Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '09

 
Kategori
Sinema
 

"Güneşi Gördüm!" Bu film çok ses getirecek!

"Güneşi Gördüm!" Bu film çok ses getirecek!
 

...


Memleket isterim...

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun

Memleket isterim...

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim...

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun. (C.Sıtkı)

* * * * * * *

Hep böyle duygularla haykırmadık mı ?..

Kimimiz nutuk atarken;kimimiz yaşarken ölmedik mi ?..

Susuz Yaz...İnce Memet...Yılanların Öcü...Irazca 'nın Dirliği...

Kuyu...Pusuda...Buzlar Çözülmeden...Teneke...Bir Adam yaratmak...

Issız Adam...Üç Maymun...

Ve...Yüzlerce eser...Hep, bizim söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz değil miydi ?..

İçimizde ukde olarak kalan ve haykıramadıklarımızı dile getirenler...

''Bizi , bizden başka anlayacakların olmayacağını'' bile bile , kimlere havâle ettik sorunlarımızı ?..

Didişmekten önünü göremeyenler, ''Güneşi Balçıkla Sıvamadılar '' mı ?..

Hangi toplum vardır ki bu kadar kutuplara ayrılıp da ayakta kalan ?..

Hep, şarkılara, bozlaklara, türkülere, ağıtlara mı yazmalıyız dertlerimizi...

Bu, bizim kaderimiz olmamalı...

Bir taraf saray, seyran-meşk ederken ;bir tarafın toz duman ve sefilliği kimi ırgalamaktadır !..

Dumanlı havaya bayılıp yangından mal kaçıranlar...

Bir de ''Batan Geminin Mallarını Yağmalayanlar...''

Ve umarsızların parlak çelik çarklarında ezilen, yok olan Anneler...Babalar...Ve bebekler...

Silahların gölgesinde yanıp kavrulan;yok olan masum, günahsız yaşamlar...

Ve onların kederleri, dertleri, ''İki arada;bir derede kalmışlıkları ''...

Kimlerin umurundaydı ki ?..

Elbette bu ülkede, ''Acıları umursayanlar da var ''...

Seyirci kalmayanlar...Yazanlar...Okuyanlar...Senaryolaştıranlar...

Senarist :Mahsun Kırmızıgül...

Bana da soğuk gelmişti..Her zaman...Sanki yapmacık gibiydi tavırları...

Yanılmışım...

Adam gibi, bir film daha yapmış...Yazmış, yönetmiş ve oynamış...

Tüm oyuncular , yüreklerini ortaya koymuşlar...

Binlerce, ''Doğal figüran ''...

Muhteşem bir görsel sinema tekniği...

Hem de ''Sponsorsuz.''...

Fragmanı çok şey anlatıyor...

Tam izlemeden ahkâm kesemeyiz...

Bir his;bir önsezi... Birazcık empati ve yönetmenin önceki filmi:''Beyaz Melek ''...

Pratikte kanıtlanmış bir başarının bizdeki izlenimleri, merak uyandırıyor...

Çoğu'nun, cesaretle haykıramadığı bir tema seçilmiş...

''Güneşi Gördüm...'' Çok ses getirecek...

Kırmızıgül 'ün yıldızı daha da parlayacak...

Okuduklarım ve izlediklerim'den bir kesit sunayım:

''Terör sorununa adetâ çomak sokan Mahsun Kırmızıgül'ün yeni filminde, her türlü ayrımcılığı, adaletsizliğe karşı bir duruş sergileniyor...''

"Yaşadığımız yer , dünyanın en güzel yeriydi ;ama cehenneme çevirdiler" diye başlayan fragmanında, biri terörist diğeri asker olan ve dağlarda kol gezen kardeşler, olası bir çatışmada karşı karşıya geldiklerinde ne yapacaklarını konuşuyorlar.

