Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '08

 
Kategori
Haber
 

“Garip” olan kim veya ne?...

“Garip” olan kim veya ne?...
 

Devlet dediğini yaptı, "Taksim'de kuş uçurtmam" dedi, kuşlar da uçamadı. Hepsi yerdeydi...


Bir <ı>“Garip” ülkeyiz…

Hani <ı>“Garip” derken, kelimenin her türlü anlamı ile algılanması gerektiğini düşünüyorum. İsterseniz öncelikle <ı>“Garip” kelimesi ne anlamlara geliyor, ona bakalım.

1. Kimsesiz, zavallı.

2. Acayip.

3. Şaşılacak şey.

4. Dokunaklı, hüzün veren…

1 Mayıs 2008 tarihinde bile, ülke olarak bu tanımlamaların hepsine uygun davranışlar sergiliyor ve sergilemeye de devam edeceğimiz sinyalini veriyoruz.

Evet…

Öncelikle <ı>“Kimsesiz ve sahipsiz” bir ülke ve vatandaşı görüntüsü veriyoruz. Bir döneminin <ı>“Kimsesiz ve sahipsiz” ve kendi deyimi ile <ı>“Ayak takımından” birisi, ülkeye ve ülkenin insanına <ı>“Sahip” olacağını söyleyerek <ı>“Baş” olmuş, ne yazık ki aynı kişinin <ı>“Ayaklar baş olursa, orada kıyamet kopar” ifadesi ile doğruladığı gibi, kıyamet ortaya çıkmıştır.

<ı>“Ayak takımının” işçi sürümünden olanlar <ı>“Biz taksime çıkarız” dedi…

Hükümet <ı>“Gelmeyin, çıkarmam” dedi.

Sonunda, televizyon kanallarının da kışkırtıcı boyuttaki yayınlarından da izlediğimiz gibi önceki yazımda da <ı>“Dur bakalım n’olacak” sorusunun cevabını aldık…

Biri <ı>“Taksime” çıkamadı, ama devlete taşlarla sopalarla saldırdı…

Diğeri <ı>“Taksim” kalesini kimseye vermedi. Hatta İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin CERRAH Beyi, Taksim Meydanında muzaffer komutan edası ile gezer ve polislerini teftiş ederken izledik. Kendisine taş ve sopalarla saldıranlara karşı <ı>“Dengeli” güç kullandı…

Bu gücün dengesi nasıl oluyor, orasını da anlamadım…

Mesela taşla saldırana, taş ile mi karşılık verecek…

Slogan atana karşı, slogan atarak mı?

Yoksa zaten düşmüş olan bir kadının suratına, koşarken tekme atarken, arkadan gelen arkadaşının copla vurmasını görmeyerek mi?

1 Mayıs 2008 tarihinde İstanbul’da bir <ı>“Bayram” kutlaması girişimi değil ama ne girişimi olduğunu da anlamadığımız, daha doğrusu anlamak istemediğimiz şeyler oldu.

Bayram kutlamasına gelenler, günler önce <ı>“Seni Taksim Meydanına çıkarmam” diyenin karşısına dikilip <ı>“Çıkarım” diyor. Çıkamayınca da kaldırımlara, yere döşenecek karo taşlarına varıncaya kadar söküp kırıp polislere atıyor.

Bayrama böyle mi kutlamaya gidilir?

Gelelim diğer tarafa… Yani işin <ı>“Devlet” tarafına…

Devlet, milleti için vardır. Milleti olmayan devlet olur mu? Boşuna mı diyorlar <ı>“Devlet Baba” diye…

Devlet baba, evlatlarına böyle davranamaz. Yola düşmüş, kaçacak yeri olmayan, üstüne üstlük bir kadın…

Abim… Bir de koşarken, çaktırmadan niye suratına tekme atıyorsun. Hadi o tekmeyi attı, daha beter yere serdi, arkadan gelen niye bir de cop ile vuruyor?

1 Mayıs 2008 günü İstanbul’da bu sahnelerin yaşanacağı belli idi. Hatta belli olan bir şey daha var, o meydana <ı>“İşçi” dışında da ortalığı karıştırmak için geleceklerdi, geldiler de…

Nereden mi biliyorum?

Hiçbir işçi, yerden kaldırım taşı sökmez, hiç bir işçi, kenarda istifinde duran karoyu kırarak polise atmaz. Çok olsa polisin kalkanına yaslanır dururdu…

Devlet, b u günün böyle geçeceğini biliyordu…

İşçi sendikaları da aynen…

Bu konunda daha çok şey yazılır ama lafı uzatmanın da bir gereği yok.

İşte bunun için kelimenin bütün anlamları ile bir <ı>“Garip” ülkeyiz biz… Devlet de bir <ı>“Garip” millet de…

Ama millet, daha bir garip, her bakımdan…

<ı>01 MAYIS 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..