'Hayatın ışıkları yanınca' Serdar Özkan

‘’Yüz milyonlarca yıl önce, taşlar taş, kıtalar kıta, denizler deniz olmadan evvel, her şeyin sonsuz, kalıcı olduğu Işık Dünyası’nda yaşayan Ölümsüzler bir gün dünyamıza geldiler… Gelenlerin sonuncusu Mutluluk’un yanı sıra, Güzellik, Zenginlik, Güç ve Akıl dünyamıza gelen sayısız ölümsüzden birkaçıydı. Yeryüzüne iner inmez her biri Mutluluk’un sayısız ellerinden birini tutarak mutlu mutlu dünyamızı keşfe çıktılar.

Ama kısa bir süre sonra ne olsa beğenirsiniz? Dünyamıza onlardan çok önce gelmiş olan Ölüm Meleği’yle karşılaştılar. Ölümsüzlerin bizim dünyamızda her şeyin öldüğünü fark etmeleri uzun sürmedi ve Ölüm Meleği’nden korkarak birer birer Işık Dünyası’na geri döndüler. Ölümsüz oldukları için Ölüm Meleği canlarını alamazdı aslında, ancak Akıl’a akıl danıştıklar ve Akıl onlara yine de temkinli davranmalarını önerdi.

Akıl’ın tavsiyesine uyup dünyamızı ilk terk eden Mutluluk oldu. Onun için dünyada bildiğimiz her mutluluk Mutluluk’un kendisi değil, onun dünyamızı dolaşırken geride bıraktığı kokusudur. Mutluluk’un ardından  Güzellik, Zenginlik, Özgürlük gibi ölümsüzler de dünyamızı terk ettiler, her biri geriye sadece kokularını bırakarak.

İşte o yüzden, bu dünyada sürdüğümüz her koku gibi, her akıl, her zenginlik, her güç, her özgürlük, her güzellik, her mutluluk zamanla uçup gider. Çünkü ölümsüzlerin kendileri değil, kokularıdır onlar yalnızca. Ama sevgili taşlar, bütün ölümsüzler Ölüm Meleği’nden korkmalarına rağmen, içlerinden biri on aşık oldu ve Akıl’ın bütün uyarılarına rağmen dünyamızdan ayrılmayı reddetti….’’

……….

Yaşlı bir adamın bir sokağın ortasında çocuklara bu hikayeyi anlatmasıyla başlıyor kitap ve sonra sayfa sayfa dünyamızda kalan gitmeyen ölümsüzün kim olduğunu ararken, bir çocukla bir yunusun olasılık dışı dostluğundan bahsediyor.

Sade, yalın masal tadında bir anlatım kitaptaki, bir günde okuyup okuma hızınıza hayret edeceğiniz. Büyüklere masallar adı da konulabilecek, efsanevi ve birazda felsefi bir anlatım Serdar ÖZKAN’ın  ‘Hayatın Işıkları Yanınca’ kitabı….

‘Kayıp Gül’ kitabını da okumuştum Serdar ÖZKAN’ın oda aynı hızla bitmişti. Bir nefeslikti. O kitapta anlattıkları çok kalmadı aklımda sanırım anlatım diliyle alakalı ya da hayatın felsefi boyutundaki detayları başka bir ağızdan dinlemede hafızam çok kuvvetli değil…

Dünyaya yayılmış bir ünü var Serdar ÖZKAN’ın, hatta Paulo Coelho’nun Simyacı’sı ve Richard Bach’in Martı’sı ile birlikte anılacak kadar yer etmiş görünüyor. Kayıp Gül kitabı Dünyada 43 dile çevrilmiş ve 50’yi aşkın ülkede yayınlanmış.

Belki merak belki de küçük bir destek için okunulası büyüklere masal tadında bu kitabı anlatmak istedim, ben okumakta biraz geç kaldım, benim gibi olanlar için küçük bir anlatımdır.….