrudan almak var!

“Tebrikler. Hediye kol saati kazandınız! Hemen 532....’i arayın. Hem kol saatinizi alın, hem de elektrik faturanızdaki indirimden yararlanın.”

“Tebrikler. 18 bin liralık ödül kazandınız. Ödülünüz, banka hesabınıza yatırıldı. Yapmanız gereken...”

Demek ki, insanlık ölmemiş!

Banka hesabınıza 18 bin lira yatırılıyor.

Bu meçhul iyiliksever, hesap numaranızı nereden biliyor?

Bu sorununa yanıtı düşünmeyenin çok olduğu, yaşananlardan anlaşılıyor:

Geçenlerde, gazetelere yansıdı, Çanakkale’den bir yurttaş’ın cep telefonuna “para ödülü kazandığı” yönünde bir mesaj geliyor. Mesaja göre, yurttaş, bir çekiliş kampanyasından 18 bin lira ödül kazanıyor.

Mesaja “Evet”le sarılan yurttaş, mesajı gönderenin yönlendirmesiyle, ATM’ye yöneliyor, 18 bin lira alacak ya, “hesabı aktif etmek” için bin 760 lira tutarında kontör yolluyor. Yurttaşımızı, “bir çekiliş kampanyasından 18 bin lira ödül kazandınız” yalanıyla “Evet”le kendine bağlayan kişi, yurttaşın bin 760 lirasını bir anda iç ediyor.

Mesajcı, “Dolandırıldınız, iyi günler” demeyi de ihmal etmiyor. Sadece, havadan gelecek 18 bin liranın albenisine kapılan yurttaş, yönlendirmeye “Evet” diyerek, cebindekinden oluyor.

Böyle yurttaşların sayısı az değil...

Oysa, böylesi durumlarda tek kurtuluş, “Hayır” demektir.

Görülüyor ki, “Evet” diyen de kayıp var, “Hayır” diyen de hiç yok!

Kişioğlu, aldanmamak, elde olanı da yitirmemek, başkalarının yolunu açmamak için, fırsat sanılan her şeye “Evet” dememeli, temkinli davranmayı, “Hayır” demeyi bilmeli...

*****

Şeker Bayramı’nızı kutlarım.

Her şey “kıtlama şeker”, “akide şeker” tadında, dayanıklığında olsun!

Ağzınızın tadı bozulmasın!

İyi bayramlar!

HAYIR’lı bayramlar!

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..