Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '10

 
Kategori
Spor
 

“Herkes haddini bilmeden oynasın!”

“Herkes haddini bilmeden oynasın!”
 

Çok sevdiğim bir atasözü vardır; hayatı tecrübe ile yaşamışlar “su yolunu bulur” demişler. Yıllardır kulüplere angarya gelen hatta Fenerbahçe için başlarda hiç önemsenmediği için 27 yıllık kazanılamayan bir eziyete dönüşen, son yıllarda artık tam bir gurur meselesi haline gelmiş olan kupa maçlarının statüsü değiştirilince heyecanla izlenir bir hal aldı.

Gruplara bölünen karşılaşmalara özellikler alt liglerden gelen takımların kora kor mücadelesi eklendiğinde seyir zevki de yaşanır oldu.

Açıkçası Fenerbahçe-Tokatspor maçının böylesi bir karaktere bürüneceğini televizyonun başına oturmadan önce beklemiyordum. Birkaç gün önce Eskişehirspor karşısında fazlasıyla tutuk bir oyun oynayarak, rakibin beceriksiz ayakları yüzünden bir anlamda şansa kazanan ve hiç de hazır görüntü vermeyen Fenerbahçe’nin Tokatspor’u da önemsemeyeceği için maça konsantre olamayacağını tahmin ediyordum.

Oysa çok arzulu bir takım çıkmıştı sahaya. Eskişehir’dekinin aksine ayağa top oynuyordu. Ancak hiç beklenmedik bir anda Tokatspor’un on numaralı oyuncusu Arif’in ayağından mükemmel bir gol geldi. O dakikaya kadar Tokatspor haddini bilen çok kontrollü bir oyun oynuyordu. Hatta Fenerbahçe karşısında mahkum olduğunu da söyleyebiliriz.

Golde kaleci Volkan Babacan’ın üst düzeyde hatası vardı. Zaten golü yedikten sonra da bir daha kendini toparlayamadı. Tek bir topu tutamadı. Bütün yan toplarda aksadı. Çok ciddi bir sinyal verdi.

Golden sonra Fenerbahçe’nin baskılı oyunu artarken ortaya bir adam çıktı. Öyle bir gol attı ki, arkasında bütün olup biteni izleyen İspanyol pasaportlu arkadaşına santraforluk dersi verdi. Vederson sol taraftan ortayı yaptığında ceza sahasına yayın üzerinden girmeye başlamıştı. Top havada süzülürken o da topa doğru hareket ediyordu. En uygun anda iki sevgilinin buluşması gerçekleşti. Sonra da gol sevincinin yaşanması için birbirlerinden bir kere daha ayrıldılar.

Alex bir kere daha ortaya çıkıyordu. Oyunda kaldığı süre boyunca sahanın en iyisiydi. Eski kaptanının yaptığı açıklamalardan sonra sanki "sınıf tescili" için sürekli çalışıyordu.

Fenerbahçe’de bir futbolcu daha vardı. Mehmet Topuz da görevini yapan futbolcular arasındaydı. Attığı gole kadar kaleye bir çok şut gönderdi. Sağ kanatta önemli işler yaptı.

Böyle övücü cümleler yazıyorum diye Fenerbahçe’nin mükemmel bir futbol oynadığını söylemiyorum. Kalesinden başlamak üzere stoper bölgesinde oynayan iki futbolcusu da kötü günündeydi. Bekir fazlasıyla ileri çıktı, geri gelmedi. Tokatspor’un ilk golü için kaleci hatasıdır diyebilir, geçiştirebiliriz ancak ikinci golde bir organizasyon, taktik anlayış vardı. Ancak yine de Fenerbahçe gibi üst düzeyde bir takımın tamamı yerli oyunculardan kurulu alt lig takımından böyle gol yememeliydi.

Tokatspor ikinci golü attıktan sonra kendine güveni zirve yaptı. Güiza’nın golünden sonra beraberlik sayısın bulmak için etkili bir şekilde Fenerbahçe kalesine gitmeye çalıştı. Arif, Abdullah, Şamil, Taner, Ogün yıldızlaştılar. Tokatspor’un kalecisi Ergin’in de iyi bir futbol oynadığını, en azından Volkan’la kıyaslandığında üç gol yemiş olmasına rağmen görevini yaptığını söyleyebiliriz. ,

Maçın ikinci yarısında pabucun pahalı olduğunu anlayan Fenerbahçe durumu idrak etmiş olmanın bilinciyle karşısında güveni tavan yapmış takımın mücadelesine aynı şekilde karşılık verdi.

Fenerbahçe bu kupa serisinde bütün futbolcularının forma giymesini için elinden geleni yapıyor. Doğrusu da bu zaten.

Kupa bazı takımlara lig için ivme kazandıracaktır. Bunlardan biri de kuşkusuz Fenerbahçe olacaktır. Fenerbahçe’nin Şubat ayının 18’inde çok önemli bir Avrupa Ligi sınavı var. Kupadaki son maçına beş gün sonra Antalya’da, gruptan çıkmayı garantilemiş bir şekilde, rahat ve biraz daha yedek ağırlıklı bir kadro ile çıkacak. Bu da takım içi rotasyonu güçlendirecek, canlı tutacaktır.

Fenerbahçe bugün üç gol bulmasına, bunlardan birini de Güiza atmasına rağmen hala çok ciddi bir santrafor sıkıntısı çekiyor. Girişte yazdım, Alex maç içinde Güiza’ya yapması gereken her şeyi gösteriyor. Ancak Güiza’nın bunu fark edecek hali bile yok.

Özer bugün Alex çıkana kadar kayıp futbol oynadı. Orta sahada gizlendi durdu. Sanki bir güven sorunu yaşıyor gibiydi. Alex çıktıktan sonra onun bölgesine geçince biraz daha hareketlendi. Eskişehir’de sol kanatta tutuktu. Bugün de Emre’nin pozisyonunda… Biraz daha zamana ihtiyacı var gibiydi.

Tokatspor bugün ortaya koyduğu mücadelesiyle takdir kazandı. Hatta beraberliği bile hak etti. Ancak Fenerbahçe oyunun son bölümünde işi ciddiye alıp, sıkı tutunca istediğine ulaşamadı.

Tipik bir Premier Lig maçı izler gibiydik. Güzel bir maç oldu.

Bu da bana bir başka sözün farklı bir anlamını hatırlattı.

“Herkes haddini bilmeden oynasın!”

Özellikle de Tokatspor gibiler…

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..