Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '22

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

'FELAKET'in yumrukları!

"O"gitti! Tam 32 yıldır yoldaşımdı. Ardında kalan ve “O”nu simgeleyen "BEN"i ise; tanıdığı, dostu, derece derece akrabaları, sözde arkadaşları, kısacası büyük bir kitle aramadı, sormadı, “somut” biçimde ilgilenmedi. Haberleri  bile olmadan "O"na gözyaşı döktürdüler. Küstürdüler. Şimdi, hem de bu yaşımda (71) öğreniyorum ki, "Hayat Devam Ediyor" uydurmacası, bu duyarsız tiplerin, içine saklandığı bir çöplükmüş.Hayat Devam Etmiyor. Evet, Dünya'nın Sonu... "Baş" Sağlıklı Olmuyor. Sabra gelince, bir yerlerde dağıtılıyor da benim mi haberim yok. Bu tür trajedileri, felaketleri otuz saniyelik "içi boş" ezberci söylemlerle geçiştirmeye çalışanlar var “sürü”yle! Sıradan görünen “sabit” lekeler… "Bir grup insan"ın derisini duyarsızlık, derinliğini vicdansızlık kara bir örtü ile kaplamışsa farklı durumlarda aldatıcı görünümleriyle de “başa gelen felaket” gibi korkunçlaşıyorlar. Akıl ile üretilmesi gereken destek yerine iki dudak arasından çıkan sağır sözler. Basmakalıp! Ne mi düşünüyorum. “Kaybım” hayatta iken bile, onu arayıp sormayanlar... O allahın cezası "telefon"u robot gibi statik aralıklarla "sözde" kullanarak insanlıklarını başıboş bırakanlar... “Haber alıp dedikodu yapmak” için telefon çaldıranlar! “Moda” gereği "tanrıyla yapışık yaşayan" ucuzcular... Başlattıkları görüşmeyi 22 saniyede sonlandıranlar... “O”nu ev ya da uzunca bir hastane yatış sürecinde ziyaret etmeyen, bir kır çiçeğini bile elçi yapıp göndermeyen omurgasız “tele dost”lar... Bir o kadar acısı da uzak ya da “inanılmayacak kadar yakın akraba” düzeyinde, çıtı çıkmayan bir grup “vicdansız”ı düşünüyorum... Ucunda “asla” parasal hiçbir talep bulunmayan çaresiz isteklerini de duymazdan geldiler. Ya da “acımasız”ı düşünüyorum. Bu türden herkes kendi uçurumuna doğru yol alıyor, demek ki. Ayrıca “üç”ü dışında onlarca komşudan kapıma uzatılmayan yalnızca bir tas sıcak çorba. Karşılaşınca göz içine baka baka o robot “baş sağlığı” dileğini bile iletmeyenler. Böylece “sizler sağolun” yanıtını bile alamadılar! Ruhun dünyayı büyük ölçüde terkettiği, ruhsuzların aydınlığı karanlığa döndürdüğü yıllar. Dost rolü oynayanlar ”Gerçek”ten var mı benim yapabileceğim bir şey” diyerek ellerini taşın altına sokmamak için panikleyip renk değiştiriyorlar. Doğum günlerinin, zekat hesaplamalarının, ezanların, atılan adımların, gollerin bile telefonlardan online uyarılarla haber verildiği ortam, insancıl herşeyi aklımızın içinden uçurup yoketmekte. Özlemlerimizi damıtmak istesek de biçim değiştiren “zaman” bile “İnsan”ı eski duruluğuyla tekrarlayamıyor artık! Bunlar… Bunlar başka birileri! Allah'ım! ‘Felaket’e, öncesinde yumruklar atarak yardım ettiler, sonrasında da ediyorlar. Bir başınayım, korkuyorum. Bana, “ağaç boylarının göğün yüksekliğini geçmesi” gibi düşünülmesi mümkün olmayan şaşkınlık verici satırlar yazdıracaklar.  Ancak onlar adına utanıyorum. Yapamıyorum. Yazamıyorum... / Levent Üsküdarlı

MİNİ NOT (Kötülük, ismiyle anılarak söylenip duyurulmadıkça daha da artacaktır) VE BİR ŞAİRDEN “Yeniden Erkek Doğsaydım, Yine Seni Severdim Kadın!” / Juan Ramon JIMENEZ

 

 
Toplam blog
: 86
: 39
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..