Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

[günceden tümceye] Uluslarlarası politika ve konumlanma din eksenine oturuyor.

[günceden tümceye] Uluslarlarası politika ve konumlanma din eksenine oturuyor.
 

Yalnızlık bir seçim değil sonuçtur.


Bgünlerde gerçekleşen olaylar zinciri ile İsrail ile aramızda gerçekleşn gelişmeleri bir Türk vatandaşı olarak kınıyor, iktidardaki siyasi ekibin yüzlerce yıllık derin bağlarımız olan, her koşulda yanımzıda ve dost olan bir ülke ve halk olan İsrail yerine Arapları seçmiş görüntü vermesini onaylamıyorum. Aylardır uygulanmakta olan stratejiyi kınıyorum.

Uluslarlarası politika ve konumlanmada yüzyıllardır din ve inanç eksenine hiç oturmamış olan Türk dış politikası giderek din eksenine oturtularak, Avrupa'nn istediği gibi Araplar ile ortak, kardeş vb bir ülke imajına doğru götürülmektedir. Bu gelişmeler bir Türk vatandaşı olarak beni endişelendirmekte ve gelecek kaygısı yaratmaktadır. Osmanlı'nın geleneklerine, modern Türk devlet geleneklerine aykırı biçimde yürütülen bu diplomasi "komşularla sıfır problem" sloganı kullanan bir ekipçe yapılması da bir ironidir.

bugünlerde bir şey dikkatimi çekiyor.

16 Ocakta Avrupa Kültür Başkenti törenlerinde Taksim'deki Atatürk Anıtının çevresinin kapatılmış olarak yapılacağını biliyor musunuz? Zamanlama ustaları tam törenlere denk gelecek şekilde antı bakıma aldılar.. Zaten Taksim bir polis devleti görüntüsü içinde sürekli polis işgali altında, anıtın çevresi hemen her gün polis barikatları ile kapatılmış durumda bulunuyor, alanın önemli bir bölümü polis araçları, köpekleri, motorları vb şeylerce kullanılıyor. Oradan geçen herkes kendisini süzen polis gözlerini geçerek İstiklale giriyor, beğenmediklerinin gbt kontrolu, üst aramsı vb şeyler en çok bu bölgede uygulanıyor. Yetmiyor istiklal Caddesinde çeşit çeşit silahlı, giysili, gruplar halinde polisler normal hayatın içindeler.

Güvenlik kavramının bu kadar abartılması oradaki kapkaç vb olaylarla ilgisi olduğu fikri bana inandırıcı gelmiyor.

Zaman ve Sabır

zaman hiçbir şeye bağlı olmadan uzun yada kısalığı ölçülemeyen bir görecelilik içinde akıp gider, bir şeyin çok isteniyor olması veya olmaması ile ilgili niyet, ne zaman olacağı ile ilgili sorudan daha önemlidir ve öndedir. Bu sabrın çok öznel bir tanımı ve tarifidir de aynı zamanda.

...

ruhlarınızın yandığı cehennemin odunlarının sizden üretildiğinin farkında olmadığınız sürürüler içerisinde kendinize sıra gelecek zamanı beklemektesiniz...

...

Eleştiri üzerine

eleştiri sözcüğünü geçen yüzyıla ait bir değer olarak görüyorum, sosyalist terminolojinin başımıza bela ettiği sonsuz kavgalar senfonisidir, eleştiri. Ben, geribildirim kelimesini kullanmayı yeğliyorum. Düşüncemizi belirtirken içine duygularımızı koymak eylemi geri bildirim, karşı tarafın yaptığını değil kendi hissettiğimiz şeyin ne olduğunu söylemek.

...

Sözcüklerimi emanet alacağım konuşmalar yapamam, olduğu gibi kendimden, içimden gelen sözcüklerle yapmalıyım bunu.

...

