Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Ey benim, dev memesinde cüceler besleyen garip memleketim"

"Ey benim, dev memesinde cüceler besleyen garip memleketim"
 

Bedri Rahmi'nin, bu muhteşem ifadesini zikrettiği günlerden bugüne dek uzanan süreçte acaba ne değişti? Bence, koskocaman bir hiç. Bu topraklar, binlerce yıllık köklü tarihinde defalarca; çok büyük ideallerin, azametli liderlerin, dünya devletlerinin ve medeniyetlerinin, en büyük ve tutkulu aşkların, en derin ve acımasız nefretlerin ve kinlerin, uçsuz bucaksız kan göllerinin, dingin ve asude huzur iklimlerinin hinterlandı oldu, ana kucaklığı ve baba ocaklığı yaptı onlara.

Anadolu denilen mucizevi coğrafya, Malazgirt Savaşı'nı milat kabul edersek, tam 936 yıldır, siyasal anlamda Türk yurdu. Neredeyse bin yıllık bir çatı, bin yıllık bir dört duvar, bin yıllık bir yatak bizlere. Beşeriyet tarihinin zaman dilimi ölçülerine göre çok fazla bir süre de değil aslında. Ve bu 936 yıl sürecinde Türkler, tam da bu topraklarda iki dünya imparatorluğu ve on civarında da devlet ve beylik kurdular. Dünya siyasal tarihi perspektifinden baktığımızda, sadece bu son bin yılımızın devlet siyaseti tecrübesi bile inanılmaz boyutlarda.

Hele hele, Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde ve daha 84 sene önce kurduğumuz şu an ki devletimiz var ki tam anlamıyla bir yeniden doğuş mucizesi. Küllerinden doğan, masal Kaf Dağı'nın, masal kuşu Zümrüd-ü Anka'nın, Ankara'da kendini göstermesi, 1923'te ve yeniden tüm dünyaya.

Böyle üç-beş kifayetsiz cümle ile özetlemeye çalıştığım, kırk-elli iktidarsız kelime ile ifade etmeye çabaladığım bu serüven, beş bin yıllık tarihin son perdesidir. Bu zaman dilimi; binlerce acıyı ve sevinci, yanmışlığı, yıkılmışlığı ve dirilişi, uyanışı ifade ediyor. Muzaffer komutanlar, çapı dünyadan geniş beyin ve yüreklere sahip devlet-millet ve manevi iklim önderleri, hainler, eblehler, ruhunu maddeye satmışlar, satılmışlar ve daha neler neler... Kurulan ve yıkılan onlarca devlet. Dünya topraklarının, nerede ise her metrekaresine ayak basabilmiş, nefes alabilmiş koskoca bir medeniyet. Hani şu birilerinin "göçebe kültürü" dedikleri. Bedevi harsıyla bir tuttukları birikim.

İşte, Üstad Bedri Rahmi'nin; hani, sevgilisine "Karadutum, çatalkaram, çingenem" diye seslenen muhteşem gönül insanının "dev memeli garip memleketim" diye çığlık çığlığa kaldığı kutlu topraklar, Anadolu'dur. Ve Anadolu'nun ışığının yansıdığı, şavkının ışıl ışıl yaktığı her yer, ziyasıyla aydınlanan coğrafyalar. Ve "dev memesinde cüceler besleyen garip memleket".

Ufuksuz, boynu bükük, el-avuç ovalayan, kırık-dökük, medet uman, aman dileyen, diz üste gelen, yere sırt veren, soytarılık ve şaklabanlığı karakter edinen, kişiliksiz cüceleri hep oldu bu dev memeli memleketin. Beş bin sene önce de vardı Çin İmparatoru'na satıldılar, yüz sene önce de vardı İngiliz'e-Amerika'lıya, muhipler cemiyetlerinde kucak açtılar, kucaklarına kaçtılar, bugün de varlar, nokta.

* * *

Bu sene, iki bahar yaşayacağız. İlkinde cumhurbaşkanımız, ikincisinde başbakanımız seçilecek. Bu devletin icray-ı faaliyetinin, kişiliğinin, temsil ettiği tüm maddi ve manevi değerlerin bir ve iki numaralı kartvizitlerinin isim yerleri dolacak yani.

Diliyorum ki bu isimler, Bedri Rahmi'nin işaret ettiklerinden olmasın. Aziz toprakların, tarihin en dip köşelerinden alıp getirdiği bu dev medeniyetin, dev memesinden helal ak sütler emerek beslenen dev isimler olsunlar. Var mıdır böyle isimler? İnanın ki vardır. Nerededir, kiminledir, kimlerledir? Tarih düşecek bu notları, ben değil.

Benim tek derdim onur, şeref ve insanca yaşamak, yaşatmak ve dilemek. Gerisi laf-ı güzaf, gerisi kuru nutuk, gerisi hamaset edebiyatı. Haydi bul değerli yurdum ve bu yurdun nimetiyle kısmetlenmiş evlatları; aramak ve bulmak sana düşer, simsiyah bir gecede, simsiyah bir karıncanın, simsiyah ayak izini...Bulanlar buldu zamanında emin ol!

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..