Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '08

 
Kategori
Mizah
 

"Hardalname"

Bugün size ciddi şeylerden bahsedip, canınızı sıkmayacağım. Zati dertli milletimizin de bu ciddi işlere pek tahammülü yok. Bizim neyimize ciddi işler? Bize magazin lazım, basitlikler, yeşillikler ve hafiflikler lazım… Son yıllarda milletimizin hal ve gidişi; tıpkı Hacivat’ın, sabahın köründe Karagöz’ün kapısı önüne varıp; “Yâr bana bir eğlence medeettt!..” diye bağırdığı hallere döndü. Madem bu kadar ısrar ediyorsunuz, alın size eğlenceli bir yazı…

Efendim; büyük üstad Orhan Veli Kanık da, bir gün benim gibi “hidayete” eriyor, yüce ve akıllı milletimizin bir eksiğini fark edip, çok ciddi (!) bir şiir yazıyor. Bakın, okuyunca, bu ciddiyetin siz de ayardına varacaksınız: “Hardalname…

“Ne budala şeymişim meğer/ Senelerden beri anlamamışım/ Hardalın cemiyet hayatındaki mevkiini/ ‘Hardalsız yaşanmaz’/ Bunu Abidin de söylüyordu geçende/ Daha büyük hakikatlere/ Önceden ermiş olanlara…/ Biliyorum, lâzım değil ama hardal/ Allah kimseyi hardaldan etmesin…”

Diyeceksiniz ki; “Bu ne şimdi? Tam da; ‘dam başında saksağan, vur beline kazmayı’ vaziyeti yani…”

Tamam, çok haklısınız da; biz size bugün ciddi şeylerden bahsetmeyeceğiz demedik mi? Madem yanılıp - şaşıp bizi okumaya başladınız, sonucuna da katlanacaksınız efendim…

Bugün bana hiçbir şey lâzım değil dostlar!.. Ne Kıbrıs meselesi, ne AB müzakeresi, ne Kuzey Irak Tezkeresi, ne de Kemal Abi’nin Maliyesi… Bugün, biz gazetecilerin günü!.. Birazcık müsaade edin de, azıcık biz kafamızı dinleyelim yahu!.. Bana da biraz eğlence lâzım, bugün biraz da nostalji takılmam gerekiyor!..

Bu konuda Koca Yunus ne diyor? Aynen şöyle diyor:

“Aşkın aldı benden beni/ Bana seni gerek, seni/ Ben yanarım dün-ü günü/ Bana seni gerek, seni…/ Ne varlığa sevinirim/ Ne yokluğa yerinirim/ Aşkın ile avunurum/ Bana seni gerek, seni…/ Sûfilere sohbet gerek/ Ahîlere âhret gerek/ Mecnunlara, Leylâ gerek/ Bana seni gerek, seni…”

Biraz efkârlıyım dostlar. Hiçbir şey insanın istediği gibi olmuyor: Maaş alıyor efkârlanıyorum. Borç ödüyor efkârlanıyorum. Kitap çıkarıyor, ödül alıyor eleştiriliyor, telefonlar alıyor, biletimden amorti çıkıyor efkârlanıyorum. Anlayacağınız, bugün tuhafım biraz… Kitaplarımı karıştırırken, yine ‘bizim deli’ Orhan Veli’nin bir şiiri gözüme çarpıyor, yine bir tuhaf oluyorum. Aksiliğe bakın ki, şiir de şöyle:

“Mektup alır efkârlanırım/ Rakı içer efkârlanırım/ Yola çıkar efkârlanırım/ Ne olacak bu işin sonu bilmem?/ “Kâzımım Türküsü’nü söylerler/ Üsküdar’da/ Efkârlanırım…”

Üstad rakı dedi de aklıma geldi. Ankaralı rakı uzmanı sevgili Necip Mirkelamoğlu oturup, bu Türk milli içkisi hakkında “Rakıname” yazmış. Bazı sözleri şöyle:

“İçmesini bilene/ Zevk-ü sefadır rakı/ İçmeyi bilmeyene/ Cevr-ü cefadır rakı…/ Bir münasip miktarı/ Muhabbet anahtarı/ Kaçırırsan ayarı/ Can’a ezadır rakı…/ Dost bezminde, sohbette/ Neşe-i muhabbette/ Her manevî lezzette/ Bir vasıtadır rakı…/ Eşek içince zırlar/ Köpek içince hırlar/ Kedi içse tırmalar/ İnsan olanadır rakı…/ Mirkelamoğlu der ki;/ Hâd bilmezsen eğer ki/ Öyle rezil eder ki/ Başa belâdır rakı…”

Abdurrahim Karakoç ustanın da, benim gibiler için yazdığını zannettiğim bir “Taşlaması” vardır; adı “HIYARNAME…

“Belli ki, vazifesini yapmış Bostancıbaşı/ Sabahleyin baktım, hıyarla dolmuş çarşı…/ Hıyar deyip geçmeyin, şifadır çok maraza/ Koklatırsın Kurda, yedirirsin bir Kaz’a…/ Hıyarın pörsümüşü, azık olur çobana/ Tazesi, endamlısı; kazık olur çadıra…/ Memleket baştanbaşa, hıyar tarlası gardaş/ Bu toprakta yetişir, hıyarın hası gardaş…/ Tazelendi bir cümle, hıyarların şerefi/ Ne mutlu ki bizlere, tutturduysak hedefi…”

Eh, bana müsaade artık; bugün Milâs’ta “Basın Gecemiz” var, biraz da biz eğleneceğiz…

Sakin KOŞAR. 24.07.2008).

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..