"Hayal" di, gerçek olmasın

Burada yazılanlar tamamen “hayal” ürünüdür.

Topraklarımız satılmaya başlandı sadece kâğıt üstünde dedik alıştık.

Köprülerimiz satılmaya başlandı yeni köprüler yaparız dedik alıştık.

İletişim sistemlerimiz satılmaya başlandı yetmez dedik birçok kaynağı da biz engelledik alıştık.

Borç iflahımızı kesti büyümek için borçlanıyoruz dedik alıştık.

İşsizlik büyüyor dedik rakamları açık çek olan anketlerle kapatırız kimse bilmez dedik alıştık.

Aydınlar aleyhimizde görüş bildiriyordu kalemlerini kırarız dedik alıştık.

Öyle ki şehit haberlerini spor, hava durumu, borsa haberleri gibi ayrı bir başlık altında 1 dakikalık programlar olarak görmeye bile alıştık.

Bu “hayal” ülke bağımsızlık savaşlarından devleti bile olmayan, yıllarca askerleri, bebekleri, kadınları öldüren bir kadın pazarlama sorumlusuyla masaya oturmaz dedik. Bunlar tek tek bu kurguladığımız “hayal” ülkede gerçek oldu.

Biz bu olanlara karşı çıkan insanlar hep bir kurtarıcı bekledik. Kurtulmak için savaşmayı, direnmeyi, canımızı vermek uğruna devrimler gerçekleştirmeyi unutalı bir hayli zaman oldu. Yıpratıldık, sindirildik, korkutulduk. Mert ol, dürüst ol diyen yiğit evlatlar yetiştiren analar aman evladım uzak dur demeyi dillerine pelesenk edindi. Aynı yoldan geçmişiz atalarımız ile. Onlar mücadeleyi seçmişler, onurlarıyla anılmışlar. Bizler ise susmayı, kafamızı çevirmeyi, gözlerimizi yummayı tercih etmişiz.

Bu “hayal” ülke bunları yaşadıktan sonra bilinçlenmiş mi? Hayır tabii. Sonunda susmayı, göz yummayı bile düşünecekleri bir ülkeleri kalmamış. Bu “hayal” ülke senin ülken olsun istemiyorsan arkadaş kim ne yapıyor diye beklemeyeceksin. Bir yazı da sen yazacaksın, bir söz de sen söyleyeceksin, başıma ne gelir diye hayıflanmak yerine sürgünü, hapisleri, yediğin sopaları bir madalya gibi alnında başın dik taşıyacaksın.

Sayın Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk izindeyiz atam.