Bu olay, geçtiğimiz aylarda, Diyarbakır Lice'de şehit düşen Er Fevzi Güngör ile 2007'den beri PKK'nın dağ kadrosunda olan kardeşinin ibretlik hikayesinin ortaya çıkması ile gerçek olmuştu.

Askerle bölge halkı arasında geçen çarpıcı diyaloglarla birlikte, terörün bölgeyi nasıl bir baskı altına aldığını da gösteren Güneşi Gördüm'de, bir oğlu asker diğer oğlu dağda olan baba (Altan Erkekli) Cahit Sıtkı Tarancı'nın 'Memleket İsterim' şiirini okuyor.

.........

''Ünlü oyuncular sıfırın altında 10-20'yi bulan soğukta, erken saatlerden itibaren titreyerek "Güneşi Gördüm" filminin tamamlanması için 'ter döktü'.

Yıllar önce, bir klibinin başlangıcında, "Mahsun Mahsun" diye bağıran Doğulu ninenin seslenişi çok meşhurdu.

Kars'ta bir düzine çocuk onun arkasından "Mahsun Mahsun" diye seslenirken o klip geldi aklıma...

Karslı çocuklar bugüne kadar sadece televizyonda görebildikleri sanatçıyı yanı başlarında bulunca onunla iletişim kurabilme ihtimalinin sevinçli telaşı içindeydiler...''(Basın )
...........

Mayınların arasında, doğuda bir sınır köyü...

30 yıldır, iki tarafın arasında kalan çâresiz insanlar...

Zorunlu göç uygulaması nedeniyle doğup büyüdükleri topraklardan, köklerinden ayrılmak zorunda kalan Altun aileleri, köklerinden koparak bir bilinmeze doğru yola çıkarlar.

Davut Altun, ailesiyle birlikte kaçak yollardan da olsa en kısa zamanda Norveç'e gitmeyi istemektedir. Haydar Altun ve ailesi içinse göç yolu, İstanbul'a doğrudur...

Yolculuk başlamıştır...

Bitmek bilmez fıtınalardan geçip gelmiş, yollarını kaybetmiş, çaresizce bir çıkış arayan insanların, kendi güneşinden koparılmış ve geleceğin bilinmezliğinde kaybolmuş çocukların, bir göç'ün hikâyesidir...

Her türlü ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşı duran, savaşın, kavganın, kendine benzemeyeni hor görmenin sorunun ta kendisi olduğunu söyleyen bu filmde, anlatılan: Hepimizin, memleketimizin, Türkiye'nin hikâyesidir.

''Sadece Mahsun Kırmızıgül değil, Şerif Şezer, Yıldız Kültür, Altan Erkekli, Emre Kınay, Hande Subaşı gibi pek çok ünlü yıldızı yakından görme fırsatı bulmuştu çocuklar.

Sadece onlar mı, çekimlerin yapıldığını haber alan anneler, babalar; hatta nineler onları bir kez olsun dünya gözüyle görebilmek için işi gücü bırakıp geliyorlardı çekim alanına....

Sevgi, herkesi sevindirir. Ama onca sevgi gösterisi aslında biraz da işini zorlaştırıyordu ünlülerin.

Özellikle çıkan gürültü yüzünden bazı planların tekrar tekrar çekilmek zorunda kalınması soğuk altında titreyen oyuncuların pek de hoşuna gitmiyordu şüphesiz.

Hele bir de Mahsun Kırmızıgül gibi kılı kırk yaran, kafasındaki görüntüyü yakalamak için büyük efor sarfeden bir yönetmen başlarında olunca...

Güneşi Gördüm film setinin Kars çekimlerinde dikkatimizi çeken ilk noktalar bunlar oldu.

Soğuktan titreyen Hande Subaşı ve Emre Kınay'ın belki bir plan daha çekecek halleri bile yoktu ama öyle inanmışlardı ki senaryonun gücüne ve Mahsun'un samimiyetine, onun istediği planı yakalatabilmek için'' gık'' bile çıkartmadan tekrar tekrar geçiyorlardı kamera önüne....

