Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '10

 
Kategori
İstanbul
 

"Hadi istiklal' e gidelim "

"Hadi istiklal' e gidelim "
 

resim: Google


Davet.

Rahmetli babam hep derdi.” Birisi seni davet etmişse o davete icabet edeceksin ki üzerinde davet edenin hakkı olmasın”

Dolayısıyla davet eden kişi hasmım da olsa yer, yurt, zaman, mekan ayırımı yapmadan giderim.

Davetine icabet ederim.

Geçen hafta sonu, akşam saati.

Arkadaşım ofisime telefon açıyor. Bir grup arkadaşla tanışıklık dost, sohbet ve meclis toplantısı için çağırıyor.

Buluşma yeri: Taksim The Marmara oteli kafesi..

Neyse;

Grupla buluşuyoruz.

Kısa bir sohbet ve tanışıklıktan sonra daha sakin bir ortam olacağını tahmin ettiğim fakat hiç gitmediğim Fransız sokağın da yarım kalan sohbete kaldığımız yerden devam etmek için istiklal caddesi yol boyunca yürümeye devam ediyoruz.

Aman Allah’ım!!

Ne kalabalık. Ne kalabalık. Arkadaşıma soruyorum;

- Vay bea. Bu kadar kısa mesafede bütün bu insanlar nereye gidip, geliyorlar böle..

- Sen daha önce hiç görmedinmi istiklal caddesini?

- Hayır.

- Eee.. 72 millet ten insan var burada.

!!..

Etrafa şaşkın, şaşkın bakarken hayatım da ilk kez;

Pasajlara, tarihi binalara şuursuzca girip çıkan, kafeler de gürültülü sohbet eden, barlar da limitsiz içen, her türlü ecnebiyi, arapı, beyazı, zencisi, Türkü, kürtü, çekik gözlüsü, akıllısı, delisi, velisi, sanatkarı, sahtekarı..

Kemençe çalan, horun tepen bizim uşakları,

Girişine Cezayir sokağı yazılan, Fransız ( ! ) sokağı diye anılan, dik merdivenlerinden aşağı inerken hemen daha ilk solda mekan sahibi yumuşakları,

Mor koltuklu, loş ışıklı mekan da " Buyurun, buyrun hoş geldiniz" diyerek sizi içeriye almaya çalışan fırıldak elemanları,

Dar sokak arasın da eski tip taş bina cumbalı balkonların da begonya çiçeklerinin asıldığı açık hava da akortsuz estrümanıyla, detone sesiyle, saçma, sapan canlı müzik yapanları gördüm.

Gecenin ilerlemiş saatin de ya geri dönerken;

Köşe başların da arkadaşını satan tipi kayık hodonistleri, alkol sınırını aşmış tek başına kalabalık ta hüngür, hüngür ağlayanları,

Burnunun ucuna dahi bakamayan yarı çıplak görülmek ( ! ) isteyeni, hararetle dilleri bir birine değdiren öpüşen sarhoş manyakları,

Bulutların üzerin de üçüşan esrarkeşleri,

Kap kara elbiseli bar kapılarının önlerinde dikilen rol ve yol kesenleri,

Bedbahtları,

Sokak ortasın da yatan evsizlerin gencini, geçkinini, işsizleri, parasızları,

Hayattan bihaber olanları,

Markacı farklı zihniyetlerin yapay bir kültür harmonisiyle buluşup ucube et yığını ile vücut bulan, ağır ter kokan, kalabalıkta insanların bir türlü yürüyemediği ama ite, kaka aralardan koşturanları,

Tarihinin ve çürümüşlüğün kozmopolit mistik şehri İstanbul da, taksim de, herkesin dediği gibi kalbin attığı değil bana göre mıçının boşaldığı,

Bir mekan gördüm.

Hepsini ama hepsini o gün o gece istiklal caddesin de bizzat ben gördüm.

!!..


Bütün bunların gördüm, gördüm de!

Üstüne, üstlük şimdi bile “ vay anasına ! “ dediğim!

En önemlisi kişilik zaafı olan " ben kompleksliyim " görüntüsü veren ( ! ) zatı şahsiyetler istiklal de benimle yan, yana yürüdü.

İşte bu beni çıldırttı..

Buuu..

Bir daha mı?

" Hadi istiklal' e gidelim "

Aslaaa..

 
Toplam blog
: 97
: 1839
Kayıt tarihi
: 13.03.07
 
 

İnsanım, eşitlikten ve hak’tan yana olan. Hiçbir şeye duyarsız olamadım. İnsanım ve merak ediyoru..