Yaşayan en seksi 50 Türk kadını

Yaşayan en seksi 50 Türk kadınından benim listeme girenler, Hülya Avşar, Burcu Esmersoy, Tuba Büyüküstün, Hadise, Berrak Tüzünataç, Zuhal Olcay bir de sevgilim :)

...

‘an’daki haliniz sizi bütünüyle yansıtmaktadır, bu nedenle bilgilerinizin tamamını dökmenize gerek yoktur, söylediğiniz her kelimede biz sizin derinliğinizi anlamaktayız. "EPOS Açık ve Serbest Alan Toplantıları" ilkelerinden.

...

penceremin kumruları, şaşkınlar, mermer trabzana yuva malzemesi taşıyorlar, sabah gördüm. Ekmek koyurum arada, hangi eve gitsem, ilginçtir kumrular olmuştur hayatımda. Bir balkonda defalarca yavrulamışlıkları da vardır. Ta çocukluğuda Konya'daki evleriminde değişmez konukları, kumrular. Belki herkesin de vardır ama bana özel geldi bir an, benim kuşlarım gibioldular, özgür.

...

'Artık bıktık artık bunu istemiyoruz'

Neleri istemiyoruz?

....

sanatın toplumu dönüştürücülüğü üzerine konuşuyorduk, şimdi toplumun sanatı dönüştürmesi, kendi dinamiklerini, kodlarını sanata taşıması dönemine girildi, o nedenle her şeyde olduğu gibi sanatta da duru sanat yok, o da diğer bütün toplum değerleri gibi toplum tarafından eritildi, içine alındı. Topluma kurban edilen he...r şey gibi sanat da anlamını, eski önemini yitirdi.

bu nedenlerle birey tek başına ifade dilini geliştirmesi, geliştirdiklerini toplumdan ayrı tutması, toplum dışı olması, yaşaması, toplumun iletişim ve dedikodu zincirinden uzak durması, kendisini özgürleştirmesi, bağımsızlaştrması süreci, sanatsal süreçtir. Klasik tüm tartışmalar bütüncül bir sanat ve toplum ilişkisi yeniden ele alınıp irdelenme durumndadır.

Yalnızlık senfonisi, kendin olmak.
Yeni yüzyıl bireyinin farkındalık senfonisi. "kendim olursam her şeyim, ikimiz bir olursak çıkamayız bu işin içinden. Üçümüz bir olursak hiç giremeyiz işin içine. Dördümüz bir olursak işi kesinlikle berbat ederiz. Hepimiz bir olursak, ben yokum, size başarılar dilerim."


...

bahara karşılık hazanı severim. o yerlere dağılmışlık, renkler, yeşilin milyon tonu sadece son baharda vardır, kızıla da çalan yelpazeye kadar genişler renkler. Yaşamdaki duruşlarımızla bağı olduğunu düşünürüm ben bu sevmeleri, seçmeleri hani bir yerde "ben gamlı hazan, sense bahar" demeyi erkek olarak daha çok sevmemi...n, yaşamımda bir karşılığı da vardır heralde.

...

ciddiye aldığınız şeyler tüketir ancak sizi ya da dönüştürür...

...

Yüksek müzik sesi, bar ve cafe kültürünün bir parçası haline gelmiş durumda. Gündüz bile birbirinizi duyabilecek durumda olmadan oturup, kaş göz ve baş mimikleri ile anlaşmak zorunda kalıyorsunuz. Bir işletmecilik felaketi olarak görüyorum bunu, uzun süreli cafe kullanımlarında tarzı ne olursa olsun yüksek sesli müzik zulüm haline geliyor.

...

Yalnızlık bir seçim değil sonuçtur.

...

anlatmak zaten kandırmaktır... sezgilerinle sezemediğini ve güvenmediğini soruya döküp kandırılmayı bekleme.

 
Toplam blog
: 202
: 994
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Sosyal medya danışmanı, grafik tasarımcı.  ..