Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '16

 
Kategori
Güncel
 

‘Göçmen pazarlığı’nda göçmene danışan yok, nasıl uygulanacak?

‘Göçmen pazarlığı’nda göçmene danışan yok, nasıl uygulanacak?
 

Fotoğraf: Ayla Özer


Dün, İzmir'de korkunç bir hadise oldu...

Dünyanın haline bak!

“Medenî dünya”!

“Gelişmiş, küreselleşmiş dünya”!

“Bilgi toplumu”, “refah toplumu” seviyesine ulaşmış “insanlık”!

“Sığınmacıların” perişan, yürek yakan halleri, her an televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada. O görüntüler, aynı zamanda, vicdanlara, zihinlere tutulan ayna… O görüntüler, iflas etmiş insanlığın, sefil vicdanların yansıması.

Dün İzmir’de korkunç bir hadise oldu: Bir seyyar satıcı, bisikletinin selesine elledi diye bir çocuğu kovaladı. Yakaladı ve kaldırıp yere çarptı. Hadise, İzmir’in en kalabalık yerinde, Kemeraltı’nda meydana geldi. Görüntüler, haber sitelerinde var. Çocuk, 5-6 yaşlarında, bir Suriyeli! Çevredeki başka esnaflar seyyar satıcıya hücum ederken, ağzı, burnu kanayan çocuk da arkadaşları tarafından ara sokaklara kaçırıldı.

Bir bölük “çevre gönüllüsü ve İzmir sevdalısı” olarak, dün biz de oralardaydık. İzmir’in tarihî ve antik mirasının bulunduğu Kadifekale-Kemeraltı arasını yaya olarak gezelim dedik. Ara sokaklarda dolaşırken, Suriyelilerin ve çocuklarının içler acısı hallerini gördük. Lâkin o sokaklardaki Türklerin durumu da Suriyelilerden farklı değil ki.

İşsiz-güçsüz gençler gördük, belki de bir kısmı madde bağımlısıydı.

Okula giden ve gidemeyen çocukları gördük. Ne yazık ki oralardaki çocukların, gençlerin istikbalini parlak hayal edemiyorsunuz. “Fırsat eşitsizliği”nin çıplak, yalın, en gerçekçi hali yaşanıyor o sokaklarda! Tabii şunu görüyor, şunu düşünüyorsunuz: Kendi eğitim, işsizlik, sağlık problemlerini çözememiş bir Türkiye’nin milyonlarca Suriyeliye verebileceği ne olabilir?

Bunları gördüklerinden olacak, Suriyeliler, Türkiye’de kalmak istemiyor Avrupa’ya geçmek istiyor. Bunun için ölümü göze alıp, kırık dökük teknelerle, botlarla yola çıkıyorlar. Önemli bir kısmı da Avrupa’ya ulaşıyor.

Avrupa ise, asla ve kat’a “kontrolsüz sığınmacı” istemiyor.

Çözüm:

Bişekilde, oraya ulaşanların geri gönderilmesi!

Nereye?

Tek ülke var: Türkiye!

O vakit, başlasın pazarlıklar. Kim hakkında? Kendilerine hiçbir şey sorulmayan göçmenler hakkında.

Neyse ki Avrupa medyasından onlara da mikrofon uzatanlar çıkabiliyor. Ne diyor sığınmacılar:

“Bizler birer oyun kartıyız. Kimse bizi insan yerine koymuyor. Oysa bizim de hayallerimiz var, bir hayatımız var, çocuklarımız var. Hayır. Onlar bize birer sayı, para kaynağı olarak bakıyorlar.” (Euronews, 11 Mart 2016)

Bu isyan haksız mı?

Anlaşma sağlansa bile, kendilerine hiçbir şey sorulmayan göçmenlere rağmen, uygulanabilir mi?

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..