Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '11

 
Kategori
Anılar
 

“Eyvah, Atatürk canlandı !..”

Türkiye’de merhum Muhsin Ertuğrul tarafından 1931’de çekilen ilk sesli Türk filmleri olan “İstanbul Sokakları” ve “Kaçakçılar” dan bir yıl sonra, Atatürk’ün de kısa bir rol aldığı “Bir Millet Uyanıyor” filmi çekilmiş, çok da büyük ilgi görmüştü…

Mustafa Kemal; Meclis’te toplanan CHP Kurultayı’nda 19 Ekim 1927 günü başlayıp, ara vermeden tam 36 saat boyunca, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde yaptıklarını, “NUTUK” adlı notları şeklinde okumuş, 20 Ekim 1927 tarihi akşamı konuşmasını bitirmiştir…

Nutuk, çok anlamlı bir şekilde sona ermiş; Büyük Gazi, nutkunun son bölümünde Türk gençliğine hitap etmiş ve Cumhuriyet'i Türk gençliğine emanet ettiğini söylemiştir.

Atatürk, Gençliğe Hitabe'sinde aynen şöyle demiştir: "Bugün vasıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen milli musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın, her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu neticeyi Türk gençliğine emanet ediyorum!

Ey Türk Gençliği!.. Birinci vazifen; Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir!

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir!?

Ey Türk istikbalinin evlâdı; işte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!.."

Bu olaydan 5 yıl sonra, yani 1932 yılında Muhsin Ertuğrul ile N. Nazif Tepelenlioğlu’nun senaryosunu yazdıkları “Bir Millet Uyanıyor” filmini sesli çekmek için Ata’nın olurunu alırlar. Bir istekte daha bulunup, Atatürk’ün de bu Meclis Nutku’nun küçük bir bölümünü filmde okumasını istirham ederler, O da kabul eder…

Filmin çekimi için Köşk’te bir salon hazırlanır. Arkaya büyük ve siyah bir perde asılıp, kürsü konulur ve tek kamera ile çekime başlanır…

Film çekimi bittikten sonra stüdyoya dönülüp, ham filmin kontrolleri yapılırken Muhsin Ertuğrul, arkadaşı Nazım Hikmet’i de kontrol ve düzeltmeler için çağırır. Sıra Atatürk’ün göründüğü bölüme gelince, Atatürk; “Eyy Türk istikbalinin evlâdı…” derken, Nazım Hikmet hemen eleştirmeye başlar: “Ses biraz daha gür olabilirdi… Dekor çok zayıf olmuş… Keşke birkaç cepheden görüntü alınsaydı…” dediği sırada, Atatürk biraz susmuş. Kaşları çatık halde perdedeki görüntüye yine geldiğinde, keskin sesiyle şöyle gürlemiş: “Niye konuşuyorsunuz!? Biz burada komedi müsameresi mi oynuyoruz!? Derhal susunuz!.. Yıkılınız ve buradan hemen gidiniz!..”

Nazım Hikmet, film içinde Atatürk’ü bu halde görünce irkilmiş. Filmi eleştirdiği için, Atatürk’ün kendisine çok kızdığını ve canlandığını zannedip, Muhsin Ertuğrul’un yüzüne bakmış. Ayağa kalkıp; “Eyvah! Atatürk söylediklerimi duydu, kızdı ve perdede canlandı!” diye bağırmış…

Muhsin Ertuğrul, çekim sırasında olanları bildiği için hiç kılını kıpırdatmamış, Nazım’ın bu haline çok gülmüş. Ona oturmasını söyleyip olanları anlatmış: “Biliyorsun, filmi sesli çekiyorduk. Atatürk çekim sırasında Nutku okurken, Köşk’ün iki bahçıvanı kapıda bizi izliyor, aralarında konuşuyor ve gülüşüyorlardı. Bunlara kızan ve konuşmasını yarıda kesen Atamız, filmde onlara çekişiyordu, biz de ara vermeden çektik, hadise bundan ibarettir” deyince Nazım Hikmet rahat bir nefes almış. Çalışmaya devam etmişler. O bölümü de makaslamışlar tabii… (Kaynak: Okan Bayülgen.)

Üçünün de mekânları Cennet olsun! Keşke gerçekten canlansalar da, bugünleri bi görselerdi...

                                                                                  11 11 2011/ Sakin KOŞAR… 

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..