Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

“Gençliğe Hitabe”, Atatürk’ün gençlere vasiyetidir

“Gençliğe Hitabe”, Atatürk’ün gençlere vasiyetidir
 



Cumhuriyet’i cumhuriyet yapanlar değerler, Atatürk adı, sistemli bir biçimde “aşınma”ya uğratılıyor.  Geçmişe,1923 öncesine sahip çıkanlar, Cumhuriyet’le her fırsatta “hesaplaşma” yolunda adım adım ilerliyorlar.

Hava koşulları “müsait”, “yol”lar temizlenmiş!

1915 Olayları’na  “soykırım” dendiğinde haklı olarak küplere binenler, Dersim Olayları söz konusu olduğunda, “katliam”, “soykırım” denmesinde bir sakınca görmüyorlar.

Niye?

1915 Olayları, Osmanlı döneminde, Dersim Olayları ise Cumhuriyet döneminde...

Farkı, bilmem, fark ettiniz mi?

*****

Kafaya takılan o kadar çok “değer” var ki, sıraya koymuşlar gibi, sırası geldiğinde “yolcu” ediyor/lar. Cumhuriyet’in temel taşları ulusal bayramlarımız, türlü bahaneler üretilerek, geri plana atılmaya başlandı. “İdeolojik eğitim”e karşı olma adı altında, “dindar gençlik” yetişme için “dinsel eğitim” öne çıkarılıyor, “cemaat kültürü”yle yol alınıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, “Atatürk ilke ve ilkelerine bağlı yurttaş yetiştirme amacı”nı, “ideolojik eğitim”in bir parçası olarak görüyor; bir çırpıda tırpanlıyor.

Son günlerde sıra, Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”sine geldi dayandı.

Neymiş?

İdeolojik/miş!

“Darbe”ye “davetiye çıkarmak” demek/miş!

Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ses veriyor, anlamsız bir benzetme/ karşılaştırma yapıyor; küçümseyici bir üslup benimsiyor:

“Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ayet mi? Neyi ideolojik hale getirirseniz, onu dogmatik hale getirirsiniz.”

*****

"Gençliğe Hitabe", Atatürk’ün “Nutku”nun sonunda yer alır.

Atatürk, “Ey Türk gençliği!” demeden önce şöyle der:

“Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.

Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum.”

Atatürk, “Ey Türk gençliği” derken, “gençliğe” ilk görevini anımsatıyor, büyük bir sorumluluk yüklüyor; “birinci vazifesi”nin ne olduğunu  açıkça ortaya koyuyor.

“Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”

Demek ki gençlik, “Türk istiklalini”, “Türk Cumhuriyetini” sonsuzluğa kadar koruyacak ve savunacak/tır. Çünkü “Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.”

Atatürk, gençliğin varlığını ve geleceğini bir “hazine”ye benzetiyor. Gençlik demek, gelecek demek, ülkenin geleceği demek. O gelecek de, ancak “bağımsızlığı”, “Cumhuriyet”i korumakla mümkündür.

Gençliği, “bu hazineden mahrum etmek isteyenler” kimdir?

“Dahilî ve haricî bedhahlar”, yani iç ve dış düşmanlar.

Gençliğin yapacağı bellidir; Atatürk, o konuda da yol gösterir/ uyarır:

“Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!”(1)

Öyleyse...

“İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili” (2) olsalar da...

“Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş” (3) olsa da....

“... memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde” (4) bulunsalar da...

“... iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit” (5) etseler de...

“Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş” (6)  olsa da...

“Türk istikbalinin evlâdı”njn, gençliğin, her durumda/ koşulda tek bir “vazife”si vardır:

“Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!”

Gençlik, bu gücü nereden alacaktır?

“Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

*****

Atatürk, bugünleri görmüştür.

Atatürk’ün "Gençliğe Hitabe"si, bağımsızlığımızı, cumhuriyet rejimini yok etme olasılığı karşısında, içeriden ve dışarıdan gelecek tehlikelere karşı gençliği uyanık olmaya, sonuçta bunları korumak için mücadeleye çağırıyor. Bu çağrıyla gençliğe bir görev yüklüyor:

Bağımsızlığımızı, Cumhuriyet’i korumak, bunları elimizden alanlarla mücadele etmek...

Atatürk, böyle çağrı yapmayıp da, olanları seyredin mi diyecekti?

Emperyalizme karşı savaşan, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran önder, “Bağımsızlığımızı, Cumhuriyet’i korumak”la ilgili olarak gençliğe “mesaj” vermeyip de ne yapacaktı?

“Ey Türk gençliği!” diye başlayan “hitabe”, niye birilerini rahatsız ediyor?

“Gençliğe Hitabe”, Atatürk’ün gençlere bir armağanı, daha geniş anlamıyla, “vasiyet”idir

TURGUT ÇELİK/ Mersin

_______________________

(1) Bir gün, bağımsızlığını ve Cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin!

(2) Bağımsızlığına ve Cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler

(3) Zorla ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.

(4) ... iş başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık  içinde bulunabilirler.

(5) ... iş başında bulunanlar, kişisel çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler.

(6) Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..