Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '17

 
Kategori
Siyaset
 

(He)Sapla (Sa)Manı Karıştırmak

(He)Sapla (Sa)Manı Karıştırmak
 

Çizim, Yücel Evren


Yazılarımı takip edenler bilir. Sosyalist görüşlere sahibim. Çok partili sistemin, egemen oligarşinin bir kukla oyunundan ibaret olduğunu savunurum. Bu sistemde muhalefet sadece ve sadece iktidarı meşrulaştırma işlevi görür. İktidarın yüzünün eskidiği durumlar için de muhalefetin “stepne” görevi vardır. Böyle durumlarda, “halk seçimlerde kullandığı oylarla iktidarı değiştirdi” gösterisi sahnelenerek halkın gazı da alınmış olur. Düzen böyle sürer gider.  Böylece sisteme “demokrasi” maskesi giydirilmiş olur.

CHP’nin durumunu da bu pencereden değerlendiririm. Bu yüzden Milliyet Blog’da yayınladığım ilk yazılarımdan biri “Oligarşiyi Şirinleştiren Piyon – CHP’nin Görünmeyen Yüzü”[1] başlığını taşıyordu.

CHP’nin ve onu temsilen Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun tavırları bu tezimi destekler.

Gerek grup konuşmalarına indirgenmiş  edilgenlik ve gerekse mesajlarındaki sığlık ve ciddiyetsizlik her seferinde haklılığımı teyit eder.

Bu “boş” tavır iktidarın ekmeğine yağ sürer. Bu görevlerden biri tamamlanır, diğerine geçilir. Bu hep böyle sürer gider. İktidardan yakınan halk kitlelerinin güveni bir türlü kazanılamaz, bu gidişin sonucunda 15 yıllık iktidarın 150 yıl daha değişmeden süreceği algısı pekişir, sistem bu şekilde yerleşik hale gelir.

Son “dekont” olayı da böyleydi.

Kılıçdaroğlu dekontları açıklamadan günler öncesinden reklam yaparak beklentileri yükseltti. Kamuoyun ilgisini açıklayacağı belgelere yönlendirmede başarılı oldu ve tezini ortaya atıp belgeleri açıkladı.

Kılıçdaroğlu’nun tezine göre, halktan dövizini satmasını isteyen Erdoğan’ın yakın akrabaları kendi dövizlerini yurt dışındaki vergi cennetlerindeki offshore hesaplara göndermişti. Bu tezini ıspatlamak üzere “Erdoğan’ın yakınlarının Man Adasında kurulan 5 sterlin sermayeli bir şirkete 15 milyon dolar gönderdiklerini ortaya koyan dekontlar” oldukları iddiasıyla bir takım belgeleri kamuoyuna gösterdi.

Konu ciddiydi. Ortada konusu “suç” olan bir durum değil, “etik dışı” bir durum vardı. İktidarı gerçekten zor durumda bırakabilecek bir görüntü vardı. Ciddi bir muhalefet partisi eline böyle bir koz geçirdiğinde ülkeyi iktidarın başına yıkabilirdi. Ne derse desin, hangi bahaneye sığınırsa sığınsın, iktidarın işi gerçekten zordu.

Ama böyle olmadı.

Belgeleri gösterir göstermez Erdoğan’ın cevabı geldi. “Giden 5 kuruş yok, gelen para var” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun bu cevaba itirazı, “dışarıdan para geliyorsa bu daha da vahim…” şeklinde oldu. Ve manzara değişiverdi.

Değişti çünkü Kılıçdaroğlu, dekont sallarken ileri sürdüğü tezinin arkasında durmayı o anda terk etmişti.

Terk etmişti, çünkü, gösterdiği belgeler gerçekten yurtdışına, Man adasına gönderilen paraya ilişkin değildi. Dekontların üzerindeki “ithalat dışı döviz transferi” açıklamasının bankacılık bilgisinden yoksun kişiler tarafından düz mantık yorumlanmasından çıkarılan sonuç “yurtdışına para gittiği” şeklindeydi. Ancak belge gerçekte Halkbank’tan “swift” kanalıyla Al Baraka Türk’e gönderilen paraya dairdi.

Kılıçdaroğlu “gaf” yaptığını anladığı andan itibaren konuyu “para dışarıdan geldiyse, kaynağını açıkla” şeklinde değiştirdi. Bu soruya cevap bulunmasında zorluk çekilemeyeceği de aşikardı. “Mal sattılar, döviz getirdiler, detayı ticari sırdır” dendiği anda Kılıçdaroğlu’nun yeni tezinin havada kalacağı belliydi ancak kendisi bunun farkında mıydı, bilinmez.

Ve, CHP’den ve hele hele Kılıçdaroğlu’ndan iktidarı köşeye sıkıştırma beklentisi içindeki kamuoyu bir kez daha hayal kırıklığına uğradı. Basit bir banka dekontunun ne anlama geldiğini dahi bilemeyecek hesap uzmanı kökenli Genel Başkan görüntüsüyle sadece kendi prestijini değil, halkın artık tükenmek üzere olan umutlarını da büsbütün yok etti.

İktidar bir kez daha haklı çıkarılarak bu hizmet de başarıyla tamamlandı.

Şu satırların kaleme alındığı dakikalarda Kılıçdaroğlu yeni hizmetlerinde de aynı başarıyı göstermek üzere çabalarına kaldığı yerden devam edeceği yeni grup konuşmasını hazırlamaya koyuluyordu.

 

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..