Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Görmemişin oğlu olmuş, kesmiş mükünü yemiş!"

"Görmemişin oğlu olmuş, kesmiş mükünü yemiş!"
 

Yüce yaradan, cümlemizi görmemişlerin zulmünden korusun. Amin.


En çok sevdiğim sözlerden biridir bu; güzel okuyucum: "Görmemişin oğlu olmuş, kesmiş mükünü yemiş!... "

Ortalıkta, günlük hayatta mük yiyen, mük yemeye meraklı olan o kadar çok insan var ki! Söylesene! Hangi birini anlatayım sana?

Sonradan zengin olup, oturacağı evi, bineceği arabayı şaşıran mı ararsın? Yoksa bir yerine üç, dört kızla gezip, oynaşan yeni yetme zamparayı mı?

Önceden çalışan olup, şansı aniden yaver giden, kısmet kapıları sonradan sonuna kadar açılan, dünün önemsiz; bu gününse, halden anlamayan, çalışanını ezen de ezen; mük yiyen patronuna ne dersin?

Her akşam ayrı bir sosyetik mekanda, sofrada yiyip, içip, binlerce lira bahşiş bırakmak mıdır makbul olan? Yoksa bir hayır kurumuna, bir derneğe, sivil toplum kuruluşuna bağış yapmak mıdır en gizlisinden?... Bizim mük yiyen, hangisini tercih eder sizce? Gizliden bağış yapmayı değil heralde!...

Bir köyü, kasabayı ya da ilçeyi temsil eden sıradan bir delegeyken, birden, partisinin en yetkili adamlardan biri olup, Ali Kıran, baş kesenlere ne demeli? Bu tipten siyasetçi bozuntularına, hangi görmemişin oğlunun, hangi mükünü yedirmeli?!!

Vasat, beceriksiz, ilgisiz, çocuklarına, mesleğine olabildiğine sevgisizken; birden, arasının iyi oldukları, sonsuz yalakalıklar yaptıkları sayesinde, çalıştığı okulun en yetkilisi, yöneticisi olan, Allah'ın her gününü, okulunun öğrencisinin de, öğretmeninin de burnundan fitil fitil getirene; hangi tarz muamele yapmalı?, hangi oğlunun mükünü yedirmeli sizce?!!

Yıllardır görevde, kıtada olduğu halde, askerinin eğitimini güçlendirmek, komuta ettiklerinin disiplinini üst seviyeye çıkarmak dışında, zırt pırt, saçma sapan emirler veren, kendi tatminsizliklerinin, kendi komplekslerinin acısını ana kuzularından. biricik mehmetçiklerimizden çıkaran, asker ocağını çile yumağına çevirenlere; peki napalım? Onları hangi muamelemizle adam ediverelim; hem de hemen... Bir bildiği olan varsa, hemen söylesin lütfen!

Görmemişlerin bu sınırsız görgüsüzlüğünün, fütursuzluğunun, kendini, haddini bilmezliğinin önü; bir tek şekilde alınabilir ancak bence:

Gün görmüş insanların sayısının milyonlara ulaştığı, özgür, bağımsız, kendi kendine yeterli, tam ve gerçek demokrasisi olan, kanunları ve hukuku önünde, tüm vatandaşlarının eşit muamele gördüğü, refah ve barış içinde, dününe saygılı, bu günüyle ilgili, geleceğinden emin bir ülkede ve o ülkenin mutlu, huzurlu insanları arasında yaşayarak ancak; görmemişlerin bu topluma yaptığı zulüm, eziyet biter.

Ne dersiniz? Böyle bir ülkede yaşayabilme ihtimalimiz, ulaşamayacağımız kadar uzaklarda mı yoksa?

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..