"Sanatçı arkadaşlarıma çok büyük minnet borcum var" diyordu Mahsun Kırmızıgül, "Çünkü aylardır benimle ülke ülke, şehir şehir geziyorlar.

Bu filmden alacakları ücreti sadece bir kaç haftada bir televizyon dizisinden kazanabilirlerdi.

Yani ben onların bir yerde 4-5 aylık kazançlarına da engel oldum.

Ama sağ olsunlar bana güvendiler, senaryoyu görünce çok etkilenip, bu projede yer almış olmanın sevinci içinde çalışmaktan büyük haz duydular" diye açıklıyordu bu minnet borcunun nedenini.

Beyaz Melek filmindeki gibi hayli kabarık bir ünlü listesi. Bu filmin çekimlerini ondan ilginç kılan ise çekimlerin bir kaç ilin yanı sıra 5 ayrı ülkede tamamlanmış olması. Kars çekimlerin son durağı...

Türkiye, Norveç, İsveç, Danimarka ve Bulgaristan'da çekimi yapılan film, Beyaz Melek gibi seyredenleri hem düşündürüp hem gözyaşlarına boğacak bir öze sahip....

Ve anladığım kadarıyla son sahneye kadar herkes aslında filmin ne anlattığını çok da anlayamayacak gibi...

Filmin konusunu ve detaylarını anlatmaktan özellikle kaçınan Mahsun Kırmızıgül, fragmanlar sonrası oluşan 'film terörü anlatıyor' yargısı için de "Film sadece terörle ilgili değil. Çok daha fazla sorunu gündeme getirecek" demekle yetiniyor.

Aslında seyirciyi ağlatmak ya da güldürmek gibi bir kaygısı olmadığını belirten Mahsun Kırmızıgül, Güneşi Gördüm filminin Türkiye'nin, Türkiye'lilerin hikâyesi olduğunu söylüyor.

12 Mart'ta vizyona girmesi beklenen Güneşi Gördüm'ün en ilginç yanı tam olarak ne kadar olduğu bilinmese de milyon dolarlarla ilfade edilen maliyetine rağmen sponsorsuz olarak çekilmesi.

Ünlü oyuncular kendilerine eşlik eden küçük oyuncuların büyük rol yeteneği karşısında, şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.

Hele özürlü rolü oynayan minik kızın sahnelerini gören herkes, onu karşısında sağlıklı biri olarak görünce "gerçekten özürlü değil misin? diye sormadan edemediklerini söylüyorlar.

Sahnelerin üzerine, canlı olarak ;160 kişilik Prag Senfoni Orkestrası'yla çalışacağız..

Yani her açıdan dört dörtlük film olacak" diyor Mahsun Kırmızıgül ve kendi yönetmenliği ile ilgili polemikleri önemsemediğini, çünkü bu ülke insanların birbirini takdir etmek yerine ;acımasız eleştirme hastalığı olduğunun altını çiziyor..

Tüm bu bilgileri toplarken bizim de aslında oyunculardan pek farkımız yoktu ama şükür ki en azından başımızda "bir daha çekeceğiz arkadaşlar bu plânı" diyen bir yönetmenimiz yoktu... '' (*) ( Basından)
..........

Soran, sorgulayan;araştıran;çözüm üreten olacağız...

Tartışacağız...Hem de çok...Doğruları bulana dek...

Eleştireceğiz elbet !..Ama, '' Yıkmadan, pişman etmeden !..''

''Kıssadan hisse'' çıkararak...

Akl-ı selîm olarak ve insanı sevmenin erdemiyle...

Eleştirenlerin, ''çözüm yollarını sunmasını'' da bekleyeceğiz...

Aklın, bilimin, mantığın ışığında...

''Daha iyisini nasıl yaparız ?..'' düşüncesiyle !..

İzleyelim görelim...


Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..